Özer Kanlı

Bir doktorun görüşleri 






Devlet, Sosyal Sigortalıların Devlet Hastanesi eczanelerinde bulamadığı ilaçları alabilmesi için bir sistem oluşturdu ama gelinen nokta kötü.

Toplumun çok önemli bir kesimini oluşturan doktorlar ve eczacılarımızın hatırı sayılır bir kesimi zan altında, sancılı, sıkıntılı.

İşin nereye varacağı henüz belli değil.

Ortaya ciddi bir sağlık krizi çıkabilir.

Vatan, halk, meslek sevgisine, etik anlayışına güvendiğim bir doktor arkadaşım konuyla ilgili değerlendirmelerini gönderdi; okudum ve kendisinin de iznini alarak ismini vermeden yayınlamak istedim. Sağ olsun onay verdi. İsmini vermek istemiyorum çünkü bu memlekette havadan nem kapanlar, birine saldırmak için bahane arayanlar var…

İşte bir doktorun bana göre defalarca okunması ve yararlanılması gereken görüşleri:

 

“REÇETE SORUŞTURMASI NEREYE GİDİYOR !!!

Sayın devlet yetkililerinin, Sn. emniyet güçlerinin ve Sn. yargı mensuplarının kıdem, cins, din, dil, milliyet, güç, politik görüş, ünlü, ünsüz kim isterse olsun yargılama konusunda ayırım yapmaması elzem ve kaçınılmazdır.

Herkesin dilinde olan reçete yolsuzluğu dışındaki, çok daha büyük ölçekli yolsuzlukların da irdelenmesi ve sonuçlandırılması en büyük dileğimizdir. Emniyet teşkilatımızın, çok farklılaşan sosyal yaşam şartlarının ve değişen nüfus patlamaları ile çok zor şartlar altında görevlerini sürdürmeye çalıştıklarının bilincindeyiz.

Daha suçu belli olmadan, suçlu olup olmadığı belli olmadan doktorlara, eczacılarımıza veya herhangi bir insana, suçlu muamelesi yapılması, tutukluluk verilmesi, kelepçe takılması, dolayısı ile bu şekilde itibarsızlaştırma uygulanması tekrar gözden geçirilmesi gereken bir tutum olabilir.

Bu konuda kanunların ne olduğunu bilmiyorum ancak gerçekten kaçabilme veya kaçırılabilme gücü, yeteneği ve fiziki kuvveti mevcut görülen şüphelilerin bu riskini ortadan kaldırmak gerektiği zaman uygulama yapmak bize mantıklı gibi geliyor.

Delil olabilecek maddelerin çok daha titizlikle değerlendirilip suç ve suçlu tanımını yapmak ve uygulamalara karar vermek değerli emniyet teşkilatımızdan, kamuoyunun beklediği bir tutumdur. Konuyu en ince detaylarına kadar bilmemize rağmen, bu konudaki usulsüzlüklerin neler olduğunu bilirkişi seviyesinde bilip, aylarca doğru uygulamalar yaptığımız halde; Sosyal sigorta reçete yazma ve yolsuzluklarının belirlenmesinde maalesef güzide birliğimiz (KIBRIS TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ) bizi muhatap alıp bilgi alışverişinde bulunmamıştır ve yasal olarak SSK reçetesi yazan bütün hekimlere potansiyel suçlu gibi davranıldığı üzücü bir şekilde gözlemlenmiştir.

Neden bizlerin görüşlerini almamaları anlaşılır gibi değildir.

Suç teşkil eden, uygulama yapan, herkesin eninde sonunda yargı önünde hesap vereceği kesindir. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’ni göreve çağırıyoruz. Altta, net olarak belirtilen “sahte reçete kriterlerine” uyan uygulamalar yapan kişiler dışındaki üyelerinin, hak ve hukuklarını savunmaya ve doğruları kamuoyuna anlatmaya davet ediyoruz.

Lütfen görev başına. Bu durumlardan dolayı, bu zamanda bazı açıklamalar yapmak elzem olmuştur.

