Olgun Beyoğlu

Hollanda hastalığı





Hollanda hastalığı (Dutch disease) ekonomi için yararlı bir gelişmenin bir süre sonra zararlı sonuçlar vermesidir.
Ekonomi yazınında aşırı sıcak para hastalığı olarak da adlandırılan olguyu daha iyi anlaşılması bakımından aşağıda örneklerle de açıklamaya çalışacağım.
Bu bağlamda ani zenginleşme kaynağına kavuşan bir ekonomide var olan üretim ögelerinin üretim alanlarından ayrılarak yeni bir kaynağa yönelmesi toplam üretimin azalmasına yol açmaktadır.
Tıbbi değil, ekonomik bir hastalık

Genel anlamıyla Hollanda hastalığı;
-Bir ülkenin sahip olduğu doğal kaynağın fiyatının dünya pazarlarında aşırı yükselmesi,
– Ülke para biriminin aşırı değerlenmesi,
– Bunlarla birlikte ekonominin dışalıma yönelmesi sonucu ülkenin uzun vadede bunalıma girmesidir.
1960’lı yıllarda Hollanda’da doğal gaz bulunması sonrasında ülkenin para birimi Florin ’in değeri aşırı derecede artmıştı.
Bu gelişmenin ardı sıra ucuzlayan dışalımın artmasının sonucu olarak dış satımın azaldığı ortaya çıkmıştır.
Dışalımın artmasına bağlı olarak üretimin azalması süreci yaşanmıştır.

Kavramın doğuşu

Yukarıdaki gelişmeleri yorumlayan İngiliz The Economist dergisi 26 Kasım 1977 tarihli sayısında bu durumu Hollanda hastalığı olarak isimlendirmiştir.
Diğer bir anlatımla doğal gazın bulunmasıyla başlayan Hollanda’nın zenginleşme süreci, sanayisizleşmeyle (de industrialization) son bulmuştur.
Hastalık boyunca kısa vadeli sermaye girişleri ile reel efektif döviz kurunun düşmesi ulusal paranın değerini artırırken yani döviz fiyatları ucuzlarken, tüketimle birlikte ticarete konu olmayan mal ve hizmetlere olan istem artmaktadır.
Bu sarmal, ulusal ekonomide ücretlerin yükselmesi ile devam etmekte, uluslararası piyasalarda fiyatları belirlenen ticarete konu iş kollarındaki kâr oranı giderek azalmaktadır.
Kavramın açıklamaya çalıştığı olguda dönümcül değişken, döviz bolluğu sonucu ulusal paranın aşırı değerli hale gelmesidir.
Tarihsel saptama

Ekonomistler Hollanda hastalığını yaşıyor olabileceğini düşündükleri en somut ülke olarak Venezuela’yı örnek göstermektedirler.
Yer küremizde hâlihazır saptanmış petrol kaynaklarının yüzde 20’si ile en büyük petrol kaynaklarına sahip ülke Venezuela’dır.
Venezuela’da 1998’de işbaşına gelen Hugo Chavez hükümeti iktidarının ilk yıllarında uyguladığı politikalar sonucu petrol zenginliğini tabana yaymayı başarmış ve petrol fiyatlarının varil başına 100 dolar civarında seyretmesiyle ekonomik dengeleri bozmadan bunu yıllarca sürdürmüştür.
Bir kaç yıl içerisinde kişi başına milli gelir 4 bin dolar düzeyinden 10 bin dolar düzeyine yükselmişti.
Bu durum Venezuela ekonomisi büyürken aynı zamanda dış alımın artması, yerli üretimin büyüyememesi ya da azalması sonucunu doğurdu.
İlerleyen yıllarda petrolün varil fiyatının dünyada 30 dolar seviyelerine düşmesiyle, Venezuela dışalım yetkinliğini yitirmiş, ekonomik bunalım kendini göstermiş, içerde üretim zayıflamış olduğu için de yokluk baş göstermiştir.
Yüksek enflasyon karşısında ulusal paraya olan güvenin kaybolmasının bir sonucu olarak ücret ve fiyatlar dolara endekslenmiştir.
Uzmanlar piyasada dolaşımdaki nakit paranın yüzde 80’inin yani yaklaşık 4,8 milyar dolarının nakit dolar banknotlardan, geri kalan yüzde 20’lik kısmının ise Venezuela ulusal parası boli var banknotlarından oluştuğunu kaydediyor.

