
Duyduklarımı ve gördüklerimi yazıyorum. Önceden duymadığım ve henüz da duyduğum bir şeyi ise en son yazacağım.
Komşusunun bahçesindeki erik ağacını işaret ederek, komşusuna, kayısı ağacının bakımını iyi yapamadığı için, o yıl, ağaçtan kayısı ürünü almayı beklememesini söyleyen ziraat mühendisi olduğunu, duydum.
Köye gelip, yulafların üzerinde, başak arayan, buğday ile arpayı ayırt edemeyen ziraat mühendisi olduğunu gördüm.
Doğurtmak için geldiği ineğin, kendisinden ürküp ayağa kalkmasından korkup, çığlıklar atarak babasına sarılan veteriner olduğunu gördüm.
Köpekten ödü kopan veteriner, olduğunu gördüm.
Kapımın kilidini tamir etmek için gelip da benden, pense, tornavida ve çekiç isteyen ve bende olmadığı için tamiratı yapamayan dülger olduğunu gördüm.
Duvar yapmak için gelen ancak sicimi olmadığı için, merdiven boşluğundaki çocuğun uçurtmasının ipini alıp, sicim olarak kullanan yapıcı olduğunu gördüm.
Sabunluğu tuvaletin yanına, tuvalet kâğıtlığını küvetin yanına monte eden yapıcı olduğunu gördüm.
İşçilerinin kullanmamaları gereken kumu kullandıklarını söylediğim zaman bana, kullanılması gereken kumu gösterip “abi yanlışlıkla bu kumu mu kullandılar? diye soran müteahhit olduğunu hem gördüm hem duydum.
Yaptığı soruşturma sonrasında hazırladığı rapora; “Yaptığım soruşturma sonucunda, şikayetçinin tavuklarının, tilkiler tarafından alınıp götürülmüş olduğu kanaatine vardım. Olay mahallinde bulduğum bir adet cep fenerini de emare olarak zapt ettim.” diyen soruşturma memuru olduğunu duydum.
Müşteri kaçmasın diye, diş koltuğunun bulunduğu odanın kapısını kilitledikten sonra diş sökmeye başlayan, diş doktoru olduğunu duydum.
Sıkı durun, Türkçe bilmeyen, İngilizce konuşabilen bir doktora giden, İngilizce öğretmeninin, doktorla, İngilizce anlaşamadığı için, tercüman aracılığı ile konuşmak durumunda kaldığını hiç duymamıştım, En nihayet bunu da duydum.
Üniversitelerimizdeki öğrenci sayısı bilmem kaçmış da bilmem kaça çıkartılması hedefleniyormuş. Kız, üniversitelerimizden birisinden, İngilizce öğretmeni olarak mezun olmuş, diploması var, İngilizce öğretmeni olduğuna dair. Bu kız, İngilizce konuşabilen bir doktora gidiyor ve doktorla, tercüman vasıtası ile konuşabiliyor. Öğrenci sayısını üç yüz bine çıkarsanız ne olacak? Sırası gelmişken gözlemlediğim bir hususu da yazayım. Birkaç diş kliniğinin bunu yapmakta olduğunu müşahede ettim.
Bazı diş klinikleri, duruma göre, ayda bir veya birkaç defa, Türkiye’den diş doktoru getirtip, özelikle implant işlerini bu doktorlara yaptırtıyorlar. Bu doktorların, ülkemizde çalışma izinleri var mı yok mu bilemiyorum.
Üniversitelerimizin mezun ettikleri İngilizce öğretmenlerinin durumları bu ise, diğerlerinin durumlarının ne olduğunu varınız siz düşününüz.
Yorumlar kapalı.