
Kırmızı ışık size neyi hatırlatır? Zannedersem birçoğumuza, trafikteki kırmızı ışığı hatırlatır. Bir zamanlar trafikte kırmızı ışık yandığında, motorlu araçlar dururlar ve yeşil ışığın yanmasını beklerlerdi.
Gerçi şimdi da bekleyenler var ama birçoğunun, trafikteki kırmızı ışığı salladığı filan yoktur.
Kırmızı ışık deyince başka ne hatırlarsınız? Örneğin bizim evin koridorunda kırmızı bir ışığın yandığını gördüğümde, su ısıtıcısının devrede olduğunu ve damdaki kazandaki suyun ısınmakta olduğunu hatırlarım.
Aslında bu cümleyi düzeltmem lazım. Hatırlardım demem lazım. Çünkü, bizim evin koridorunda artık, kırmızı ışık yanmıyor.
Bu elektrik fiyatları ile yanacağa da benzemiyor. Güneş da çıkmıyor. Ne yapalım? Çaresi yok güneş çıkana kadar beklemek lazım.
Önceki senelerde, yağmur duasına çıkmaktan söz ediliyordu. Elektrik Kurumu bizi etti ve böyle devam ederse, herhalde güneş duasına çıkmamız icap edecektir.
Kırmızı ışığın bize hatırlattıklarına devam ediyorum. Kırmızı ışık, motorlu araçlarda, mazotun, benzinin bitmek üzere olduğunu hatırlatıyor. Hatırlatıyor da, bakınız bir arkadaşın başına neler gelmiş?
Arkadaş, arabasının kırmızı ışığının yandığını görünce, benzinin bitmek üzere olduğunu hatırlar ve yolunun üzerindeki ilk benzinciye girer.
“Ne kadar olsun?” sorusuna, “yüz liralık” cevabını verir ve benzinin konmasını bekler. O da ne? Benzin kapağının açılması ile kapanması bir olur.
Halbuki arkadaş, yüz liralık benzinin konmasının birkaç dakika süre alacağını ve benzin konurken kısa da olsa dinleneceğini zannediyordu.
Henüz nefes bile alamadan benzinin konmuş olmasına üzülür ancak, yapacak pek de bir şey yoktur. Benzinciye, yüz liralık benzini haççanda koyduğunu sorar ancak benzinci, “tamamdır” cevabını verir.
Bu konuda tartışılacak zaman da yok çünkü arkada benzin bekleyen araçlar vardır, bu nedenle arabasını çalıştırır ve sürer.
Çok gitmeden fark eder ki, kırmızı ışık hala yanmaktadır. İlk önce, gösterge mi bozuldu diye düşünür ancak, göstergenin bozulmuş olabileceğine pek inanası gelmez.
Utana sıkıla geri benzinciye döner ve benzinciye, yüz liralık benzine rağmen, hala kırmızı ışığının yanmakta olduğunu ve kendisine yüz liralık benzin konmadığını söyler.
Benzini koymuş olan efendi, biraz da alaycı bir tavırla, arkadaşın arabasına yüz liralık benzin koyduğunu iddia eder.
Konuşmaları duyan esas işletmeci olduğu tahmin edilen başka bir benzinci onlara yaklaşır ve meselenin ne olduğunu sorar. Her iki tarafın da ifadesini alan öteki benzinci ile, benzini koyan benzinci arasındaki konuşma: ,
-Kız kaç liralık benzin istemişti?
-Yüz liralık.
-Yüz lirayı verdi mi?
-verdi.
-Sen kıza yüz liralık benzin vermedin ki, sen kıza elli liralık benzin koydun.
Arkadaşa yapılan izahat: Bu alete bir defa basarsan elli liralık benzin koyar, yüz lira için iki kez basılması gerekir.
Arkadaş da bir kez bastı. Şimdi, bir kez basan arkadaş, işe yeni başlasa tamam da, bu arkadaş uzun müddetten beridir bu benzinlikte çalışıyor.
Benim fikrim: Arkadaşın arabasına elli liralık bile benzin konmadı. Kadındır bu anlamaz dendi ve belki de hiç benzin koymadı.
İşte bu konuda yetkili her kimse, bu benzincilere, kırmızı kart göstermeli ve ruhsatlarını ellerinden almalıdır.
Söyleyin bana şimdi ben bu olay üzerine bu benzincilere ne deyim? Bir şey de diyemiyorum. Çünkü bildiğim tüm küfürler yetmiyor. Varın siz söyleyiniz. Söylenecekleri size bırakıyorum.
Yorumlar kapalı.