
Kıbrıs Türk halkı, 20 Temmuz’da en büyük bayramını kutlarken, AB Dışişleri Bakanları Brüksel’de toplanarak, Mart 2021’den beri ilk kez Türkiye ile ilişkileri görüştü.
ABD Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, AB’nin, vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda neler planladığına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Doğu Akdeniz’de gerginliğin kalıcı şekilde azaltılması, bölgenin istikrarı ve güvenliğine fayda sağlayacaktır. Kıbrıs meselesinin ilgili BM kararları uyarınca çözülmesi Türkiye ile çalışmamızda kilit önem taşıyacaktır. Daha önce BM tarafından kabul edilen anlaşmalar uyarınca Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için ciddi çabalar bulunuyor.”
Görüldüğü gibi, AB, hiç utanıp sıkılmadan Türkiye’ye şantaj yapmaktadır. Söylediklerinin anlamı şudur:
“Doğu Akdeniz’i ve Kıbrıs’ı, AB’ye/Rumlara bırak, Sevilla haritasını kabul et, Mavi Vatan’dan vazgeç. Federasyon görüşmelerini başlat, birleşik Kıbrıs’ı kabul et. Yani, garantörlükten ve KKTC’den vazgeç, KKTC’yi iptal edip, Kıbrıs Türklerini “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne yama yap. Askerlerini ve vatandaşlarını adadan çek. Bunları yapınca, tam üyelik olmaz ama, Gümrük Birliği ve Vize Serbesiyeti konularını görüşelim…”
AB’nin bu tutumu büyük bir yüzsüzlüktür!
2004’te de aldattılar
Aynı sahtekarlığı 2004 Annan Planı sürecinde de yapmışlar ve Türkiye’ye şu sözleri vermişlerdi:
“Annan Planı’na destek ver, Kıbrıs Türklerinden plana EVET kararı çıkart, seni tam üye yapalım, bir daha Kıbrıs sorununu önüne engel olarak çıkarmayalım. Rumlar HAYIR derse, Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargo ve izolasyonları kaldıracağız, onları sokakta bırakmayacağız.”
Türkiye istediklerini yaptı.
Ne ki, Rumlar Plana “HAYIR” deyip çözümü engelleyince, AB verdiği hiçbir sözü tutmayarak, büyük bir pişkinlikle Türkiye’ye şöyle dedi:
“ÜZGÜNÜZ, RUMLAR BİZİ ALDATTI, SEN YİNE DE FEDERASYON GÖRÜŞMELERİNİ SÜRDÜRÜP, ONLARIN İTİRAZLARINI GİDERMEK İÇİN YENİ TAVİZLERİ VER.”
Verdikleri sözleri tutmamaları, ambargoları kaldırmamaları, tam üyelik müzakerelerini yokuşa sürmeleri ve HAYIR diyen Rum tarafını ödüllendirip TAM ÜYE yapmaları yetmemiş gibi, Türkiye’ye yeniden “KIBRIS SORUNUNU ÇÖZ DE GEL” diyecek kadar yüzsüzleştiler…
Çünkü utanma duyguları yok, yalan söylemekten utanmıyorlar…
Türkiye buna rağmen istediklerini yaptı.
KKTC’nin TANINMASI yoluna çıkılacağına görüşme/federasyon sürecine destek verdi. Federasyoncu Talat ve Akıncı ile işbirliği halinde federasyon görüşmelerini 2017’de Crans Montana sürecine kadar taşıdı.
Crans Montana’da da aldattılar
2017 Temmuz ayında yapılan ve AB’nin de gözlemci bulundurduğu Kıbrıs Konferansında, sırf Rumlar da “EVET” desin ve sırf çözüm olsun diye, eleştirdiğimiz “AÇILIMLAR” bile yaptı. Akıncı, inanılmaz, korkunç tavizler verdi.
Ne ki, AB ve BM’nin gözleri önünde Rum yönetimi ve Yunanistan o süreci de çökerterek, Kıbrıs Türkleri ile hiçbir şekilde federasyon dahi istemediklerini 17. kez kanıtladılar.
