
Döviz kur artışlarının Kıbrıs’ın kuzeyinde nüfusun büyük bir çoğunluğunu etkilemiş olduğunu günlük yaşantımızda görüyoruz. Buartışlarınharcanabilir gelir üzerindeki olumsuz etkileri bu büyük çoğunluk için bir çıkmaz gibi görünmektedir. Bunun neticesinde de hükümet, halkı rahatlatıcı önlem almak için önemli bir zamanını bu konuya ayırmaktadır.
Geçtiğimiz perşembe Bakanlar Kurulu’nun dövize karşı almış olduğu önlemlerle ilgili Başbakan Yardımcısı Kudret Özersay detaylı sayılabilecek bir açıklamada bulunmuştur. Başbakan Erhürman da aynı doğrultuda beyanlar vermekte ve hükümet olarak birşeyler yapıldığı mesajı iletilmektedir.
Verilen mesajlarda bazı önlemler daha kesinlik kazanırken hükümetin döviz artışı ile ilgili bir paket hazırlamakta olduğu haberi çalışmanın sonuçlanmadığını ortaya koymaktadır. Vatandaşların konuya olan duyarlılığı dolayısı ile de hükümet birşeyler ortaya koymak için çabalamakta, ancak yapılacakların sınırlı olması verilen mesajların kısıtlı kalmasına neden olmaktadır.
KKTC hükümetinin döviz kur artışı ile ilgili birşeyler yapmaya çalışması olumlu bir girişimdir. Bu olumlu çalışmalara destek verilmesi gerekir. Ancak, çalışmalar ne kadar olumlu olursa olsun, realite yapılabilecekleri çok düşük düzeyde tutmaktadır. Ülkede uygulanmaya çalışılan serbest piyasa ekonomisine en büyük darbenin halkı rahatlatmaya çalışırken ekonomide kurallar koymakla oluştuğunu unutmamamız gerekir.
Hükümetin döviz ile ilgili almaya çalıştığı önlemlerin serbest ticaret rejimine darbe vurmaması, halkın liberal ekonomik düşünce anlayışından uzaklaştırılmaması gerekmektedir. KKTC’de son seçimlerde devlet eli ile ekonomik güç kazanmaya karşı yürütülen kampanyaların kökeninde, devleti yönetenlerin bireysel veya zümresel çıkarlar sağlayacak eylemlerine engel olmak yatıyordu. Bu nedenle birçok şeyi düzelteceğim vaadi ile iktidara gelen bu hükümetin aldığı tedbirlerin uygulanması açısından çok dikkatli olması gerekmektedir.
Gazetelerde okuduğum döviz kur artışına karşı alınacak önlemler tam anlamı ile soruna çare bulacak önlemler olarak görülmemektedir. Bankalardan alınacak kredilerde damga pulunun kaldırılacağına dair halk arasındaki algılama, alınmaya çalışılan önlemlerin tam olarak anlaşılmadığını göstermektedir. Kredilerdeki damga pulunda uygulanacak muafiyet, borcunu döviz borçtan Türk Lirası borca dönüştürenler veya mevcut borcunu yapılandıranlar içindir. Her iki durumda da alınmış bir kredi ve ödenmiş damga pulu mevcuttur. Aynı borcun farklı bir para birimine dönüştürülmesi veya yapılandırılması yeni bir kredi olmadığından damga vergisi alınmaması da normaldir. Ancak yeni kredi alınacağında damga vergisi ödenmeye devam edecektir. İşte bu noktada Türk Lirası kredi borçlanmalarda damga vergisi bir miktar daha düşürülebilir inancındayım.
Döviz kurundaki artış ile mücadele kısa ve uzun vadede yapılabilecek bir mücadeledir. Kısa dönemde devlet dış finansman bularak piyasayı canlandırıcı önlem alıp sektörlerin canlanmasını ve kişilerin alım gücünü etkileyebilecek başta vergi oranları olmak üzere direk veya dolaylı faktörleri yumuşatabilir. Hepimiz biliyoruz ki dıştan finansman ihtiyacı sadece Türkiye Cumhuriyeti’nden ele edilebilmektedir. Devletin vergi indirimi sonucunda kayıp miktarı, Türkiye’den finansman ile karşılanabilir. Kişilerin kısa zamanda artan fiyatlara karşı mücadelesi de vergi yükünün azalması ile biraz olsun başarıya ulaşabilir. Esas olarak yapılması gereken orta ve uzun vadede kişi başına düşen geliri artırmaktır. Bu yapılırsa döviz artışı gibi olumsuz hareketlere karşı halkın direnme gücü daha sağlam olur.
KKTC’de halk döviz konusunda endişe duymasına rağmen daha büyük tehlike olan enflasyona pek de değinilmemektedir. Halbuki döviz kurlarındaki artışın da etkilediği fiyatlar artış gösterdikçe, enflasyon oranı da yükselmektedir. Gerek KKTC’de gerekse Türkiye’de olsun akaryakıt gibi önemli bir girdi maliyeti döviz olarak ödendiği müddetçe ne yapılırsa yapılsın Türk Lirası olarak verilen fiyatlara da yansıyacağını bilmemiz gerekmektedir.
Türkiye ile bir anlaşma yapıp iki ülke arasındaki ticareti salt Türk Lirası’na bağlamak Türk Lirası fiyatlar üzerindeki döviz kur artışı etkisi azaltmaz.Bu defa rakam döviz bazında değil Türk Lirası bazında verilir veTürk Lirası fiyat döviz kuruna bağlı maliyetler ile doğrudan artar. Netice olarak ne önlem alınırsa alınsın dövizin etkisinin Türk Lirası miktarlara doğrudan etki yapacağını da bilmemiz gerekir.
Hükümetin döviz kur artışlarına karşı alınacak önlemlerle ilgili çalışmalarını olumlu bir çalışma olarak görüyorum. Bunun vergi oranlarının indirilmesi ile desteklenmesi önemlidir. Ancak, unutmayalım ki önümüze bir iki senede bir çıkan döviz kur artışı krizlerine karşı en büyük zafer, kişi başı harcanabilir gelir düzeyimizi yükseltmektir. Bunu başarırsak döviz kurları bizi çok da etkilemeyecektir. Ayrıca enflasyon etkisini de göz ardı etmeyelim
Yorumlar kapalı.