Akay Cemal

Annan Planı ile sayıklamalar acizliğin ta kendisidir!





Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın adını taşıyan ve Kıbrıs’ta çözümü öngören Annan Planı’nın daha çok tartışılacağını yazmıştık. Nitekim de tartışılıyor. Plan bitti, çöpe atıldı, ama yasını tutmaya devam ediliyor.

Rum tarafında plan unutuldu gitti bile. Ne konuşuyor, ne de tartışıyorlar. Zaten plana güçlü bir ‘Ohi’ çekmişlerdi. Rum tarafı Annan Planı’nı çoktan unuttu. 24 Nisan 2004 tarihindeki referandumda sandık başına giderek oyunu ‘hayır’ diye kullandı ve o andan itibaren de planla ilgisini kesti.

Bizdeyse plana Rumların hayır demesi büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Halbuki Kıbrıslı Rumlar plana güçlü bir hayır derken, Kıbrıslı Türkler de güçlü şekilde evet demişlerdi. O günlerde uluslar arası topluk, Kıbrıs Türk halkının barıştan yana olduğunu, çözüm isteyen taraf olduğu hakkında bilgi sahibi oldu. Kıbrıslı Türkler lehine esen bir rüzgâr oluştu. Ancak o rüzgâr fazla sürmedi. Birkaç gün sonra yerini sakinliğe bıraktı.

BM, AB, ABD ve İngiltere tarafından hazırlanan Annan Planı, dönemin Türk hükümeti tarafından da benimsenmiş olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la ters düşülmüştü. Denktaş plana karşıydı ve Kıbrıs Türkünün sonunu getireceği gibi, Türk askerinin birkaç yıl içinde adadan çekilmesini ve sembolik nitelikte tören birliği kalacağını biliyordu. Zaten Türk askerinin belirli bir süre içerisinde adadan çekilmesi planda öngörülmekteydi

Annan Planı referandumunun 20’inci yılında ‘Dünden Bugüne’ paneli CTP tarafından düzenlendi. “Bu ülke biziz, varız, tarih yazarız” başlığı altında organize edilen etkinliğe BM, AB yetkilileri ile yabancı büyükelçiler de katıldı. Bazı Rum siyasi parti liderleri de konuşmalar yaptılar. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, çözüme ulaşılmasının, bölge barışı için de son derece önemli olduğunu söylerken, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “şu an referanduma gidilse Kıbrıs Türk tarafında olumlu sonuç çıkar” dedi. Serdar Denktaş ise “Siyasi eşitliği bizimle paylaşmak Rum liderliğinin işine gelmedi” şeklinde konuştu.

Andros Kiprianu ise, günah çıkarırcasına referandumda hangi pozisyonu destekleyeceği konusunun AKEL’i çok düşündürdüğünü ifade etti. Mihalis Papapetru da, “2002-2004 yıllarında Kıbrıslı Türklerin devrimi büyük ve benzeri görülmemiş bir şeydi” ifadesini kullandı.

Hani kocakarı işini hallettikten sonra, kapıya kilit vurur ya bu da ona benzer. O günleri sayıklayanlar, Rumlara hesap sormaktan kaçınmakta, başka bahaneler aramaya koyulmaktadırlar. Üstelik böyle bir panelin BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi’nin temaslarına devam ettiği bir süreçte düzenlenmesi anlamlı olsa gerek. Ölmüş bir planın Kıbrıs Türk halkının onurunu incittiğini, verilen sözlerin yerine getirilmediğini söylemekten kaçınanlar, öyle bir hava estirmeye çalışıyorlar ki, Kıbrıs Türkü her önüne getirilen çözüm planını imzalamaya, eşitliğin olmayacağı, Rumların egemen olacağı bir çözüme razıdırlar.

Yaratılan bu imaj hiç de hoş değildir ve Rum tarafını daha da uzlaşmaz kılmaktadır. Rum tarafının hayrı ile çöpe atılan bir planla hâlâ yatıp kalkmak, birilerinden medet ummak, neticede bir takım dayatmalara davetiye çıkarmakta, ‘olsun da nasıl olursa olsun’ felsefesini güçlendirmektedir.

Panelde konuşulanları okuduktan sonra, hele Rum yetkililerin düşüncelerini gördükten sonra, çözüme yönelik en ufak bir zihniyet değişikliğinin olmadığı görülmektedir. Bu kadar da acizliğe ne gerek var diye düşünmemek elde değildir.

***

İrsen Küçük’ün kayınvalidesi

Bahire Hanım ulu bir çınardı

 

Lefkoşa’nın çınarlarından ve saygın kişilerinden, merhum Başbakanlardan İrsen Küçük’ün kayınvalidesi, Gülin Küçük’ün annesi merhum Kemal Sayhan’ın eşi Bahire Kemal Sayhan (95) dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandı. Yardımseverliğiyle bilinen, iyi insan Bahire hanımın vefatı, tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu.

Evlatları Gülin Küçük-İrsen Küçük (merhum), Bilgin Turganer (merhum)-İbrahim Turganer (merhum), torunları Gözde Küçük, Kemal Küçük (merhum), Bahire Turganer Kahveciler-Sander Kahveciler, Latife Turganer, Yüksel-Macit Yüksel, torun çocukları İrsen Küçük Uçaner-Melisa Uçaner, Galip Yüksel-Bilgin Lavin Yüksel, Ahmet İbrahim Kahveciler, aile büyüklerini kaybetmenin derin üzüntüsü içerisinde olduklarını ifade ederek, acısına hiçbir zaman alışamayacaklarını belirttiler, nur içinde yatmasını, mekânının cennet olmasını dilediler.

Bu arada Güçlüer ailesinin değerli büyüğü, sevilen insan Aysel Güçlüer dün Tuzla’da kılınan öğle namazının ardından Gazimağusa’da toprağa verildi. Evlatları Cemaliye-Sabri Güvener, Halil-Şenay Güçlüer, Amber-Yılkan Gökbörü (merhum) torunları Emine-Arcan Varol, Aysel-Mahmut Çiftçioğlu, Mine-Çağın Ozankaya, Tuğçe Gökbörü, Hasan Güçlüer, Burçe-Mustafa Kemal Perkinsoy, torun çocukları ve tüm ailesi “Acımız büyüktür. Her zaman kalbimizde yaşayacak. Yattığı yer nur mekânı cennet olsun” dediler.

 

Annan Planı ile sayıklamalar acizliğin ta kendisidir!

Yorumlar kapalı.