Mustafa Haşim Altan
  • 184 Yazı
  • 0 Yorum

Son Yazılar

27
Şubat
10:19

Kıbrıs’ta farklı kültürlere mensup Türk ve Rum halklarının ortak devlet çatısı altında istikrarlı gelecek sağlaması mümkün değildir-10 * Çifte standart dayatmaları ile Kıbrıs sorunu çözümlenemez Açıkça belirtmek gerekirse, geçmişte yüzde yüz haklı olduğumuz halde, haksızlıkla suçlanmışız ve acımasızca cezalandırılmışızdır. Bugün de, durum aynıdır. Nitekim, uluslar arası örgütler nezdinde, çifte standartlara dayalı anlayış ve uygulamaları karşısında her zaman için haksızlıkla suçlanmaktayız. Buna karşın Kıbrıs Rumları, haksız ve hatalı oldukları halde, her defasında tezlerinde kabul görmekte,iltifatlarla karşılanmaktadırlar. BM örgütünde; Güvenlik Konseyi masasında Rumlar ve Yunanlılar, Kıbrıs konusunda bugüne kadar hep haklı gösterilmiş, ileri sürdükleri tezler kabul görmüş; olumlu kararlarla desteklenmişlerdir. Kıbrıs Türkleri ve Türkiye ise Kıbrıs konusunda yüzde yüz haklı oldukları halde, her zaman için suçlu gösterilmişler; adil olmayan VETOLARLA, haklılıkları bertaraf edilmiştir. Bugüne kadar BM Güvenlik Konseyinin Kıbrıs konusunda almış olduğu kararların tümü, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin aleyhine olan kararlardır. Bir başka değişle, Güvenlik Konseyi, Kıbrıs konusunda, Rumları ve Yunanlıları destekleyici kararlar üreten bir kurum olmaktan ne yazık ki daha ileri gidememiştir. Kıbrıs konusunun bu denli, Rumlar ve Yunanlılar lehinde haklı kararlar üretilerek çözümleneceğini zannedenler yanılmaktadırlar. Kıbrıs sorunu, adil kararlarla çözülebilecek kadim bir sorundur. Bu davada Türkler haklı oldukları halde, her defasında haksız muamelesine tabi tutulması; uluslar arası platformlarda suçlu sandalyesine oturtulmak istenmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Kaldı ki, Adalet mekanizmasının çalıştırılmadığı hiç bir kurumun saygın olması mümkün olamaz. Ada’da iki devletin oluşmasına karşı çıkanlar yanılgı içindedirler Kıbrıs’ta geçmişten bugüne yaşanmış olan ve halen yaşanmakta olan olaylar ve süreç içinde cereyan eden gelişmeler, Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki haklılığını açıkça ortaya koymaktadır. Karşımızda,halen,değişmeyen ve değişmesi mümkün olmayan kronikleşmiş Enosiscilerin ve Kıbrıs’ta Türk varlığını içine sindiremeyen sömürgeci, hukuk tanımaz Avrupa’lı Hristiyan-Haçlı İttifakının devam etmekte olduğunu görmekteyiz.bunlar, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm yerine, federasyon formülleri ile ada’nın Rumlara peşkeş çekilmesine çaba göstermeyi sürdürmektedirler. Bu bakımdan tarihî geçmişi ve yaşanmışları, göz ardı etmeden; değişmeyen aktörler karşısında, dikkatli olmak ve doğru adımlar atmak zorundayız. Kıbrıs meselesinin bu aşamada en gerçekçi çözümünün, Ada’da İki bağımsız (Türk ve Rum) devletinin bir an önce oluşturulmasıyla mümkün olabilecektir. Ada’da, Türk Halkının varlığını içine sindiremeyenler; Ada’daki dört asırlık Türk izlerini ve uygarlıklarını hazmedemeyenler, Türk Milletinin Kıbrıs konusundaki haklılığı ve kararlılığı karşısında er veya geç, doğruları görebilme fırsatını elde etmiş olacaklardır. Kıbrıs’ta temelli barışın, Ada’da iki devletin oluşumuyla mümkün olabileceği tezine karşı çıkan aktörlerin mutlak manada yanılgı içinde oldukları ortadadır. Bu konuda, tarihî verilerden istifade etmeleri gerekecektir. Kıbrıs’ta atılan anti demokratik adımlar ve ihtilaflı sonuçlar Sömürge Yönetiminin Kıbrıs’ta idarî ve siyasî olarak attığı adımların başında 14 Eylül 1878’de Order In Councıl (Kraliyet Konseyi Emri) ile yasama meclisinde oluşturulacak üye sayısının kaçta kaç olacağı hususunu ortaya atmış olmasıdır. Kıbrıs Rumları, Legıslatı ve Councıl (Yasama Meclisi)ne üye sayısı olarak katılımlarının nüfus çoğunluğuna göre belirlenmesini istemişlerdir. İngilizler ise bu mecliste, üye sayısının yarısının üst düzey görevlilerden oluşmasını, geriye kalan kısmının ise, Yüksek Komiserin uygun göreceği sivillerden oluşmasını öngörmekte idiler. Yasama Meclisinin böyle bir tarzda oluşturulmasının hukukî olmadığı muhakkaktır. Meclis bu hali ile İngilizlerin takdir ettiği hususları onaylayabilecek nitelikte idi. Her şeyden önce Meclisin yarısı, Üst düzey İngiliz yönetimine mensup şahıslardan; geriye kalan yarı üye sayının yarısı da Sivillerden oluşmakla beraber bunlar da Yüksek Komiserin öngöreceği kimselerden oluşması da,ayni şekilde İngilizlere destek verebilecek kişiler olması bakımından, Meclis çoğunluğu, bu haliyle İngiliz Sömürge idaresinin meclisi gibi bir meclis durumuna dönüştürülmüş oldu.

27 Şubat 2024 - Sal - 10:19