
Yükseklik 10 metre 20 cm. Bu yükseklikten sonra 90 cm aşağıda mutfak balkonu. 1.62 metre boyundaki Akile Akdoğan bu balkondan düşüyor ve ölüyor.
Evde Akile Akdoğan’ın eşi ve iki çocuğu var.
Ortada iki ihtimal var. Birincisi, Akile Akdoğan intihar etmiştir. İkincisi, Akile Akdoğan bir cinayete kurban gitmiştir. Çocuklar küçük oldukları için ortada bir cinayet varsa, bu cinayet, koca tarafından işlenmiştir.
Akdoğan ailesinin kızları olaydan hemen sonra polise ifade vermiş ve annesini, babasının öldürdüğüne dair bir suçlama yapmamıştır.
Anladığım Akile Akdoğan’ın ailesi ve birçok kişi, Akile Akdoğan’ın, eşi tarafından öldürüldüğüne inanıyorlardı. Onlara göre bu cinayet, küçük kızın vereceği şahadete bağlı idi. Bu nedenle, küçük kızın, annesini, babasının öldürdüğüne ilişkin gördüklerini anlatması hususunda birçok kişi, çeşitli girişimde bulundular. En nihayet aradan uzunca bir müddet geçtikten sonra küçük kız, gördüklerini anlatmaya karar verdi ve polise bu konuda ifade verdi. İfadeye göre, baba, anneyi koltuk altlarından tutarak sürükledi ve onu balkon duvarına dayadı ve ayaklarından kaldırarak balkondan aşağıya attı. Akile Akdoğan, balkondan başı üstüne gelecek şekilde düşmüştü.
Bu ifade üzerine, Yaşar Akdoğan aleyhine cinayet davası getirildi.
Bu cinayet davasında en önemli şahit, küçük kızdı. Olayın bir cinayet olduğu, bu kızın şahadeti ile meydana çıkacaktı. Nitekim, küçük kız, annesini, babasının, balkon duvarından aşağıya attığına ilişkin şahadet verdi.
Mahkemenin kararı okunmazdan önce en çok merak edilen husus, mahkemenin, küçük kızın şahadetine inanıp inanmayacağı idi. Çünkü bu konu ile alakadar olanlarda oluşan kanaat o idi ki, mahkeme, kıza inanırsa, baba, suçlu bulunacak, inanmazsa baba beraat edecek.
Neticede, mahkeme, kızın şahadetine inanmadı ancak, tahmin edilen de olmadı. Mahkeme, kızın şahadetine inanmadı ama tamamı ile çevre şahadetten, kocayı cinayetten suçlu buldu. Ne demek istediğimi daha açık anlatayım, mahkeme, kıza inanmayınca, ortada herhangi bir görgü şahidi kalmadı. Mahkeme, kocayı, görgü şahidi olmaksızın mahkum etti.
Görgü şahidi yok, elde neler var? 10 metre 20 cm yükseklikten düşmüş bir kadın cesedi, koltuk altlarında ve el bileklerinde ve dirsek boşluğunda ekimozlar. Mutfakta, balkonda dağınık çöpler, kocanın polise söyledikleri ve ifadeleri.
İddia makamının iddiası nedir? Koca karısını, koltuk altlarından tutarak evin içerisinden balkona sürükledi ve baş üstü gelecek şekilde balkondan aşağıya attı. Koca ne diyor? Salonda otururmuş, pat sesi duymuş ve gidip baktığında, eşinin balkondan düştüğünü tespit etmiş.
İddia makamı, diğer şahitlerin yanı sıra adli tıp uzmanı doktora da şahadet verdirmiş, bilahare, mahkeme, bu şahidi yeniden şahit olarak çağırmıştır. Adli tıp uzmanına göre, Akile Akdoğan, bilinci kapalı olarak balkondan düşmüştür. Çünkü bilinci açık olmuş olsa idi ve kendisi intihar maksatlı atlamış olsa idi, istemese de, bir refleks sonucu elleri ile tutunmaya çalışacaktı ve elleri ile korunmaya çalışacaktı. Halbuki, cesedin ellerinde bunları gösteren bir belirti yok. Mahkemeye göre, cesedin koltuk altlarındaki ekimozlar onun sürüklenmesi sırasında meydana gelmiştir. Yine mahkemeye göre, koca, karısına şiddet uygularken, karısı aldığı darbelerden dolayı bilincini yitirmiştir ve kocası onu sürükleyerek, balkon duvarından baş üstü gelecek şekilde aşağıya atmıştır. Mahkeme, bu neticelere, kızın şahadeti ile değil, çevreye bakarak varmıştır. Yani cinayet neticesine varmakta küçük kızın şahadetinin hiç bir önemi olmamıştır. Tek önemi, babanın yargılanmasını sağlamakta olmuştur. Dağınık çöpler ne oldu dersiniz? Mahkemeye göre, çöpleri yerlere, koca döktü ki, karısını sürüklediği iddiasını bertaraf etmek için, çünkü çöplerin konumuna göre, kadın sürüklenmiş olsa idi, çöpler o konumda kalmazdı. Büyük bir ihtimalle bu karar istinaf edilecektir ve Yargıtay kararını verdiğinde, bu konu hukuk açısından kapanacaktır.
Yorumlar kapalı.