Hepimizin Allah yardımcısı olsun. Sosyal Sigorta reçete yazma uygulamaları konusunda bir ön bilgi vermek; konunun kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılması için gereklidir.

  1. Özel çalışan her hekim, devlet hastanesinde görev yapmadığı takdirde, Sosyal Sigortalar Dairesi ile yasal anlaşma imzalayarak, hastalarına tedavi edici reçete yazmaya hak kazanır.
  2. Hak kazanan özel hekim sadece on-line kendisine verilen özel (gizli) şifre ile hastalarına kendisi veya kanuni yardımcı veya sekreteri vasıtasıyla aynı bilgisayarda, şifreyi kullanarak SSK sitesinden reçeteleri tek tek yazar, kağıda kendisi basar ve yazdığı reçeteyi hastaya vermeden imzalar ve özel hekimlik mührünü basıp hastasına iletir. Reçete yazarken hastanın kimlik numarası ve sigorta numarası kullanılır. Kağıt, mürekkep ücretleri hekime aittir.
  3. Hasta hekiminden bu SSK reçetesini alır ve istediği eczaneden ilaçlarını tanzim eder. Pandemi, savaş veya olağanüstü durumlarda, belirlenen özel kurallarla hastanın ilaçsız kalmaması için bazı değişiklikler yapılması zorunlu olabilir. Pandemi döneminde bazı uygulamalar zorunlu olarak düzenlenmiştir. Hastalar doktorları tarafından önceden yazılan reçetelerinin içerdiği ilaçları direk eczanelerinde almışlardır
  4. Hasta veya yasal vekili eczaneden ilacı alırken reçeteyi imzalar ve SSK bilgi işlemden gelen kodu eczaneye sunar ve kupürleri kesilmiş ilaçlarını alır. Her hastanın ayda 4’er ilaçtan 2’şer reçete alma hakkı vardır. Toplam 8 kalem ilaç alabilir. İlaçların tipi ve sayısını hekim belirler. Bu reçete tutarının %80’ini Sosyal Sigortalar Dairesi, %20’sini hasta kendisi eczaneye o anda öder. Her dönemde çalışma hayatımda uygulama bu şekilde olmuştur. Ne eksik ne fazla.

 

SAHTE REÇETE NEDİR NE DEĞİLDİR?

 

Biz yargı mensubu değiliz. Karar verecek olan yüce yargımız ve organlarıdır. Ama yıllarca bu işin içinde olan bir hekim olarak durumu ortaya koymak bilinmeyenleri kamuoyuna anlatmak da, hekimlik hizmetleri yanında sosyal görevimiz olmalıdır. Reçetenin sahte olarak değerlendirilmesi için kriterler; (Alttaki bilgileri doğru ve hukuki uygulama yapan tüm eczacılık ve hekimlik camiasını tenzih ederek yazıyorum.)

  1. Hastanın haberi olmadan, hastanın kimlik bilgileri kullanılarak, düzmece ilaçlar seçilerek her ay 2 adet (4’er ilaçtan toplam 8 ilaç) reçete düzenleyip, bu ilaçları hekimin imzalamasını ve mühürletmesini sağlayarak (veya bir şekilde hekimin şifresini ele geçirip düzenlemek) kupürlerini kesip her ay ilaç ederlerini SSK kurumundan tedarik ederek ve kupürleri kesilmiş ilaçları da ayrıca ilaç almaya gelen hastalara tekrardan para karşılığı satmak için düzenlenen reçete “sahte reçetedir”. Bu hekimin bilgisi dahilinde olabilir veya olmayabilir.
  2. Özellikle pandemi döneminde; muayene ve ilaç yazan doktoru, devlet hastanesinde çalışan hastalar, devlette çalışan doktorun yazdığı ilaçlarını almak için önce devlet hastanesi eczanesine başvururlar. Genelde kullanılan ilaçlar, devlet eczanesinde yok denmekte veya var olanların da işlemleri uzun sürmekte olduğu için yaşlı ve düşkün hastalar tedavilerinin devam etmesi ve mağdur olmamaları için reçetelerini SSK reçetesi yazabilen özel hekimlere, (özel hekimler tarafından hiçbir ek muayene ücreti talep edilmeden) yazdırabilmektedirler. Pandemi döneminde bazı hastalar ve hekimler ve eczaneler tarafından yapılan bu uygulama, hastaları gereksiz Covid ve diğer enfeksiyonlardan korumuştur, ilaçsız kalmamışlar ve mevcut kronik hastalıkları ilerlememiştir. Bu uygulama pandemi döneminde bir hizmet olarak sunulmuştur. Hastaya hizmet olan bu uygulamanın “sahte reçete” olarak adlandırılması doğru değildir ve bu tanımlama ile hayatını hastalarına adamış, yüz binlerce hastaya geceli gündüzlü hizmetlerini sürdürmüş, birçok ailenin yüreğine dokunup dualarını almış meslektaşlarımızın ve eczacılarımızın; kavram karmaşası, sapla samanın karışması sonucu hastalarından koparılarak oluşan mağduriyet şartlarının tekrar gözden geçirilmesini özellikle diliyoruz.

