Tedarik ya da değer zinciri; ürünlerin, tedarikçiler, üreticiler, toptancılar, dağıtıcılar, perakendeciler ve son olarak da tüketiciler arasındaki hareketini sağlayan ilişkiye verilen isimdir.
Bir diğer tanım şekline göre ise mal ve hizmetin tedariki aşamasından, üretimine ve son tüketiciye ulaşıncaya kadar birbirini izleyen tüm halkaları kapsar.
İş süreçleri açısından tedarik zincirinin bölümleri
1. Satış süreci,
2. Üretim,
3. İşletmenin para, değerli kâğıtlar, taşınır ve taşınmaz mal varlıklarıyla alacakları ve borçlarını oluşturan bütün ögelerin miktar ve değerleri itibarıyla ayrıntılı olarak gösterilmesi yönetimi süreci,
4. Malzeme temini,
5. Dağıtım,
6. Tedarik,
7. Ham madde üreticileri bakımından; ham madde ve yarı mamullerin işlenmiş ürüne dönüştürmesi ve
8. Üretim işlemleri aşamasında tedarik işleri ile uğraşanlar ve bunun ardından bitmiş ürünlerin dağıtım kanallarında son tüketiciye ulaştırılmasına kadar değer yaratan bütün bölümleri kapsamaktadır.
Özetle; kaynaktan çıkan ham maddenin final goods diye ifade edilen üretimin tüketicinin kullanımına hazır hale getirilmesine kadarki süreçteki tüm işlemleri organize etme sürecidir.
İşletmelerin çalışma süreçlerini yakından ilgilendiren tedarik zinciri, tüm ürün ve hizmetlerin ilk aşamada tedarikçiden başlayıp en son aşama olan tüketiciye kadar ki süreci ve bu aşamalarda yer alan tüm işlemleri, insan kaynağını ve teknolojiyi kapsayan bir kavram olarak ele alınır.
Büyük umutlarla girilen 2020 yılı
2019 yılı son çeyreğinde pek çok ülkede kaydedilen büyüme, ihracat, işsizlik, enflasyon, faiz, sanayi üretimi ve kapasite kullanımındaki iyileşme göstergeleri 2020 yılı gidişatının bir önceki yıla göre daha olumlu olacağını işaret ediyordu.
Bundan hareketle ciddi bir ekonomik ivmenin yaşanacağı beklenilen 2020 yılında ilk başta Çin’de görülen ve hızla tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 adı verilen pandemi ile bütün bildiklerimiz ve ezberlerimiz bozulmuştur.
Karantina uygulamaları, sokağa çıkma yasağı uygulanması, seyahat kısıtlamaları, toplantı, kongre, fuar vb. organizasyonların iptal edilmesi ülkeleri içe kapanmaya zorlamıştır.
Ekonomik faaliyetin durması denildiğinde ise söz konusu olan sadece imalat sanayiinin yavaşlaması, dayanıklı tüketim malzemesi üreten fabrikaların, ağır endüstrilerin ve onların dağıtım ağlarının durması, bunlara bağlı olarak sınırların ticarete kapatılması değildir. Ekonomide ve toplumsal yaşamda, gerçekte var olmayan unsurlarla örülü bir tanıtım filminin parçası gibi duran gerçeküstü sahneler de yaşanmaya başlamış, dünya genelinde istisnasız bütün hizmet endüstrileri de alışılmadık bir hız kesmeyle karşı karşıya kalmıştır.
Salgınla birlikte birçok ekonomik faaliyetin durdurulması, ticaret ve üretimin küresel olarak eş zamanlı olarak gerilemesi, ulusal ekonomilerin topluca bir daralmaya girmesi ve bazılarının çöküntüye sürüklenmesi, özü itibarıyla küresel olan sorunun çözümünde de küresel bir iş birliğini zorunlu kılmaktadır. Bu çapta sarsıcı bir şoktan sonra durumun toparlanması için gereken deneyimin tek başına hiçbir hükümette bulunmadığı açık biçimde görülmektedir.
100 yıl önceki veriler ve Covid-19
Yaklaşık 100 yıl önce yaşanan ve eldeki verilere göre dünyayı etkileyen İspanyol gribi salgını, aynı tarihlerde sonlanan 1. Dünya Savaşı’ndan daha yıkıcı bir etki yapmıştı. Öyle ki salgın nedeniyle hayatını kaybeden insanların sayısı en iyimser rakamlarla bile savaşta ölen insan sayısından fazla idi.
Covid-19 piyasalarda sert düşüşlere ve küresel tedarik zincirlerinde de büyük değişimlere yol açtı.
Ölümlü vaka ve hastalığa yakalanan kişi sayısı açısından dünya tarihi çok daha kötü olayları kaydetmiş olmasına karşın yaşamakta olduğumuz Covid-19 salgını diğerlerinden farklı oldu.
Öyle anlaşılıyor ki yeryüzü genelinde ekonomik faaliyetlerin savaş dışı bir nedenle ve bu kadar geniş ölçekli olarak askıya alındığı başka bir olay, en azından kayıtların çok daha ayrıntılı tutulduğu bu son yüz yıllık dönemde yaşanmamıştır.
Derinleşmiş ticari ilişkiler ve karmaşıklaşmış üretim ağlarının bir yansıması olarak değer zincirlerinin çok katmanlı hale gelmesi, dolayısıyla ülkelerin dünyanın bir ucundan diğerine birbiriyle güçlü biçimde bağlanmış olması tüm ülke ekonomilerinde aynı anda ve şaşırtıcı bir biçimde yaygınlaşmıştır.
