Irkçılık, Ada’nın güney kısmında zaman zaman o kadar ileri gider ki, Rum kesiminde kalan Türklere ait mabetler de bundan nasibini alır. Son olarak Rum kesiminde bir camiye yapılan saldırı da bunun bir örneği. Ha; yapan Rum mudur, yoksa bir başka ülkenin provokatörü mü bilinmez. Bilinen olayın Rum kesiminde gerçekleştirilmiş olması!
Lefkoşa’nın Rum kesiminde bulunan DebbağhaneMescidi’nin kapısının kırılması, duvarlarına yazılar yazılması sonrasında, yerel idare tarafından kapısına geçici olarak tahta yerleştirildiği öğrenildi. Vakıflar İdaresi tarafından yapılan açıklamada, “Müslümanlar için manevi önemi bulunan üç ayların başlangıcında sergilenen bu çirkin saldırıyı Kıbrıs Vakıflar İdaresi olarak kınıyoruz. Yürüttüğümüz tüm çalışmalarda dil, din, ırk ayırt etmeden her mezhebe saygı duyuyor ve tüm dini eserlere sahip çıkıyoruz. Sıkça karşılaştığımız provoke edici saldırıların bir an önce son bulmasını ve olaya karışanların ilgili merciler tarafından derhal bulunmasını temenni ediyoruz” denildi.
Bu tür ırkçı davranışlar aynı zamanda BM’nin öteden beri üzerinde hassasiyetle durduğu ‘Güven Artırıcı Önlemler’ paketine de taban tabana tezat teşkil etmektedir. ‘Eşeğini dövemeyen semerini döver’ kabilinden bu gibi eylemler, iki taraf arasında -varsa- güveni sarsan unsurlardır. Halbuki KKTC’de bu güne kadar Rumlardan kalan dini mabetlere benzeri bir saldırıda bulunulmuş değildir.
Varsın karşı tarafta ırkçılığın yükselmesiyle birlikte, dini mabetlere de saldırılar yoğunlaşadursun, bizler, Ada’nın kuzeyinde kendi mabetlerimizin en güzellerini dikmeye devam ediyoruz. Bunun son örneği geçen gün Yakın Doğu Üniversitesi’ yerleşkesi içerisinde yer alan Dr. Suat Günsel Camii. Mübarek üç ayların başlangıcı olan Regaip Kandili münasebetiyle açılan bu muhteşem eseri Rumlar da, yabancılar da Girne’ye giderken görebilirler. Bu muhteşem eseri görenler, ‘Bu adada yalnız Rumlar değil, Türkler de var’ gerçeğini beyinlerine kazırlar.
Rumlar yüz yıl öncesinde sırf Kıbrıs’ın bir Helen adası, sakinlerinin de Helenler olduğu imajını yaratmak için kasaba ve köylerde kiliseleri en yüksek yerlere inşa etmişlerdi. Dileyen bu gerçeği gezip görebilir.
Her neyse; varsın bildiklerini okusunlar, bu adada Türklerin de en az Rumlar kadar hak sahibi olduğu gerçeğini kimse yadsıyamaz. İşte 62 kubbesi ve 6 minaresi ile KKTC’nin en büyük camisi olan Dr. Suat Günsel Camii de Kıbrıs gerçeğinin bir mührü, bir sembolü! Nitekim YDÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, açılışı yapılan eserin, tarihe Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda bıraktığı en özel izlerden biri olarak geçeceğine inanç belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da, Dr. Suat Günsel Camii’nin içinden cemaatin, minarelerinden ezanın, kubbesinden Kuran nidalarının kıyamete kadar eksik olmamasını temenni etti. Yılmaz, “Mimari özellikleriyle son derece ihtişamlı ve etkileyici bir eserin açılışına şahitlik ediyoruz. Bu güzide mekân toplumsal dayanışmaya da katkıda bulunacaktır” dedi.
Başbakan Ünal Üstel “Bugün Kıbrıs Türkü’nün neler yapabileceğine şahitlik ediyoruz. Büyük ve muhteşem bir eser” derken, son konuşmayı yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, caminin Kıbrıs Türk halkının imanına ve haklı davasına büyük bir katkı olduğunu belirtti.
Sonuçta, Dr. Suat Günsel Camii her yönüyle konuşmalarda da vurgulandığı gibi, Kıbrıs Türkü’nün, insanlık dışı ambargolara rağmen, neler başarabileceğinin kanıtı. Bu noktadan hareketle Kıbrıs adasının mührünün sadece Rumların elinde olmadığı, bu topraklara Türklerin de damgasını vurduğu gözler önüne serilmekte, olası bir çözüme bu gerçeklerin dikkate alınması halinde varılabileceği mesajı verilmektedir.
***
Aydın Vefalı Karaoğlanoğlu’nda,Cömertel
veAlbulut da Lefkoşa’da toprağa verildi
Vefalı ailesinin değerli büyüğü Aydın Vefalı 1937 doğumlu bir çınardı. Evlatları ve torunlarının ‘Kraliçemiz’ dediği, çevresinde de sevilip sayılan Aydın hanım dün Karaoğlanoğlu’nda sonsuz yolculuğuna uğurlandı. Eşi Vefa Fikret Vefalı’yı daha önce kaybetmiş, evlatları Fikret ve Cemal Vefalı da rahmete kavuşmuşlardı. Hayattaki evladı Dilek Vefalı, torunları Aydın-EjdanSoyel, Vefa İnesi, Şengül Ayşe Sealy, Jale Aydın Duffıeld, torun çocukları Defne Soyel, Edward Yılmaz Sealy, Ezra Ahmet Duffıeld, Evren David Duffıeld, Alexander Yılmaz Sealy, “Canımız annemiz, biricik nenemizi kaybettik. Derin üzüntü içerisindeyiz. Acımız büyüktür. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyurulur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.
Bu arada Lefkoşa’nın tanınmış demirci ustası, merhume Tüncay Hidayet Cömertel ile merhum Fadıl Cömertel’in kıymetli evlatları, iyi insan İbrahim Engin Cömertel’in dün Lefkoşa’da toprağa verildiği tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Kardeşleri Bülent Cömertel, Belgin-Kadir Şentut (merhum), Muhip-Besime Cömertel, Emine Ceyhan, kardeş çocukları ve torunları Hatice, Hidayet, Mustafa, Fadıl, Servet, Cemre, Hidayet, Kadir, Kuzey, Belgin, Erbay, Tuğra, Okyanus ve Ada, “Canımız abimiz, kardeşimiz, kardeşimiz, biricik dayımız, amcamızı kaybettik. Acımız sonsuzdur. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.
Diğer yandan Güzelyurt sakinlerinden, sevilen, iyi insan Refik Albulut dün Lefkoşa’da defnedildi. Eşi Sadiye Hhanım daha önce vefat etmişti. Evlatları Feziler-Macit Özkurt (merhum), Baykan Albulut,, Tahsin-Buket Albulut, Tijen-Alper Yalchın, Erdoğan-Aynur Albulut, torunları Sümer-Şerif Gökhun, Refik Gökhun, Umut-Mine Özkurt, Barış Özkurt, Doğukan-Batıkan Albulut, Nezaket Albulut, Kamran-Deniz Yallchın, Ayaz-Poyraz Gökhun ve Defne Özkurt, “Çok değerli babamız ve dedemizi kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Tüm eş, dost, akraba ve çevrelerine duyurulur. Nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” dediler.
Bu arada sevilen isimlerden Uğur Bilal (65) geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti ve dün Karaoğlanoğlu’nda defnedildi. Ailesi ve sevenleri, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını temenni ettiler.
Yorumlar kapalı.