
Yaşamın gerçek manasını keşfetmeye çalışan bilim insanlarının çalışmalarını okuyup dinledikçe, şimdiye kadar yanlış yönlendirildiğimizi ve kandırıldığımızı hissediyorum. Daha doğrusu bilimden özellikle uzak tutulduğumuzu düşünüyorum.
İnsan isterse bir yol bulacağına göre bu durum bir tercih de olabilir. Akıl dışı bir tercih. İnsan yapısı manipüle edilmeye çok açık.
Yaşamda neyi desteklediğimiz, hangi unsurları çoğalttığımız önem arz ediyor. Kimin yanındayız ya da yanında olduğumuz insanın ilkeleri neler farkında mıyız.
İnsan sosyal bir varlık olduğu için çevresinden oldukça etkilenir. Şanslı ise iyi yönde, şanssız ise kötü yönde. Bazen kötü ortam ters yönde etki edebilir ve iyi yönde ilerlemeyi de seçebilir. Malum hayat seçimlerden ibaret.
Tabi bir de iyilik postuna bürünmüş kendini kurt alemine ait görenler var. Yani yaşamı bu manada çözmek pek kolay değil. Yaşanan hayal kırıkları ve bir miktar yaralanmalardan sonra seyretmek zevkli bile olabilir. Yine de Allah korusun diyelim.
Aklın yolu, matematiğin yolu, bilimin ve ilmin yolu en doğru yoldur. Bu yoldan alıkoyan her ne varsa bir kenara bırakmak ve değerli olan zamanı iyi kullanmak gerekir.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki bilim insanlarına destek vermenin yanı sıra hakkettiği saygı da duyulmalıdır. Bazen fütursuzca söylemler duyuyorum. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hakiki olan ile taklitlerini ayırt etmek toplum bireylerine düşüyor.
Yeri gelmişken ifade etmeliyim ki yaklaşık beş saat boyunca ya da daha fazla süre bir sandalye üzerinde eğitim almaya çalışmak öncelikle biyoloji bilimine hiç uygun düşmüyor. Eğitime yaklaşımın baştan aşağı bilimsel gerçeklere dayalı olarak yeniden şekillendirilmesi esas alınmalıdır.
Bunu yapabilmek için bilim dünyasının gölgesi niteliğinde takip edip ayrıca yeni bilgilere vakıf olmak için kendi çalışmalarımızı titizlikle yürütmeliyiz. Aydınlığa çıkmak için bu yoldan başka bir yol yoktur. Magazinsel olaylar ve benzeri boş faaliyetler ana yolu kaybettirir.
Toplumdaki bireyler olarak bilim ve ilim yolunda yürümeyi bırakırsak, önümüze hazır olarak sunulan teknolojilere mahkum kalırız kelimenin tam anlamıyla. Mahkum olmak mı özgür olmak mı diye sormak bile istemiyorum. Özgür olmak isteyen çalışır. Tüm zorluklara rağmen çalışır. Çalışmanın kendisi bir tercih, bir duruş, bir varoluş şeklidir. Burada çalışma tabi ki bilimsel çalışmadır. Çeşitli menfaatsel faaliyetleri örtmek adına yapılan çalışma değil.
Yaşamda beni en çok zorlayan öyleymiş gibi görünüp gerçekten öyle olup olmadığını keşfetme süreciydi. Eğer bu yönde bir hayal kırıklığı yaşanmışsa bence işler kolaylaşıyor. Neyin gerçek çalışma, neyin değil, hangi yolun insanlığı aydınlığa çıkaracağı, hangisinin karanlığa çok net görülüyor.
Tüm bu deneyimler insana bir bakış açısı, duru bir görüş sağlamakla kalmıyor, yaşamdaki duruşunu belirliyor. Her insanın kendi sınavını bizzat verdiği bu alemde bilimden, ilimden, iyilikten, gerçek iyilikten vazgeçmeden nice güzel işler üretilmesini temenni ederim.
Yorumlar kapalı.