Zararlar
Bu süreçte bir ülkeden diğerine ihraç edilen sadece virüs ve onun yol açtığı sağlıkla ilgili zararlar olmamıştır. Üretim ve ticarete konu olan mal ve ara malların üretim ve nakliyesinin durması da aynı süratle ve aynı yıkıcı etkilerle yaygınlaşmıştır.
Küresel ölçekte hizmet veren özellikle; turizm, seyahat, taşımacılık, lojistik, konaklama, restoran, tüketici ürünleri, elektronik, perakende, ilaç ve sağlık sektörleri başta olmak üzere birçok sektörü Covid-19 etkisi altına almıştır.
Ülke yönetimleri
Ülke yönetimleri, küresel ölçekte yaşanan bu durumu ülkelerinde birden ziyade sektörü göz önünde bulundurarak eş zamanlı değerlendirip stratejik bir yol haritası oluşturmaya çalışmışlardır. Bu durum halen devam etmektedir.
Beklenmeyen bu kriz ortamında; organizasyonların dingin ve ölçülü olarak en doğru ve en sürdürülebilir kararları hızlıca alarak uygulamaya geçmesi gerekmektedir.
Günümüzde tedarik zincirleri yönetimlerinin, zaman tabanlı geleneksel talep ve tedarik planlama yaklaşımları, pazar ve ticari hareketlerdeki keskin değişimler, salgınlar, doğal felaketler vb. ögelerden dolayı, güncel iş gereksinimlerini karşılamaya yetmediği anlaşılmıştır.
Yakın gelecekte, anlık değişimlerden etkilenmeyen esnek iş modeline sahip ve sürdürülebilir kararları etkin bir şekilde alabilen tedarik zincirlerine gereksinim duyulacaktır.
Organizasyonların mevcut stoklarını etkin kullanmaları ve tedarik zincirlerini bir uçtan diğer uca risklerini en uygun seviyede tutarak yönetmeleri tespit edip uygulamaya koymaları çok büyük önem taşımaktadır.
Organizasyonların değer zincirlerini olumsuz yönde etkileyen temel öğelere bakıldığında;
1. Ham madde temininin büyük ölçüde ithalata dayalı olunması,
2. Satışların öngörülebilirliğinin olumsuz yönde etkilenmesi ve tüm değer zinciri planlamalarının söz konusu satış öngörüleri üzerinden yapılması,
3. Değer zincirinin tüm paydaşlarının etkilenmesi ile iş sorunlarının yan etkilerinin artması.
Organizasyonlar için beş temel eylem planı
1. Kriz yönetimi ile stratejik planlama görevdeşliğinin artırılması
Kriz yönetimi, iş sürekliliği, kurtarma, risk yönetimi vb. görevlerin, stratejik planlama, yatırım yönetimi görevleri ile eş güdüm içinde çalışması en doğru hamlelerin yapılmasını sağlayacaktır.
2. Almaşık tedarik ve satış kanallarının tanımlanması
Tedarikçilerden müşterilere uzanan değer zincirinin, almaşık tedarik (almaşık tedarikçi, almaşık mal grubu, vb.) ve satış (almaşık müşteri, almaşık ürün / hizmet, almaşık kanal, vb.) izlenecek yolların belirlenmesi ile güvenliği sağlanacaktır.
3. Yeni normalin belirlenmesi, talep odaklı bir planlama yapılması
Güncel tedarik, satış ve üretim planlarının gözden geçirilerek mevcut talebe göre yenilenmesiyle; ham madde savurganlığı ve atıl üretimin önüne geçilmiş olacaktır.
4. İzlenebilirliğin ve güvenilirliğin geliştirilmesi
Tedarik zincirinin etkin yönetimi için ek raporlama araçlarının tahsis edilmesiyle pazarda gelişen durumlara anlık olarak tepki verilebilecektir.
5. Fırsatların belirlenmesi
Kullanılmayan mal gruplarından pazardaki talebi karşılayacak yeni ürün / hizmet geliştirilmesi gibi bir görüş açısının önemini belirten hamlelerin değerlendirilmesiyle ek gelir kalemleri yaratılabilecektir.
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir
Günümüzde ekonomik koşullar ve rekabet, üretim sürecini sağlıklı bir şekilde yapan işletmelerin ayakta kalmasına, bu süreci doğru yönetemeyen işletmelerin ise piyasadan çekilmesine kaçınılmaz olarak sebep olur.
Satın alma ile oluşan yükümlülükler, geri dönüş süresi gibi etmenler piyasada ayakta kalma yönünden önem taşır.
Üretim süreci döngü şeklinde ilerler. Bu yüzden bu döngünün eksik olmaması koşuldur.
Bu döngüdeki eksiklik ilk aşamada işletme içinde daha sonra ise müşterilerle ilişkilerde sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan sürecin doğru yönetilmesi önemlidir.
İşletmeler siparişleri olduğu halde eksiklikler nedeniyle sipariş yetiştirememe gibi sorunlarla karşılaşabilir. Bu bağlamda da sürecin etkin bir şekilde yönetilememesi sonucu ya aşırı stok ya da eksik mal sorunu ortaya çıkar. Süreçler doğru ilerlediğinde işletmelerin verim gücü ve verimlilikleri artar.
Tedarik zinciri uygulamaları ile beraber müşteri memnuniyetinde artış yaşanır. Siparişlerin yönetimi daha etkin ve doğru şekilde yapılır.
Verimlilik üst seviyelere ulaşılırken, değer zincirindeki faaliyetler de düzgün bir şekilde ilerler.
Talep kestirimleri daha iyi yapılacağından işletmeler kısa ve uzun vadede hedeflerine daha iyi bir şekilde ulaşmış olurlar.
Son söz: Öyle bir an gelir ki tüm kararlar kötüdür. Sorun, sonradan en az pişman olacağın kararı bulup seçmektir.
Yorumlar kapalı.