Her zaman olduğu gibi önemli konularda kamuoyunu işin özünden çok, etrafındaki konuları tartışmaya itenler var… Bunu belli başlı çevreler bilinçli yapıyor..
Tabi o çevrelere malzemeyi yine devleti yönetenler veriyor!… Çünkü gerçekten en mükemmel organizasyonu bile PR kazasına çevirme yeteneğinde olan arkadaşlarımız var maalesef!
Son Azerbaycan ziyareti de bunlardan biri oldu!
Çok önemli bir ziyaret.. Karşılanma, ağırlanma ve ikili işbirliklerinin gelişmesi yönünde verilen mesajlar muazzam…
İki devlet politikasının Türk Devleti Teşkilatı gözlemci üyeliğinden sonraki en önemli adımlardan biri yaşandı..
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından ağırlanması bundan sonrası için sadece bize değil, tüm dünyaya ciddi bir mesaj veriyor.
Biz konunun etrafında dönerken, olayın ciddiyetinin farkında değilken, Rumlar tam aksine kendi politikalarına yönelik tehlikeyi anında sezip kendilerince gereken tepkiyi anında koyuverdiler!
Hatta anımsayalım; eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı iki devletli politikayı benimsemediğini anlatırken sıklıkla başvurduğu bir örnek vardı. Ne derdi Sayın Akıncı; “Üç devlet bir millet deniyor ama Azerbaycan beni Cumhurbaşkanı olarak bir kere olsun davet etmedi!”
Ve haklıydı da… Ama şimdi iki devletli politikanın ayak sesleri duyulmaya başlandı.. Daha yürünecek çok yol var. İşte o şikayet edilen Azerbaycan, Karabağ sorununu artık geride bırakma noktasına geldi ve ilk iş olarak kapılarını Kıbrıs Türkü’ne açtı..
Hiç küçümsenecek bir adım değil… Zaten Rumların öfkesi konunun ciddiyetini de gözler önüne seriyor! Ama bu kadar önemli, tarihi denebilecek bir ziyaret ancak bu kadar kötü bir PR ile yapılabilirdi!
Neden bunu söylüyorum; çünkü biz, Kıbrıs Türk kamuoyu ziyareti nasıl ele alıyoruz farkında mıyız? 200 kişinin Azerbaycan’a götürülmesi ve bunun kamu maliyesine getirdiği yükü tartışıp duruyoruz!
Kendileri mi ödedi, devlet mi ödedi? x, y, z’nin gidişi gerekli miydi, değil miydi? Vs..
Aliyev’in Tatar ile görüşmesi, üst düzey bir görüşmeydi… Bunları konuşmamız gerekirken gidenlerin kimliği ve sayısını konuşuyoruz. Tam bir organizasyon faciası! Dolayısıyla bu sorgulamaları yapan vatandaşı ben şahsen eleştiremem!… Organizasyonu yapanlar her şeye dikkat etmeli, iyi planlama yapmalı ve odağın bu tarihi görüşme olması sağlanmalıydı. Ama beceremedik yine! Tarihi bir ziyareti Bakü’ye yapılmış bir turistik gezi havasına soktuk maalesef!
Sayının hiçbir önemi yoktu oysa, üniversite temsilcilerine, ticaret erbabına, sanayiciye hatta çiftçi- hayvancının temsiliyetine elbette ihtiyaç vardı. Karşılıklı ticari işbirlikleri bu anlamda oldukça önemliydi, kendi alanlarındaki Azerilerle buluşmaları bağlantı yapmaları… Ama kadro bunun oldukça dışına taştı, devletin sırtından bir Bakü ziyaretine dönüştürenler çoğunluktaydı…
Hal böyle olunca tarihi ziyaret de bir PR kazasına dönüşüverdi..
En azından bu satırları okuyanlar bence ziyaretin yeni politikamız çerçevesinde ne kadar önemli olduğunu idrak ediyorlardır..
Hiç kolay bir süreç değil ama umut etmek için çok iyi gelişmelerin olduğunu görebiliriz..
Önümüzdeki ay yanılmıyorsam Kazakistan’da yapılacak olan Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi vardır.. Türkiye’nin girişimleriyle burada da en üst düzeyde temsil edilmeyi başarabilirsek, oldukça önemli bir gelişmeye imza atılmış olur! Umarım başarılır…
Yorumlar kapalı.