Özer Kanlı

Gençler Kıbrıs tarihini, lütfen iyi incelesin…






En az kendilerini SADECE KIBRISLI olarak tanıyanlar kadar KIBRISLIYIM.

En az onlar kadar bu toprakları, halkımı seviyorum.

En az onlar kadar hümanist, sosyal konularda duyarlıyım.

Ama ben kimliğimi sadece KIBRISLI olmakla sınırlandırmıyorum çünkü doğru değil.

Ben aynı zamanda Türküm…

Atatürk’ün dediği gibi “Türküm” diyebildiğim için, dediğim için de mutluyum.

Allah’a inanıyorum, Müslümanım.

Elimden geldiğince, yapabildiğim oranda dini vecibelerimi yerine getiriyorum.

Bu da bana huzur veriyor.

Kıbrıs konusu benim için her zaman öncelikli konudur

Kıbrıs konusunda ciddi hata yapmamamız üzerinde önemle dururum.

Neden?

Çünkü diğer konularda hata yapılırsa bir şekilde giderilebilir ama Kıbrıs konusunda ciddi bir hata yapılırsa bunun bedeli özgürlüğümüz, güvenliğimizin yitirilmesi olacaktır.

AKEL’in kuyruğuna takılıp gidenler, Hristodulidis’i bize barış havarisi gibi göstermeye çalışanlar yalan yazıyor, doğru konuşmuyor.

Rum komşularımız asla yönetimde bizim de etkili olacağımız bir çözüm istemiyorlar.

Onlara göre çözüm ancak ve ancak Kıbrıs Türklerinin egemen olma, ayrı Devlet kurma, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden, topraklarının en az üçte birinden vazgeçmesi halinde olabilir.

Çok geriye gitmeye gerek yok; BÖYLE OLMAZSA ORTAYA KONULACAK ÖNERİLERİ REDDEDECEKLERİNİ CRANS MONTANA VE ANNAN PLANI SÜREÇLERİNDE NET BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYDULAR.

Aksini iddia eden varsa yazsın, tartışalım.

Rumlar, 1821’de Yunanistan’ın Osmanlı imparatorluğundan kopmasından sonra Kıbrıs’ın da gün gele Yunan olacağı hayaline kapıldıkları için bilerek, isteyerek hiçbir şekilde bizi azınlık bir topluluktan ötede görmediler.

1931’de İngiliz’e karşı isyan ederken tek hedefleri adanın Yunan olması idi; bizimle ortaklık kurmak değildi.

1950’de AKEL ile Makarios, Enosis yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için plebisit düzenlediler.

Yunanistan, 1954’te Kıbrıs sorununu Birleşmiş Milletlere götürdüğünde hedefi adayı Yunan yapmaktı bizimle adadaki Rumlarla Türklerin ortaklaşa bir Devlet kurmaları değildi.

1955’te EOKA güya bağımsızlık için silaha teröre başvururken hedef adanın Yunan hegemonyasına sokulması idi; Kıbrıs Türkü buna karşı çıkarsa ona da İngiliz’e yapılan yapılacaktı.

Nitekim yapıldı da…

1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

Daha doğrusu kurduruldu.

Kurduran İngiliz idi.

İngiliz adanın sadece Yunanlıların elinde olmasını uygun görmedi.

Yunanistan’ın gün gele Sovyetler Birliği’nin etkisi altına girebileceğinden, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’in Küba’sı haline gelebileceğinden endişe eden İngiliz, Türkiye’nin devreye girmesini sağladı.

Türkiye ve Kıbrıs Türkü de bundan yararlandı.

Kıbrıs Türkü’nün kendi başına başlattığı Enosis’e karşı direniş Türkiye’nin devreye girmesi ile ivme kazandı.

Ancak Rumlar, 1960 Cumhuriyeti’nin kurulduğu şekilde yaşamasına şans vermedi.

Makarios, Zürih-Londra Andlaşmalarının Kıbrıslı Türklere adil olanın ötesinde haklar verdiğini ve 1960 Anayasasının işlemez olduğunu öne sürdü.

Kasım 1963’te Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısının veto hakkının kaldırılmasını da içeren 13 maddelik Anayasal değişiklik önerilerini ortaya koydu.

Türkiye ve Kıbrıs Türkü bunun kabul edilmeyeceğini ortaya koyunca silahlı saldırı planladı ve bunu 21 Aralık’ta yürürlüğe koydu.

15 Temmuz 1974’teki Yunan darbesi Kıbrıs’ın bir an önce Yunan olması, Cunta yönetimini desteklemediği, Yunan Kralı’ndan yana olduğu için Enosis’i geciktiren Makarios’tan kurtulmak için yapıldı.

Hedef, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ihdas etmek, Kıbrıs Türkü’nü yeniden yönetime katmak değildi.

Aynı mantık bugün de devam ediyor.

Rum Halkı ile hiçbir sorunum yoktur ama hedefleri benim halkım için tehlikeli olduğundan dolayı bir gazeteci, bu toplumun bir ferdi olarak halkımızı uyarmayı, gerçekleri yazmayı görev biliyorum.

Gençler asla beni yanlış anlamasın.

Lütfen kendileri tarihi iyi incelesinler.

Eminim ki gelecekleri nokta benim ifade ettiklerim olacaktır.

Yazdım, yine yazacağım; Milli Eğitim Bakanlığı Milli Mücadelemizi ayrı bir ders olarak okullarımızda okutmalı, öğrencilerimizin, yani geleceğin yöneticilerinin Kıbrıs konusu nerden nereye nasıl geldi iyi anlamasını mutlaka sağlamalıdır.

Bunu yapmadığımız sürece gençlerimizin 5’inci kol faaliyetlerinden etkilenebileceğini asla göz ardı etmemeliyiz.

Gençler Kıbrıs tarihini, lütfen iyi incelesin…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.