CEZAEVİ TIKABASAYKEN YARGI DURUMLARI: Guinness’lik ve negatif bir rekora mı koşmaktayız?.. Bu ülkede dehşet verici bir suç patlaması var… Mevcut Merkezi Cezaevi yetmedi, yenisi ve daha büyüğü inşa edildi, ama kısa sürede o da yetersizliğini kanıtladı… Şu anda eski ve yeni cezaevleri yetersiz personele karşın birlikte kullanılıyor… Da, nereye kadar?..
Merkezi Cezaevi nüfusu 1000’i aştı ve bu sayı yukarılara doğru hızla tırmanıyor… Ülkeye suç ve suçlu ithal ettikçe ve suç potansiyeli yüksek oldukça bu cezaevi nüfusu artmakta berdevam olacaktır… Güncel acı gerçeğimiz…
Bu nüfustakilerin her birinin devlete günlük maliyeti birkaç bin TL… Ama suç ve suçlu potansiyelinin halka salmakta olduğu korku ve kaygının bedelidir asıl ağır olan… Toplumsal huzur oldukça bozuk…
Tam şimdi Yüksek Mahkeme Eski Başkanı Narin Ferdi Şefik’in emekliye ayrılırken yaptığı bir vurguyu da anımsamanın zamanıdır… O vurgu, cezaevindeki hükümsüz tutukluların yüksek sayısına ve yargıdaki dosyaların aşırı çokluğuna dair… Hükümsüz tutuklular konusunda masumiyet karinesinin göz ardı edilmemesi de çok önemli… Tutuklu hükümlülerin kimisi yargılama sonunda beraat da edebiliyor… İçeride geçirdiği günler yanına kalıyor!..
Gözlem ve izlenim o ki, hükümsüz tutuklu sayısının artmasında ve dava sürelerinin uzadıkça uzamasında davaları bahanelerle erteletmekte olan avukatların da önemli rolü var… Hukuk camiamız bu soruna kendi içinde bir çözüm bulmalı…
Kamuoyumuz gerçekten gözle de görülür biçimde çok rahatsız tüm bu durumlardan…
***
“AKSA’YA EL KOYMAK” FANTEZİSİ: “Gülelim mi, yoksa ağlayalım mı?” modundayız hiç çıkamıyoruz…
KKTC’deki inşaat sektörüne inşaatçıların ve emlakçıların da itiraf etmek durumunda kaldığı bir Rum darbesinin indirildiği ve bu sektörün sendelediği güncelimizdeyken… Ve tam da o darbeyi indiren Rum yönetiminden KKTC’ye elektrik satışına da kısıtlama getirileceği açıklaması yapılırken… Ülkemizdeki bazı sendikalar ve meslek örgütleri toplanıp, KKTC’nin yüzde 50’ye yakın elektrik enerjisini üreten özel yatırım kurumu emektar AKSA’ya el konulması gerektiği gibi bir karar ürettiler…
“Absürd” bile diyemiyorum bu karara, aslında başka şeyler demem gerekir, ama çok ağır olacak diyeceklerim, hadi neyse!..
Hukuk devletinde özel bir yatırım kurumuna el konulamayacağını o tür bir kararı üretenler de bilirler… Ama, bildikleri başka şeyler de olduğu kesindir…
Mesela ne olabilir o bildikleri?.. AKSA’ya gözdağı ve bıkkınlık vererek elektrik üretimini durdurmasını sağlamak, KKTC’ye yatırımı düşünen daha başka kurumlar ve iş insanları üzerinde ürküntü ve caydırıcılık yaratmak, KKTC elektrik kaosunu daha da büyültüp serüvencilere bulanık suda balık avlama olanağını sunmak…
Yani be kardeşim pes!.. KIB TEK’i yönetmeyi mamur ettik de, hiç sorunsuz işini yıllardır tıkırında yapmakta olan AKSA’ya da el koyup onu da mamur edeceğiz ha?!..
Tarihimizde mamur ettikten sonra çöplüğe attığımız kurumlar da az değildir hani… Sanayi Holding, Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri, Kıbrıs Türk Hava Yolları, ETİ gibi mesela… Daha da sayabilirim, çünkü örnekleri çoktur…
“AKSA’ya el koymak” fantezisi de bizim bu iflah olmaz “mamur etme” karakterimizin yeni bir devinimi işte… Verimli kurumları güvenlik kanatlarının altından al, el koy, berbat et, çöplüğe at!…
***
ÇILGINLARA ÖZGÜ SÖZLER: Abuk-sabuk açıklamalara Yunan Sağlık Bakanı Adonis Georgiadis’in baskın sözleri de eklendi geçen hafta… Sağlık Bakanlığı koltuğundaki adam birdenbire kendini militarist ilah sanarak sağlık durumuna ilişkin kuşkulara neden oldu… Yerinden fırlayıp “Bir gece ansızın Ankara’ya F-35’lerle gelebiliriz” dedi bu adam…
Yunan pilotların Türk savunmasını aşarak Ankara’ya ulaşabilmesi olanaksız… Ama tutun ki bunu başarabildiler… O zaman gelişleri olur ama dönüşleri asla olamaz… Tutun ki büyük şans eseri ters yüz edebilen olur… O zaman da ne inebilecek bir havaalanı bulabilir ve ne de Atina’yı yerinde bulabilir…
Allah akıl dağıtırken bu adamlar nerededir?..
***
“TOMRİS SIDKI SOYER VAKFI” HAKKINDA: Merhum babası adına bir cami yapılması koşuluyla vakfedilen Köşklüçiftlik’teki Tomris Sıdkı Soyer’e ait taşınmaz malın kiralanması ve bu kira akdinin uzun süredir devamı konusunda yaptığım yayınlarla ilgili okurlarımdan sorular gelmektedir, durumun ne aşamada olduğuna dair… İlgiye teşekkürler…
Konu Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. Mustafa Tümer’in yakın ilgi alanında… Tümer’le yaptığım konuşmalarda olayın peşini bırakmadığı gözlemini edindim… Bu konuda alacağımız olumlu bilgilerin beklentisindeyim ve paylaşacağım…
Bu arada söz konusu taşınmazın kiralandığı dönemde Vakıflar İdaresi’nin Genel Müdürü olan Taner Derviş’in Tomris Sıdkı Soyer Vakfına ait bu taşınmazın herhangi bir kişi veya kuruluşa kiralanmasını içeren herhangi bir önerisi tespit edilmemiştir. Söz konusu taşınmaz mal ile ilgili kiralama kararı dönemin Yönetim Kurulu tarafından resen alınmıştır. Başka bir deyişle bu karar, Yönetim Kurulu inisiyatifi ile alınmıştır. İlaveten, Yönetim Kurulu kararlarında, Genel Müdürün oy hakkı da yoktur.
Bu münasebetle, Eski Genel Müdür Taner Derviş’in, gerek görev süresi içinde, gerekse emeklilik döneminde, Vakıf davalarını kararlılıkla savunmayı sürdürdüğünü gözlemlediğimi memnuniyetle ifade etmek isterim… Çabalarında başarılar dilerim Taner Derviş’e…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.