Osman Güvenir

Erdoğan’ın gelişi bize güç kattı






   Bugüne kadar gelmiş geçmiş ve şimdiki devlet başkanları, mutad üzere ilk ziyaretlerini hep Kıbrıs’a yapmışlar ve yapmaktadırlar. Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu kez de, seçildikten sonra ilk ziyaretini KKTC’ye yapmıştır.

   Bu bir günlük ziyaret bile bize güç verdi diyebilirim. Vermiş olduğu güçlü mesajlar, Rum ve dünya medyasında yer almıştır. Özellikle KKTC’nin tanınmasına yönelik çıkışları, gerçekten onun bu uğurda vermekte olduğu mücadelenin göstergesidir.

   Yine her zamanki gibi Rumlar hop kalktı hop oturdu. Eksik artık Rum söylemleri Rum basınında yer aldı.

   Bundan sonraki süreç ne olacak veya nasıl gelişecek?

   Özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü dönem başkanlığı,  güçlü bir Türkiye yapısını ortaya koyuyor.

   Erdoğan’a KKTC’de yapılan görkemli karşılama, herhalde kendi boyumuzca yine de az bileydi.  Erdoğan gibi bir devlet adamının “KKTC’nin tanınmasındaki girişim ve kararlılığının bizler için bir şans olduğunu görüyoruz” ifadelerimiz, gerçek bir düşüncedir.

   Sayın Erdoğan’ın verdiği mesajlarda şu anda ön plana çıkanlar; Türkiye’den elektrik getirilmesi, yeni havalimanının eksiklerinin tamamlanarak 20 Temmuz’da hizmete açılması, Derinya’da 1192 haneli sosyal konut projesinin başlatılmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mesajı vermiş ve “yapalım” demişse mutlaka yapar.

   Bir de 500 yataklı hastane yapımı konusu geldi gündeme. Artık mevcut hastane artan nüfusumuzla orantılı hizmet vermiyor diye düşünüyorum. Zaten hastaneye başvuran hastaların yüzde sekseni, TC vatandaşlarıdır.  TC veya Kıbrıslı fark etmez. Vatandaş vatandaştır. İfade etmek istediğim artan nüfusumuzdur. O nedenle yeni bir hastaneye gereksinim duyulmaktadır.

   Nasıl ki pandemi döneminde özel bir hastane yapılmış ve derhal hizmete sokulmuş, elbette yeni yapılacak hastane de günü gelince hizmet vermeye başlayacaktır.

   Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın birlikte yapmış olduğu basın toplantısından da güçlü mesajlar çıkmıştır.

   Bence paranın ötesinde verilen en güçlü mesaj, KKTC’nin tanınması gerekliliği mesajıdır.

   Ersin Tatar New York’ta masaya koyduğu gerçekleri bir kez daha ifade ederken, Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda verdiği “KKTC’yi tanıyın” sözlerini hatırlattı.

   “Masaya oturabilmemiz için KKTC’nin tanınması gerektiği”ni sözlerine ekledi.

   Bu konuda Sayın Erdoğan ne dedi, basın toplantısında, ona bakalım…

   “Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlikleri ve uluslararası statülerinin teyidi bizler için olmazsa olmazımızdır. Müzakere masasına geri dönülecekse, bunun yolu KKTC’nin tanınmasından geçer.”

   Bu sözler bizler için bir güç kaynağı değil mi?

   Bundan kırk dokuz yıl önce bunları söyleyebilir miydik? Söyleyemezdik. Çünkü Rumlar, şimdi olduğu gibi adanın tümünün sahibi olduklarını savunuyorlardı ve hâlâ savunuyorlar.

   Rumlar avuçlarında tuttukları yarım Kıbrıs’la bütün dünya ile oynamaya devam ediyor.  Başta BM Güvenlik Konseyi ve AB olmak üzere artık uyanmalıdırlar.

   Bu nasıl bir anlayıştır ki, tam 60 yıldan beri BM hâlâ köhnemiş ve paslanmış 4 Mart 1964 BM Güvenlik Konseyi kararı ile yatıp kalkıyorlar.  Bu kararın gözden geçirilerek iptali gerekmiyor mu?

   İşte her şey ortada. Zoraki evlilik olmaz kardeşim. Ama hem BM, hem de AB ille de “Bu zoraki evlilik olacak” diyorlar.

   Türk Devletlerinin bütünlüklü olarak yükselişi, Türkiye’nin ve bizim elimizi güçlendiriyor. Burada bir konu geldi aklıma.

   Sayın Erdoğan AKP’nin ilk yıllarında AB’ye girmek için türlü yollar denemişti. Ama her zaman “AB Hristiyan Kulübüdür” sözlerimiz boşa söylenmedi.  Nitekim AB arada bir Türkiye’nin ağzına bir parmak bal çalsa da, Türkiye ile oynamaya devam etmiştir ve hâlâ ediyor. Bu durumu gören Erdoğan ne demişti o günlerde?

   “Türkiye bir gün, yeni oluşumlarla var olur ve o oluşumda da yerini alır.”

   Bu sözleri hâlâ anlayamayan bu efendiler, Türkiye’nin yeni oluşmakta olan Türk Devletlerinde yerini almadı mı? Bu oluşumun ne farkı vardır AB’den?

   Gerçek olan odur ki, bütün değerli madenler ve doğalgaz yatakları, Türk Devletleri’ndedir.  Ayrıca Türkiye’nin Karadeniz’den çıkardığı doğalgaz da onun en büyük enerji kaynaklarından biridir.

   Recep Tayyip Erdoğan verdiği mesajla, Mavi Vatandaki zenginliklerin Türklerle paylaşım tekliflerine Rumların lakayt kalmaları, bir gün o hakların söke söke elde edileceğini anlatıyor.

   Daha fazla söze gerek yok…

   Sayın Erdoğan’ın KKTC’ye gelişi bizlere güç kattı.

Erdoğan’ın gelişi bize güç kattı
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.