Derviş Kemal Deniz

Denetlenmek






Güçlü bir ekonomik yapı ve güçlü bir devlet için denetleme mekanizmasının çok iyi çalışması gerekmektedir.  Genelde insanoğlu denetlenmek konusunda reaktif olsa da gelişmiş ülkelerin ekonomik ve siyasi başarılarının temelinde denetleme ile ilgili kuralları esaslı olarak koymaları yatmaktadır.

Demokrasinin gelişmediği tek adamlık veya impratorluk dönemlerinde bile denetlenemeyen hükümdarlar olmasına rağmen, her zaman denetim altında tutulan yöneticiler ve halk vardı. Sanayi devrimi sonrasında Batı Avrupa’da gelişen ekonomik yapı sermaye hareketlerinin gelişmesi ile denetime verilen önemin artmasına neden olmuştur. Aynı şekilde devletler demokrasiyi benimsedikçe denetim fonksiyonu daha da ağırlık kazanmıştır.

Ekonomik hayatta denetim

19’uncu yüzyıl sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında bilhassa Batı Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’nde sanayide çok büyük atılımlar olmaya başlamıştır. Teknolojik alanda yeni buluşlar ile petrolün daha yaygın kullanılması bu atılımı körükleyen esas faktör olmuştur. Teknolojik gelişme daha çok üretmeye ve daha çok istihdama yol açarken bu artan üretim ve istihdam ihtiyacını karşiılamak ve operasyonları büyütmek için sanayi kuruluşlarının daha fazla paraya yani sermayeye ihtiyaç duymasına neden olmuştur.

Sanayinin ihtiyaç duyduğu sermaye belirli bir birikimi olan insan topluluklarının elinde olduğundan, bu insanların ellerindeki birikimleri sanayi kuruluşlarına vermeleri ancak, onlara reddedemeyecekleri bir teklif ile mümkün olabilecekti. Bu teklif de onlara sanayi kuruluşunun sahibi olmaları ve bu kuruluşların yapacakları ticari faaliyetlerden elde edecekleri karlardan pay almaları idi. Parasını bankada tutan birikim sahibi birinin büyümekte olan bir şirkette hisse alması, onun birikiminin değerini yatırdığı oranda artıracağı gibi, elde edilecek kardan alacağı pay da bankanın vermekte olduğu faizden daha yüksek olacağından bu gibi kişilerin şirketlerden hisse almaya yönelmesi çok da zor bir karar değildi.

Şirketlere para yatıran nasıl güvence altında olabilirdi?

Birikim sahibi kişiler için yatırım yapmalarının önündeki en büyük engel yatırdıkları paranın doğru kullanılacağı ve batırılmayacağı güvencesi idi. Bu güvence, şirket yöneticileri tarafından yazılı olarak verilse de yatırımcı olarak bu kişiler yöneticiler dışında birinden güvence almaları gerekmekteydi. İşte bu güvenceyi verecek olanlar da denetim konusunda uzman olmuş kişilerdi.

Sanayi devrimini gerçekleştiren ve üretimde önemli adımlar atan ülkeler, süratle denetim konusunda uzman yaratacak kurumları geliştirirken, aynı zamanda denetimin üzerine oturtulacağı yasal alt yapıyı da tamamlamaya çalışmaktaydılar. Nitekim sanayi devrimi ile birlikte Şirketler Kanunu ve Ticaret Yasaları meclislerden geçirilerek yasallaştırıldılar.

Yirminci yüzyılın ortalarında tam şekil bulan şirketler yasaları, şirketlere yatırım yapan kişilerin şirketi yönetenlerin icraatlarını onaylamaları gerektiğini belirten maddeler içermekte, böylece şirketi yöneteler şirkete sermaye yatıranlar tarafından denetlenmekteydi. Ancak, çok iyi bilinmektedir ki mali bilgisi olmayan ve şirkete sermaye koyan bu yatırımcıların şirket yöneticilerini bilimsel bir denetime tutma becerileri yoktu. Bu durumda onlar adına yöneticileri denetleyecek ve mali denetim konusundaki kişileri görevlendirerek Şirketler Yasası’nın kendilerine verdiği denetim yetkisini onlara devretmiş oluyorlardı. Mali denetcinin şirket faaliyetleri ve mali durumu ile ilgili yaptığı denetim sonucu hazırladığı denetim raporu da hissedarlara yöneticilerin icraatlarını değerlendirme imkânı tanıyordu. Bu da yatırımcının en büyük güvencesi idi.

Denetim altında tutulan şirketlerin onlara sermaye yatırmış hissedarlara daha iyi kâr payı vermesi ve yatırdıkları sermayenin zaman içerisinde daha çok değer kazanması büyük olasılıktır. Denetim mekanizması koşulsuz işleyen şirketler zaman içinde büyüyerek çok uluslu şirketlere dönüşmüş olmalarına ilaveten, dünya üzerinde çok etkin duruma gelmişlerdir. Bunu da yaparken, sadece dıştan atanan mali denetcilerin yürüttüğü denetime tabi olmamış, kendi içinde geliştirdiği iç denetim fonksiyonları ile şirketleri bekleyen her türlü iç ve dış risklere karşı ön uyarı sistemi geliştirerek, büyümeleri önünde oluşabilecek her türlü engeli ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.

Yüzyıl önce kemikleşme sürecine giren şirketlerin güç kazanması ve dünyada etkin olmaları, oluşturulan denetim sisteminin tam anlamı ile yürütülmesine bağlıdır. Güç denetimden korkmamakla sağlanır. Denetimden korkmayan kurumlar dünyada etkin olmayı da başarmaktadırlar. Bir diğer taraftan devletin esas sahibi halkın, sahibi olduğu devletin varlıklarının nasıl yönetildiği konusunda da denetime ihtiyacı olduğunu da unutmamak gerekir. Özel sektördeki denetim anlayışının kamuda da geliştirişlmesi insan refahı için elzemdir.

Denetlenmek
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.