
17-18 Mart tarihlerinde Cenevre’de iki tarafın bir araya geleceği bir gayrı resmi zirve olacak. Gayrı resmi zirveye siz bu yazıyı okurken yaklaşık iki hafta kalıyor demek. Bu arada ise Kıbrıs’ta süren yeni sınır kapısı pazarlıkları da devam ediyor. Aslında hiçbir şekilde pazarlık konusu olmayacak, iki tarafın da faydasına olan böyle bir konuyu bile yine içinden çıkılmaz bir karmaşaya çevirme çabası gösteren Rum tarafının çabası ile karşılaştık.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada fabrika çalışanlarına, iki seçenek sunulmuş. Fabrika çalışanına, “ya senin yevmiyeni 5 pounddan 7 pounda ve çalışma arkadaşınınkini de 5 pounddan 8 pounda çıkaracağız ya da her ikinizinkini de 6 pound yapacağız; hangisini tercih edersin?” dediklerinde büyük bir çoğunluk her ikimize de 6 pound verin demiş. Bu araştırma insan aklının irrasyonel çalışmasına bir örnek olarak verilir. Rumların aklı da böyle çalışıyor. Nitekim Hristodulidis’in Haspolat’ın (Mia Millia) Rum muhtarının, kendisine “Türkler, bu işten kar edecek” dediğini ve kendisinin de bu siyasi “baskıya” direnemeyeceğini ilan etti. Mia Millia muhtarını, “küresel bir AB lideri” Hristodulidis’i böylesine siyasi bir baskı altına alabildiği, büyük siyasi gücü için tebrik etmemek elde değil. Türkiye’ye meydan okuyan Hristodulidis, Mia Millia muhtarından korkuyor. Elbette ki bu madrabazlıkların komikliği bizim gündelik hayatımıza zorluk olarak yansıyor ama ne demişti Sayın Talat? “Mümkün olsa, nefes bile almamıza karşılar.”
Sayın Erhürman’ın sosyal medyadan Şubat 1974’te Ecevit’in yaptığı bir konuşmadan yaptığı “Türk tarafının tezi federasyondur” manasına gelen alıntıyı düşününce, o tarihlerde CTP’nin tezinin “Bağımsız, Bağlantısız, Üslerden Arınmış, Birleşik Kıbrıs” olduğunu bir yana koyuyorum ve federasyona en yaklaşan lider olan CTP’nin Cumhurbaşkanı Talat’tan neden alıntı yapmadığını anlayamıyorum. Sayın Erhürman’ın “Kıbrıslı Türkler’in sonunu Federasyon mu getirecek?” şeklindeki sorusunu da açıkçası bir mantık oyunu, bir “logicalfallacy” olarak görüyorum. Tehdit federasyon değil elbette, federasyonu kiminle yaptığınız. Yanlış sorularla doğru cevaplar bulmak mümkün değil.
Bütün bunların ötesinde, Crans Montana’da çözümün önündeki engel olarak lanse edilen Türkiye’nin tüm esnekliği göstermesine rağmen masayı terk eden tarafın Rum tarafı olduğu gerçeğini, bunu geçtim o dönemin Anastasiadis’ten sonra en önemli iki aktörünün Rum siyasetinin en büyük iki partisinin başkan adayı olarak birinin de ardından başkanı olduğunu da hesaba katınca, Kıbrıs Rum siyasetinin ortak paydasının, en azından bir federal çözüm olmadığı gerçeğini görmek gerekiyor.
Şimdi bu gerçeğe uygun bir teklifle Türk tarafının, “birlikte yapamıyorsak, ayrı kalalım” teklifine “Hayır Türkler bizim azınlığımız olarak yaşamalı” diyemeyecekleri için yine federasyon, mederasyon, garantiler marantiler bir laf salatası ile karşı gelecekler hatta absürd biçimde “Crans Montana’dan kaldığı yerden devam edelim” diyeceklerdir ki Akıncı ekibinin iddiası doğruysa ve “bu iş bitmiş, bir imzaya kaldı”ysaydı, neye devam edileceği de ayrı bir sorudur.
Ancak ne yazık ki muhataplarımızın çapına bakınca, uluslararası bir zirvede Mia Millia Muhtarının aklı ile davranılmayacağını ummaktan başka çaremiz kalmıyor.
Yorumlar kapalı.