En sonunda Sayın Sibel Siber de tutuklandı.
Kıbrıs Türkü için çok ağır bir tablo ortada duruyor.
İlk kez Devletin tepesine kadar çıkmış, milletvekilliği, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık yapmış yeri gelmiş Cumhurbaşkanlığı’na vekalet etmiş, yeri gelmiş CTP’den Cumhurbaşkanı adayı olmuş, Lefkoşa’nın en tanınmış, hasta sayısı en yüksek doktorlarından biri kamu oyunda “reçete yolsuzluğu” diye adlandırılan adli vaka çerçevesinde tutuklanıyor.
Bugüne kadar diğer tutuklananların yaşadıklarına bakılırsa Sibel Hanım da bugün mahkemeye çıkarılacak, tutukluluk süresi uzatılacak, ondan sonra da teminatla serbest bırakılacak.
Olayın boyutları çok derinlere, sağa, sola uzanmaya başladı.
Maddi sıkıntıları olmayan, olmaması gereken doktorlar neden bu noktaya geldi anlamak mümkün değil.
Sistem buna nasıl izin verdi?
Neden bu olay daha önce fark edilmedi?
Özel çalışan doktorlar, eczacılar için adına ne dersek diyelim bir yargı süreci başlatıldı demek, suçlu sadece bu insanlar mı demektir?
Bence hayır…
İddia ediyorum ki benzer bir şekilde başka meslek gruplarının, kamu kurum ve kuruluşlarının üzerine de gidilirse çoğu kişinin boynu altında kalır.
Ben zaman zaman boşuna; “Eller günahkar. Diller günahkar. Bir çağ yangını bu bütün Dünya günahkar. Masum değiliz hiç birimiz” diye yazarak Sezan Aksu’nun meşhur şarkısını anımsatmıyorum.
Peki hal böyleyken Devlet, polis ne yapmalı?
Yapılması gereken bir an önce gereken elemanları görevlendirerek bu işin aslını faslını ortaya çıkarmak ve süreci sonuca götürmektir.
Böyle her gün bir-iki kişi tutuklamakla bu iş sürdürülürse toplumda açılan yara daha derin olacak ve kolay kolay kapatılamayacak.
Sapla-saman, varsa iyi niyetle yapanla, şebeke misali çalışan bir birinden ayırt edilmeli, adaletin terazisi bir gram bile hatalı tartı yapmamalıdır.
**
KKTC’den Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın da içinde bulunduğu 200 kişilik bir heyetin “KKTC’nin tanıtımı ve bazı temaslar için charter sefer ve doğrudan uçuşla Azerbaycan’a gitmeleri son derece önemli gelişmedir.
Birileri Rum’a hizmet edercesine istediği kadar bu Devleti aşağılasın, yöneticilerini yerden yere vursun, Türkiye’ye saldırsın; Türk tarafı iki Devletli çözüm politikasından bir milimetre bile geri adım atmayacaktır.
Hedef Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerden başlayarak KKTC’nin uluslararası alandaki görünürlüğünü, kabullenilmesini artırmak, Devlet’in siyasal tanınmadan önce ekonomik, sosyal, kültürel olarak dışa açılmasını başarmaktır.
Bu hedefe varılabilir mi?
Evet; yapılan sondajlar, diplomatik temaslar varılabileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
**
Yiğitler- Pile yolunun yenilenmesi konusunda Türk tarafı 35 yıldır yapamadığını yaptı.
Rum ve içimizdeki şak şakçıları ne derse desin kazançlı çıkan Pile’de yaşayan Kıbrıs Türkü’dür, KKTC’dir.
Rum bunu hazmedemediği için kendi kazanmış, kendisinin dediği olmuş gibi bir algı operasyonu başlattı.
Oysa durum Rum’un yaymaya çalıştığı gibi değil.
Bir kere ortada bir değil iki MUTABAKAT var..
İmzalanan bir şey yok.
BM, Türk tarafına “işler böyle olacak” dedi ve bir metin okudu, onay aldı.
Anlaşılıyor ki Rum tarafına da başka bir metin okudu ve ondan da onay aldı.
Konuştuğum KKTC kaynakları “bizi BM’nin Rum’a ne dediği hiç ilgilendirmez. Bizi, bize söylenenler, bize okunan mutabakat metni ilgilendirir. Biz konuya insancıl bir konu olarak bakıyoruz ama asla KKTC’nin toprağından, egemenliğinden, otoritesinden taviz verilmesi söz konusu olmaz. Uygulamayı herkes görecek. BM Rumlarla Güney Kıbrıs’la ilgili ne yaparsa yapsın o bizim dışımızdadır ama ara bölgede ne yapılacaksa bizim onayımıza tabidir” diyor.
**
BM Kıbrıs konusunda özel temsilci atayacakmış.
Niçin ?
Görüşmelerin başlatılması için…
E bugüne kadar BM Genel Sekreteri ve yardımcıları ne yapıyordu?
Bu işi yapmaya çalışmıyorlar mıydı?
Özel temsilci atanınca farklı ne olacak yani?
Türk tarafı görüşmeler başlamasın demiyor ki..
Türk tarafı net bir şekilde “egemen eşitliğim, uluslararası statümün Rum tarafı ile aynı olduğu kabul edilsin, Kıbrıs’ta var olan iki Devlet’in işbirliğini, AB çatısı altında buluşmasını hedefleyen bir anlaşma için masaya oturmaya hazırım” diyor.
İSTER ÖZEL, İSTER ÇOK ÖZEL TEMSİLCİ ATANSIN, BU TUTUMUN DEĞİŞMESİ MÜMKÜN DEĞİL…
Yorumlar kapalı.