Özer Kanlı

KKTC mi? Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mi? Kıbrıs Türk Devleti mi?







Anayasa ve yasalarla bağlı olduğumuz, vatandaşı bulunduğumuz Devletimizin adı “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”dir.

Rum tarafı eğer 24 Nisan 2004’te bizim yaptığımızı yaparak Annan Planı’na evet deseydi Devletimizin adı “Kıbrıs Türk Devleti” olacaktı.

Hayır dedikleri için bizim evet dememiz gümbürtüye gitti.

Peki isim önemli mi?

Niyet ve hedef belirttiği için önemlidir.

Şu anda biz 2 Uluslararası kuruluşta gözlemci üyeyiz; İslam İşbirliği Teşkilatı’ndaki adımız KIBRIS TÜRK DEVLETİ’DİR.

Kıbrıs Türk Halkı, 1975-1978 arasında İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarına “misafir” statüsünde katıldı.

Kıbrıs Türk Federe Devleti ise 1978’de Senegal’de yapılan 9. İslam Dışişleri Bakanları Toplantısı’na ‘Turkish Muslim Community of Cyprus’ adı altında gözlemci olarak yer aldı.

KKTC ilan edildikten sonra statümüz ve adımızda bir değişiklik olmadı.

2004 yılındaki Annan Planı referandumundan hemen sonra Haziran 2004’te İstanbul’da gerçekleştirilen 31. İslam Dışişleri Bakanları Konferansında Kıbrıs Türk Toplumu’nun bu tarihten sonraki İslam İşbirliği Toplantılarına Annan Planı’ndaki ismi, yani KIBRIS TÜRK DEVLETİ ADI İLE YİNE GÖZLEMCİ STATÜSÜNDE katılacağı karara bağlandı.

Geçen yıl 11 Kasım’da Özbekistan’ın Semerkand kentinde yapılan Türk Devletleri Teşkilatı Zirve Toplantısı’nda oy birliği ile bir karar alındı ve KKTC, ANAYASAL ADIYLA, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye oldu.

Bizler de Anayasal adımızla TDT’ye üye olduğumuzun altını çizdik, bunu olumlu ve ileri bir gelişme olarak niteledik.

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan geçen yıl ve bu yıl BM Genel Kurul toplantılarında KKTC’nin resmen tanınması çağrısında bulundu.

Tüm bunlar bir tarafta dururken önce Türkiye Cumhurbaşkanı eski Yardımcısı Sayın Fuat Oktay, sonra Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve son olarak da Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan dikkat çekici bir şekilde, arka arkaya, KKTC yerine, KIBRIS TÜRK DEVLETİ olgusuna, adına vurgu yaptılar…

Sayın Fidan düzenlenen basın toplantısında Kıbrıs’la ilgili Türk dış politika faaliyetlerinin iki önemli başlık altında toplandığını belirtti:

1- KKTC’nin uluslararası toplumda bir statüsünün olması

2- Kıbrıs Türklerinin refahı ve güvenliğinin sağlanması

Sayın Fidan Bakanlığı’nın Kıbrıs Türk Halkı için çabalarını bu şekilde özetledikten sonra Kıbrıs Türkü ‘ne tüm uzlaşma çabalarına katkı sağlamasına rağmen yapılan haksızlıkları anlattı ve şunları söyledi:

A- Kıbrıs Türk Devleti, Ada’da Kıbrıs Türklerinin hakkını savunan, onlar için çatı olan bir yapıdır.

B- Kıbrıs Türk Devleti’nin uluslararası toplumda tanınması için Türkiye Cumhuriyeti olarak elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.

Ben dünkü yazımda açıkça belirttim.

Türk tarafı olarak bizler Kıbrıs konusunda çok hata yaptık; Rum tarafına karşı fazla tavizkar olduk.

Bizimle ortaklık istemediklerini, bizi yönetime dahil etmek yerine bizimle savaşmayı tercih ettiklerini görmemize, yaşamamıza rağmen boşu boşuna federasyon peşinde koştuk.

Boşun boşuna 50 yıl kaybettik.

Yapmamız gereken daha 1974’te kendi bağımsız Devletimizi ilan edip, bu kabul edilmediği takdirde Rum tarafı ile asala görüşmeyeceğimizi dünyaya duyurmaktı.

Neyse ki 50 yıl gecikme ile de olsa Sayın Erdoğan’ın çok önemli katkısı ve liderliği ile o noktaya gelmiş durumdayız ama kendi kendimize taktığımız prangalardan kurtulmamız lazım.

Nedir bunlar?

1- Federal çözüm yönündeki Meclis kararlarımız.

2- Anayasamız.

Peki kolay mı?

Bence çok kolay değil bunları değiştirmek…

Kıbrıs Türk Halkı yanlış sunulduğu, doğru dürüst anlatılmadığı, yaşadığı ekonomik sorunlardan dolayı, siyasal partilere ve diğer Anayasal kuruluşlara kırgın ve kızgın olduğu için şu ana kadar önüne konulan tüm Anayasal değişikliklere hayır dedi.

Hem de tüm partilerin üzerine uzlaştığı değişikliklere hayır dedi…

CTP eğer bir Anayasal değişiklik federal çözüme kapıyı kapatacaksa buna evet der mi?

Bence demez…

O zaman ne olacak?

Kıbrıs Türkü ve özellikle Türkiye doğruları yapmaktan uzak mı duracak?

Türkiye ve Kıbrıs Türkü bu konuda acilen bir yol haritası belirlemelidir.

CTP ile temas kurularak durum izah edilmeli ve son tutumu saptanmalıdır.

Çok umudum yok ama inşallah CTP’nin içindeki karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı olarak Anavatan Türkiye ile iyi ilişkilerin sürdürülmesinden, geliştirilmesinden, öncelikle federasyondan değil kendi Devletimizden yana olanlar artık durumu anlar ve gereğini yapar…

Ne olacak yani? CTP Türkiye onaylamasa da Rum’la federal bir anlaşma yapabilir mi?

Yapsa ne yazar Türkiye kabul etmediği sürece?

Amaç Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği, refah ve mutluluğu ise ve biz Türk milletinin bir parçasıysak ne gereği var, Türkiye ile bu noktalara sürüklenmeye?

Bence Türkiye bu işe hakikaten ağırlık verilir, geleceğe yönelik vizyonu net bir şekilde ortaya koyarsa gerisi gelecektir.

KKTC mi? Kıbrıs Türk Cumhuriyeti mi? Kıbrıs Türk Devleti mi?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.