İyi niyetinden şüphe duymadığımız Sayın Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Sadık Gardiyanoğlu’nun yaptığı açıklamaya bir yorum/öneri sunmak isterim. Pazartesi gün Serbest Çalışan Hekimler Birliği yönetim kurulu ile son durumun görüşüleceğini biliyoruz. Şöyle bir bildirisi olmuş Sn. Gardiyanoğlu’nun; “Hasta baş vurduğu zaman reçete yazmam diyen doktoru bize bildiriniz”.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’ne bu hekimi reçete yazmadığı için şikayet edeceklermiş. Suç teşkil eden koşulları net bir şekilde belirlemediğiniz takdirde ve kronik hastalara özveri ile reçete yazan ve yardımcı olan hekimleri alıp götürdüğünüz sürece gerçekten bu koşullarda suç kapsamına gireceği için reçete yazılmayacaktır büyük ihtimalle.

Aslolan ne o ne de budur. Hastaların tedavilerinin geri kalmaması ve geri kalınan tedaviden dolayı da bir hastanın bile olumsuz etkilenmemesidir. Bunu uzun bir süreçte önlemek için de Devlet eczanelerindeki eksik ilaçların hızla tamamlanması ve isteyen sigortalının devletten isteyenin de özel eczanelerden ilaçlarını temin etmesi sağlanmalıdır. Hastalara tek seçenek özel eczane ve özel doktor veya devlet sistemi işaret edilmemelidir. Hastaları, ilaçlarımı kim yazarsa ona gitmek zorundayım düşüncesinden kurtarmamız gereklidir. Hasta hakları içerisinde; hastanın çıkar sağlayacağı değil kendisini iyileştireceğine inandığı kurum ve hekimleri seçme özgürlüğüne helal getirilmemesi de vardır.

Bakanlığınıza ve size bu ay uygulanmak üzere mağduriyetleri önlemek üzere bir önerimiz olacak. Hastalarımız muayene oldukları doktorlarından resmi basit, teşhislerini ve kullanacakları ilaçları belirtir bir belge getirsinler. Bu geçici uygulama ile istedikleri hekimin reçete yazmasını legal olarak sağlayabilirsiniz. Bu uygulama yeniden muayene ücreti alınmasının da önüne geçecektir. Durum netleşene ve kaos bitene kadar iyi bir çözümdür. Ondan sonra reçete yazılmazsa, şikayetinizi istediğiniz yere yaparsınız. Ama emin olun ki biz hekimler hastalarımızı gece gündüz herkesten çok daha fazla düşünüyoruz. Bu da böyle biline. Bundan sonraki süreci değerli yargı organlarımızın, hakkaniyetli değerlendirmeleri ve kararları belirleyecektir. İnancımız tamdır ADALET TECELLİ EDECEKTİR. ER VEYA GEÇ!”

Bir doktorun görüşleri 
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.