Güncel enflasyon

Bağımsız bir kurum olan Venezuela Finans Gözlemevi (OVF) verilerine göre 2023 yılı enflasyonu yüzde 193 olarak hesaplandı.
2022 enflasyonu yüzde 305 olarak açıklanmıştı.
Uzun süren ekonomik, sosyal ve siyasi bunalımlarda dolayı ekonomisi son on yılda yaklaşık dörtte üç küçülen Venezuela,  2023 yılı verilerine göre dünya enflasyon liginde ilk sıradaki yerini Arjantin’e bırakarak, Lübnan’ın ardından üçüncü sırada yer aldı.

Türkiye, resmi rakamlara göre yüzde 64,77 enflasyon ile güncel enflasyon oranları sıralamasında Venezuela’nın hemen ardında dördüncü sırada yer alıyor.
Aşırı sıcak para hastalığına örnekler

Doğal kaynak bulunmasına bağlı olarak;
1- Doğal gazın keşfi ile 60’lı yılların sonu ve 80’li yılların başında Hollanda’nın döviz bolluğuna uğraması.
2- Kuzey Denizi petrolünün keşfi ile 70’li yıllarda Norveç’in aşırı derecede zenginleşmesi,
3- OPEC bunalımı sırasında OPEC ülkelerinin zenginleşmesi,
4- Günümüzde petrol fiyatlarının yükselmesi sonucu petrol üreticisi ülkelerin gelirlerinin her geçen gün artması.
Doğal kaynak dışı stratejik bir mala bağlı olarak;
1- Brezilya’daki kötü hava koşulları ve Guatemala’daki deprem nedeniyle1975’te dünya piyasalarında ortaya çıkan kahve kıtlığı sonucu kahve üreticisi Kolombiya’nın zenginleşmesi,
2-Günümüzde dünya gıda fiyatlarının artması sonucu bu ürünlerin üreticisi ülkelerin gelirlerinin artması,
3- Yapılan bilimsel çalışmalar, işçi dövizleriyle dış yardımların ve yüksek özelleştirme gelirlerinin de benzer sonuçlar yarattığını gösteriyor.
Yani, Hollanda hastalığını tetikleyebilecek öğelere her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
Bu öğelerden herhangi birinin tetiklemesiyle ülkeye birden döviz yağmaya başlıyor, ardından ülkenin ulusal parası aşırı değerleniyor.
Bu ise ülkenin uzmanlaştığı alana bağlı olarak;
-Sanayi ürünleri dışsatımını ya da
-Tarım ürünleri dış satımını ya da
– Her ikisini birlikte sekteye uğratıyor.
Ve sonunda başta tarım ve sanayi olmak üzere pek çok iş kolu çöküntüye gitmiş oluyor.
Son yıllarda petrol zengini ülkelerdeki insanların ya da kara para aklayan kişilerin özellikle Londra’dan emlak alması sonucu emlak ve kira fiyatlarının aşırı derecede yükselmesi ve İngiliz halkının bundan şikâyet etmeye başlaması sonucu hükümet yeni önlemler almaya başlamıştır.
Özetle reel kurun değerlenmesiyle birlikte ülke rekabet üstünlüğünü yitirmekte dışsatım azalmakta ve sonuçta dışalımla rekabet edemez hale gelecektir.
Bunun sonucunda yatırım yapılamamakta, işsizlik dolayısıyla yoksulluk oranı artmaktadır.

Hollanda hastalığı

Yorumlar kapalı.