Mahkemelerin tepesindeki kurulun adı, Yüksek Adliye Kurulu, savcıların tepesindeki kurulun adı Yüksek Savcılar Kurulu’dur. Yüksek Adliye Kurulu, yargıçları atar. Yüksek Savcılar Kurulu, savcı yardımcılarını ve savcıları atar.
Yargıç olarak atanabilmek için öncelikle, Yüksek Adliye Kurulu’nun, Savcı veya savcı yardımcısı atanabilmek için de, Yüksek Savcılar Kurulu’nun bu mevkiileri, münhal ilan etmesi gerekir.
Mevkiilerin münhal ilan edilmesi üzerine, aranan niteliklare sahip olan avukatlar, münhal edilen mevkiilere atanmak için, müracaat ederler.
Yargıçlık ve savcılık mevkii için aranan en önemli nitelik, en az beş yıl süre ile KKTC’de avukatlık yapmış olmak ve KKTC vatandaşı olmaktır. Savcı yardımcılığında ise, avukat olmak ve KKTC vatandaşı olmak kâfidir.
Müracaatçılar arasından, münhal mevkiilere atamalar yapılmaktadır. Yıllardan beridir söylüyorum yazıyorum. Gerek yargıç atamalarında, gerek savcı ve gerekse savcı yardımcısı atamalarında, imtihan yapılmamaktadır. Atamalarda hiç bir objektif kriter yoktur. Görünüm itibarıyle, atamalar tamamı ile keyfi olarak yapılmaktadır. Henüz bu mevkiilere ilişkin münhaller ilan edilmeden, atanaacak olan kişilerin isimleri ortada dolaşmaya başlamakta ve iş ola münhaller ilan edilmekte ve önceden adı geçenler, bu mevkiilere atanmaktadırlar.
Yargıç atamaları ile ilgili olarak bir müddetten beridir, sözlü mülakat yapılmaktadır ancak, bu mülakatların da, tamamı ile göstermelik olduğuna ilişkin, yaygın ve haklı kanaatler vardır.
Şu anda münhal edilmiş, savcı yardımcılığı ve savcılık mevkiileri bulunmaktadır. Duyduğum kadarı ile bu mevkiilere, 100 civarında avukat müracaat etmiş. Birden bire aklıma eski yıllar geldi. Eski yıllarda, avukatlar, yargıçlık münhallerine çok daha fazla rağbet ediyorlardı. Savcılık münhallerine ilgi çok azdı ve hatırladığım, birkaç savcılık münhaline hiç bir avukat müracaat etmediğinden, münhaller kapatılmıştı.
Yıllar ilerledikçe, yargıçlık münhallerine olan ilgi azaldı, savcılık münhallerine olan ilgi arttı. Yakın bir geçmişte münhal edilmiş olan yargıçlıklara, toplamda 11 avukat müracaat ederken, görülebileceği gibi, savcılık münhallerine on kat daha fazla müracaat yapılmış durumda. Denebilir ki, savcı yardımcılığı da var ve sayı o nedenle bu kadar fazladır. Ancak öğrendiğim kadarı ile savcılığa ve savcı yardımcılığına yapılan müracaat sayıları eşit durumda. Yani, savcılığa yapılan müracaat sayısı 50.
Yargıçlığa olan alakanın niye azaldığına ilişkin olarak, avukatlarla yapmakta olduğum sohbetlerden, öğrendiklerimin özeti şöyle: i. atamalarda keyfilik var. ii. Müracaat kabulleri tamamı ile göstermelik. iii. Objektif hiç bir kriter yok. iv. Atanacak olanlar önceden belirleniyor. v. Yapılmakta olan mülakatlar tamamı ile göstermelik ve oyun. Savcı ve savcı yardımcılığı atamalarında da durum aynı imiş. Durum aynı olduğuna göre, niçin, yargıçlık münhallerine ilgi her geçen gün azalırken, savcılık ve savcı yardımcılığına olan ilgi artmaktadır?
Herhalde, Yüksek Adliye Kurulu’nda, adaylara karşı takınılan tutumla, Yüksek Savcılar Kurulu’nda takınılan tutum arasında çok büyük farklılıklar vardır.
Ben Yüksek Adliye Kurulu’nun bir üyesi olsam bu durumu çok ciddi bir şekilde araştırırım. İşin en enteresan yanı nedir biliyor musunuz? Gerek Yüksek Adliye Kurulu’nun gerekse, Yüksek Savcılar Kurulu’nun, atamalara ilişkin kararları, yargı denetiminden ve her türlü denetimin dışındadır. Bu durumun, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, adaletin arandığı yargıda, adaletsizliklere yol açtığı aşikârdır. Hükümetin başındaki zat bir hukukçudur ve çok iyi bir hukukçu olduğu söylenmektedir ve sahasının da idare hukuku olduğu ortadadır. Yasama organının derhal devreye girmesi ve yargının bir grup kişinin eline geçmesine engel olacak yasaları çıkarmasına gerek vardır. Görünüm itibarı ile yargı, bir grubun elindedir.
Yorumlar kapalı.