Anastasiadis, Akıncı ile teslimiyetçi kadrolarını gözyaşları içinde bırakarak adaya kaçtı.
Akıncı, “bu bizim kuşağın son federasyon denemesiydi, başaramadık, gelecek kuşaklara başarılar dilerim, bundan sonra, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM GÜNDEME GELMELİ” dedi.
BM, AB, ABD ve İngiltere ise, yine Ruma arka çıkarak, Türkiye’ye şöyle dedi:
“Sen Rumlara aldırma. Masadan kalkmayın, federasyon görüşmelerini sürdürün.”
Hâlâ, aynı bıktırıcı sözleri söylüyorlar. Yine sahte sözler vererek, 50 yıldır sonuç vermeyen federasyon görüşmelerini başlatmak ve bizi bir 50 yıl daha masanın ayağına bağlamak istiyorlar.
Niye?
KKTC’NİN TANINMASINI ÖNLEMEK İÇİN…
Biliyorlar ki yine federasyon görüşmeye başlarsak, kimse KKTC’yi tanımaz…
“Yeter” dedik
Türkiye ve KKTC ise nihayet, şöyle dedi:
“50 yılımızı çaldınız, ARTIK YETER. BUNDAN SONRA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ SAVUNUYORUZ. ARTIK FEDERASYON GÖRÜŞMEYECEĞİZ. KKTC TANINMADAN, EGEMEN EŞİTLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN ALACAĞI BİR KARARLA GÜVENCE ALTINA ALINMADAN GÖRÜŞMELER BAŞLAYAMAZ.”
Bu politika, Nisan 2021’de Cenevre’deki gayrı resmi 5+1 konferansında ilk kez BM’ye resmen verildi.
Eylül 2022’de BM Genel Kurulu’nun 77. Toplantısında ve 12 Haziran 2023’te KKTC’de, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tüm Dünya’ya resmen ilan edildi.
Ne ki, hâlâ kulak tıkıyorlar ve Türkiye’ye hiçbir zaman tutmayacakları sahte sözler vererek, federasyon görüşmelerini başlatmasını ve yeni tavizler vermesini istiyorlar.
Erdoğan’ın yanıtı
İşte bunun üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Temmuz Barış Harekâtı’nın 49. yıl dönümü tören konuşmasında bu yüzsüzlere KKTC’den yine şu yanıtı verdi:
“Adadaki gerçekler apaçık ortadayken, federal bir çözümün mümkün olmadığını artık herkesin anlaması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın 2021 yılında Cenevre’de ortaya koyduğu vizyona vakit kaybetmeksizin karşılık verilmelidir. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmedikçe yeni bir müzakere sürecine girişilmesi söz konusu değildir… Şartlar ne olursa olsun, Kıbrıs Türklerinin eşit egemenliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesine yönelik gayretlerimizden geri durmayacağız. Çalışmalarımız, maruz bırakıldığınız hukuk dışı, gayri insani izolasyonun ve ambargonun kaldırılması hedefiyle kararlılıkla sürecek… BM Genel kurulu kürsüsünden tüm Dünyaya yaptığım tarihi çağrıyı tekrarlıyorum. Gelin Ada’daki gerçeklere daha fazla sırtınızı dönmeyin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir an evvel TANIYIN.”
Geri dönüş yok
AB, hangi sahte vaadi yaparsa yapsın, Türkiye’nin bu milli politikadan geri dönmesi, Kıbrıs, KKTC ve Mavi Vatan’dan vazgeçmesi, söz konusu değildir, olmamalıdır, olmayacaktır.
KKTC TANINMA YOLUNA ÇIKMIŞTIR VE BU YOLDA İLERLEYECEKTİR.
BM ve AB, adada gerçekten çözüm istiyorsa KKTC’yi TANIMALI ve iki egemen-eşit devletin yan yana, iyi komşular olarak, barış ve işbirliği içinde yaşayacağı iki devletli çözümün önünü açmalıdır.
Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklardan en hızlı ve en ucuz şekilde yararlanmalarının tek yolu budur.
Yorumlar kapalı.