Prof.Dr.Turgut Turhan

Türk Toplumu Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamayı hak etmiyor







8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüydü. Tüm dünya çalışan kadınlar gününü kutlamaya hazırlanıyordu.

Tabii Türkiye de… Ama, acaba Türkiye buna hazır mıydı? Evet kıpırdanmalar vardı ama… Çok geçmeden gerçek yüzümüz ortaya çıktı!

Geçen yıl 315’nin faili bilinen, 248 kadının ise şüpheli bir şekilde öldürülen bir toplum bu kutlamayı hangi yüzle yapacaktı? Nitekim valilikler hemen önlemleri almaya başladılar. Bariyerler stratejik yerlere yerleştirildi. Tabii önce Beyoğlu ve Taksim! Aman oralar tehlikeliydi! Neme lâzım kadındır bunlar ne yapacakları belli olmaz! Hemen yüzlerce polisle kapatıldı o bölgeler! Ama ne fark eder ki kocası doktor kadınını hemen orada vurdu öldürdü… 28 günde 25 kadın öldürdünüz… Yetmez mi? Günde,  24 saatte 8 kadın. Tek dertleri kendi hayatlarına dair özgür kararlar alabilmek! Ne vahşi bir ülke, ne rezil bir toplum… Yahu siz nereye gidiyorsunuz?

Hele hele geçen seneye hiç bakmayalım bence… Bakmayalım ki ne kadar vahşi ve katil bir toplum olduğumuzu birkaç dakikalığına da olsa gözlerden kaçıralım. Sıkı durun: tam 369 kadın! Malum o yıl şu 20 katlı residanslardan atlama modası vardı. Çiftler yukarı çıkıyorlardı, yukarıda neler oluyorsa bir süre sonra kadınlar kendilerini aşağıya atıyorlardı! Tam 369 kadın! Bunlar herhalde deli değildiler. Sonuçta hoşça vakit geçirmeye geliyorlardı, yüksekten atlama rekoru kırmak için değil! Ama öyle bir kötü muameleye maruz kalıyorlardı ki, yüzlerce metreden atlamak tek çıkar yoldu! Bu ne vahşet ya! Fazla uzatmaya da gerek yok…

Yazıma 2-3 dakikalık ara vermiştim. Geldim oturdum, İzmir’in konak ilçesinde Yunus Bey, İlayda Alkan’ı öldürmüş, annesi Oya Tarhan’ı da bıçaklamış bile! Bu arada Bitlis’in Mutki İlçesinde de, Cihan Oral Bey, daha önce kaçırdığı, ama ailesinin eve dönmesini sağladığı Ayşe  İnceyol’u, annesini ve babasını öldürmüş.. Velhasıl fazla uzatmaya gerek yok… Türk toplumu, kimse kusuruma bakmasın ama, kadınlarımızın o güzel gününü kutlayabilecek adam gibi adamları olmadığı, vahşetle beslenmiş bir toplum ve hak etmiyorlar bu tür kutlamaları… Öldürmek varken ne diye uğraşsınlar ki? Düşünmek ve sorgulamak bile akıllarına bile gelmiyor! Yahu bu kadınlar sizin çocuklarınıza, evinize akmıyorlar mı? Onları nasıl annesiz bırakabiliyorsunuz? Zaten, iş bulmaktan, işe şartlarının belirlenmesine kadar çekmiyorlar mı? Hem çalışmak, hem bir evi çevirmek kolay mı sanıyorsunuz? Boşanın ya! Ama olmaz değil mi? Benim olmayan yar, kimsenin olamaz….Dan… Vur gitsin! Yok yok… Bu vahşetin haklı olduğuna kimse beni ikna edemez! Kadının adının olmadığı bir toplum işte…
**

 

“Shakespeare’in Hayaleti”

Lefkoşa’da sahne alacak

Girne Belediyesi Tiyatro Topluluklarının, Shakespeare’in Hayaleti oyunu 18 Nisan Perşembe günü, saat 20.30’da, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde sahnelenecek.
Girne Belediyesi Tiyatro Toplulukları tarafından yapılan açıklamada, oyunu izlemek isteyen sanatseverlerin biletleri, www.kibrisbiletcim.com adresinden temin edebileceği belirtildi.
Ufuk Aydoğan’ın yazdığı ve Batuhan Oruç’un yönettiği oyunun kadrosunda Kıvanç Giritli, Ömer Dündar, Fatima Saatova, Shernaz Yardımcı yer alıyor. Işık tasarımını Mehmet Saygıer’in yaptığı oyunun dekor tasarımı ise Cem Taşlıovalı’ya ait.
Oyunun konusu şöyle:
“Oyun intikam isteyen ve intikama doymayan bir kralın Shakespeare’in hayaleti ile karşılaşması ile başlar. Kral gözü doymaz, kibirli, tahtını bırakmamak için her türlü kötülüğü yapabilecek türdendir. Bir yandan tüm yaptığı kötülüklerin farkındadır ve kendi kendinden intikam almak ister, diğer yandan ise tahtın ona bahşetmiş olduğu güç onu esir almış durumdadır. Kral adeta tahtına yapışmışçasına onu bırakmak istemez. Shakespeare’in hayaleti kralın anlattıklarını dinlerken bir yandan da kendi zihninde ona bir son yazmakla meşguldür. Kralın sonu, onun karanlık zihni tarafından belirlenecek.”

Türk Toplumu Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamayı hak etmiyor
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.