Hasan Hastürer

Her zaman, müzakere masasının boş bırakılmamasından yana oldum…







Kıbrıs sorunu çözümsüz kalıp, çözüm arayışları devam ettiği sürece, her zaman, müzakere masasının boş bırakılmamasından yana oldum…

   Müzakereler, devam ettiği sürece, tarafların kabul ettikleri, karşı taraf açısından alınıp cebe konulmuş sayılmaz. Bunun isimlendirilmesi, “Tüm konularda anlaşma sağlanana kadar anlaşılan hiçbir konu, kalıcı anlaşma sayılmaz”dır.

* **

   Müzakere masası, benzetme yerindeyse, futbol maçı gibidir. Sahaya çıkmayan nasıl ki, hükmen yenik sayılır, müzakere masasına oturmayan taraf da, uluslararası camiada, hükmen yenik kabul edilir.

   Rahmetli Rauf Denktaş, “Bu Rumdan hayır gelmez. Müzakereler boşunadır” dedi, bir anlamda. Rauf Denktaş’ın adı “Mr. NO” konuldu. Zaman Rum tarafının çözümden yana olmadığını göstermesine gösterdi de, Rum tarafının çözümden yana olmadığını Talat ve sonrasında masaya oturarak gördük.

   Masaya oturmasaydık, Rum tarafının neyi kabul neyi reddettiğine asla öğrenemeyecektik.

***

Uluslararası camia adına, Birleşmiş Milletler, “Kıbrıs sorununda tarafların anlaşamayacağını net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Taraflar bir anlamda anlaşamama konusunda anlaşmıştır” demediği sürece, Kıbrıs sorununa çözüm çabaları, devam edecektir.

Müzakerelerin kesintiye uğradığının ertesi günü, yavaş tempoyla bile olsa, müzakerelerin yeniden başlaması için temas yapılır. O temaslarda umut ışığının kıpırtıları görülürse girişimler, daha ileriye götürülür.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin Cuellar’ın görevlendirilmesi ve ikinci kez adaya gelip, dün temaslara başlaması gibi.

***

Defalarca yazıp, söyledim. Uluslararası diplomasinin, karmaşık görünen, konjonktürel, dalgalı, inişli çıkışlı, gelişmelerden etkilenen yanına karşın, oldukça yalın kuralları vardır.

   Yerel siyaset ya da iç politika söylemleriyle, iç tribünlere oynayarak uluslararası diplomasi, başarıyı bırakın, başarısız olarak bile sürdürülemez.

   Karşınızdaki sizi anlamıyorsa, suç onda değil, anlaşılacak şekilde anlatamadığınız için sizde olur.

***

   Rum lider Hristodulidis’in samimi olmadığına adım gibi eminim.

   Müzakereler kaldığı yerden başlasın diyor da, takvimli ve çözüm odaklı bir müzakereye asla telaffuz etmez. Federasyon istediğini söylüyor da çözüme yönelik federasyondan ne anladığını, söyleyemiyor.

***

Kıbrıs Türk tarafı olarak, hata yapmadan, kendi kalemize gol atmadan bir siyaset izlemeliyiz.

“Maria Angela Holguin Cuellar’ın görev deneme süresi altı aydır. Bitsin de kurtulalım” dememeli, bu yönde izlenim verecek açıklamalardan uzak durmalıyız.

***

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Maria Angela Holguin Cuellar’le dün yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamalarda şunu da söyledi:

   “Bu eşit egemenlik ve eşit uluslararası statü, üç yıldır sürdürmekte olduğunuz siyaset… Elbette bir  mesaj vardır. Tekrar bir müzakere süreci başlayacaksa mutlak  suretle bu egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü noktasındaki taleplerimize -esas olarak bunlar 1960 anlaşmasında var- yönelik adımlar atılması gerekmektedir.”

***

   Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü… Yabancılarla yaptığım temaslarda gördüm ki, müzakerelerin başlaması için egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü, konusunda hangi adımların atılmasını istediğim noktasında söylem ya da politika geliştirmeye gereksinimimiz var.

Türkiye’nin emekli büyükelçileri içinde bazıları, “Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü, müzakere masasında çözüme bağlanacak konulardır.” diyor.

Bunlar,  müzakere masasında elde edilecek sonuçlar bakımından, altı kırmızı ile çizilecek başlıklar olabilir. Kıbrıs Türk halkı arasında birilerinin bunlara karşı çıkacağını da sanmıyorum.

   Müzakere öncesi eşit uluslararası statü istersek, bunun açılımı şudur. Ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınmışlıktan kaynaklanan haklarını sonlandırıp, tanınmamış KKTC ile eşit konuma getirin, ya da KKTC’nin tanınması önündeki engelleri sonlandırın, KKTC, Kıbrıs Cumhuriyeti ile eşit uluslararası statüye gelsin.

Müzakerelerin başlaması için KKTC tanınsın, Ercan ve Mağusa Limanı uluslararası hava ve deniz trafiğine açılsın, Kıbrıs Türk Halkı üzerindeki izolasyonlar, kaldırılsın, dense, hayata geçme şansı ne olursa olsun, anlarım.

Yalan mı söyleyeyim… Müzakerelerin başlaması için, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü konusunda BM üzerinden dünyadan ne beklediğimizi, henüz anlamadım

Her zaman, müzakere masasının boş bırakılmamasından yana oldum…
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.