Ahmet Tolgay

Pazartesi notları: Pes yani!..





TARİHİ RUM HATALARI:  Annan Planı referandumunun yıldönümü ile ilgili söylemler, demeçler, yorumlar ve hatta etkinlikler geçtiğimiz günlere damgasını vuran olaylardan biriydi… Annan Planı’nın Rumlar tarafından reddedilmesini 20 yıl sonra bile esef ve ağıtla ananlara da tanık olduk içimizde ki, doğrusu buna pes diyorum… Annan Planı’nın Kıbrıs Türk halkına karşı büyük bir aldatma ve tuzak projesi olduğunu savunanların safındayım ben 20 yıl sonra da… O bir çözüm planı değil, Kıbrıs Türk halkını çözme planı idi…
Derin sürece bir bakalım: Rum tarafı tarihsel süreçte işlediği çeşitli tarihi hata ile Kıbrıs sorununun bugünkü hallerine ulaşmasında mutlak rol oynadı… Düzenlediği iki ENOSİS plebisiti ile Kıbrıs Türk halkının büyük tehlike karşısında derlenip toparlanmasına ve ENOSİS’e karşı örgütlenmesine vesile yarattılar… ENOSİS adına kanlı terör örgütü EOKA’yı eyleme geçirmeleriyle Türk savunma ve direniş örgütü TMT’yi tarih sahnesine çıkmaya zorladılar… 1960’da kurulan Türk – Rum ortaklık cumhuriyetinin ENOSİS’e sıçrama tahtası olduğunu fiiliyatta da göstermeleri ve soykırım örgütü AKRİTAS’ı ortaklarına karşı devreye koymaları  üzerine yıkılan devletin külleri üzerinde Kıbrıs Türk devletinin kurulmasına çanak tuttular… 1974’de Yunan askeri cuntası ile birleşerek gerçekleştirdikleri “kısa yoldan ENOSİS” darbesiyle kaçınılmaz Türk barış harekâtına meşru davetiye çıkardılar… Kıbrıs’ta coğrafi konumlara sahip iki ayrı devletin oluşmasını sağladılar… Akıl koyabilmekteki beceriksizliklerini ve maksimalist uzlaşmazlıklarını sürdürmekte berdevam oldular ve 1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kurulmasını tetiklediler… ABD’nin, İngiltere’nin ve AB’nin ortak ürünü olan Annan Planı’nı yine maksimalist siyasetleri nedeniyle reddedince, Kıbrıs Türk halkının tüketici bir tuzağın içine düşmesini engellediler, çok şükür… Avrupa Birliği’ne tek yanlı girmeleriyle Kıbrıs sorununun çözüm umutlarına dair son kırıntıları da yok ederek, KKTC’nin tanınması faaliyetlerini de tetiklediler…
***
ALDATILMIŞLIK: 20 yıl önce Annan Planı referandumu gündeme geldiğinde Rum tarafı bir yandan da AB’ye girme devinimleri içindeydi… Bunu başardılar, gerçi AB’ye girdiler, ama yalancılıklarını ve entrikacılıklarını da silinmez biçimde tarihe kazıdılar… İki yüzlü ve güven vermeyen siyasetleriyle AB’nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen’i “Rumlar beni aldattı” deme noktasına  kadar getirdiler… Şimdi yoğun bir diplomatik hizmet sürecinin arkasından emeklilik dönemini yaşamakta olan Verheugen, Annan Planı referandumunun 20’nci yıl dönümünde görüşleri sorulduğunda, aldatılmışlık duygusunu halâ taşımakta olduğunu esefle yineledi…
***
TOZ DUMAN İÇİNDE FERMAN OKUNAMADI: 20 yıl önceki o sansasyonel açıklamasını anımsayalım Verheugen’in… 2004’te Kıbrıs’ın bölünmüşlüğüne son vermeye yönelik çabaların kaderini belirleyecek ikili referandumlar için zaman daralırken, Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen Rum yetkilileri suçlayarak, aldatıldığını söylemişti… Gelin görün ki, Verheugen’in uyarılarla yüklü bu çok önemli açıklaması, o günlerin tozu ve dumanı içinde, yalan vaatlerin cerbezesine kapılan Kıbrıs Türk halk yığınları tarafından hiç dikkate alınmadı… Rum Lider Papadopulos’un uyguladığı ambargo da, bu açıklamaların Rum medyasında yer alabilmesini engelledi… Referandum sandığından Türklerin yüzde 65’lik onay oyu çıktı, Güney Kıbrıs Rumluğu maksimalist entrikalarının gereği olarak bu planı ret ederken…
***
NELER DEMİŞTİ?: Verheugen, o günlerde Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı açıklamada “Şahsen, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetince aldatıldığımı hissediyorum” sözlerini kullanmıştı… Avrupa Komisyonu yetkilisi, “Kıbrıslı Rumların planı kabul etme niyetinde olduğunu düşünerek, bunu sağlamak için gerekli koşulları yaratmak üzere iyi niyetle elimden gelen tüm çabayı gösterdim, ama anlaşılan tüm bunlar nafile oldu” diye konuşmuştu… Adanın her iki yakasında yapılacak referandumlarda olumlu sonuç alınması için pek az umut olduğunu belirten Verheugen Kıbrıslı Rumların tavrını “şaşırtıcı ve rahatsız edici” diye nitelemişti…
Verheugen o konuşmasında, Rum lider Tassos Papadopulos’u da şahsen suçluyordu… “Papadopulos federal çözüm meselesini tekrar sorgulamaya açtı. Biz ise Kıbrıslı Rumların AB üyeliği için çözümün bir önkoşul olmaması talebini kabul etmiştik. Ancak bunun adına Kıbrıs hükümetinin de çözüme ulaşmak için elden gelen her şeyi yapıyor olması gerekirdi” diyordu…
Tassos Papadopulos, halka planın reddedilmesi çağrısı yapmış, AB yetkililerinin demeçlerine  Kıbrıs Rum medyasında yer verilmemesi ise Verheugen’i iyice kızdırmıştı. Verheugen bu konuda, “en azından planın hedef ve amaçları konusunda dengeli bir kampanya beklerdik” diyordu… Avrupalı yetkili, Avrupa Komisyonu tarihinde hiç bir yetkilinin bir ülkenin içişlerine karışmakla suçlanmadığını kaydederek masaya bundan daha iyi bir plan gelmeyeceği görüşünü de tekrarlıyor ve Rum halkını planı desteklemeye çağırıyordu… Gelgelelim bu çağrılarının zerresi Rum medyasına yansıtılmadı…
Eklemeliyim: Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox da Rum kesimindeki medyada yabancı yetkililere uygulanan kısıtlamaların ifade özgürlüğü açısından dengesiz bir durum yarattığını söylüyordu… Komisyonun dışişlerinden sorumlu üyesi Chris Patten ise Rumların tavrı dolayısıyla hayal kırıklığına uğradıklarını vurguluyordu…
Sonuç itibarı ile gelin görün ki, Rum ikiyüzlülüğünden tarih ve dünya önünde yakınan bu Avrupalı önemli yetkililerin uyarılarına karşın Rumlar AB’nin kapısından içeriye girmeyi yine de başardılar işte… E buna da pes yani!..

Pazartesi notları: Pes yani!..

Yorumlar kapalı.