Yaşadığımız dönem bize sosyal devlet anlayışının ne olduğunu veya ne olması gerektiğini de göstermiş oldu?
Dünyadaki örnekleri incelediğimizde sosyal devlet anlayışını benimseyen ülkelerin hem huzurlu hem de başarılı olduklarını açık bir şekilde gözlemledik.
Salgının etkisini azalttığı bu günlerde fark ettik ki doğayı fena halde bozmuşuz. Ona ciddi ölçüde saygısız davranmışız. Doğaya pandemi döneminden önce yaptığımız sınırsız tahribat eğer durmazsa bize yarın başka faturalar çıkarabilecektir.
Çevremize, doğaya önem vermeden yaşadık. Çevre pisliği yanında ağaç yerine sürekli bina diktik. Katları yükselttikçe yükselttik. Çarpık kentleşme sayesinde adamızı ada olmaktan çıkarttık. Sadece sözde kalan herkesi kendi çıkarları uğruna mutlu edecek icraatlar yaptık.
Sorun küreselse, ülkesel çözümler yeterli olmuyor. Bu bağlamda “Her koyun kendi bacağından asılır” gibi yaklaşımlar bizi yolda bırakabiliyor. Bazen, sadece ülkesel çözümlerle kalmamak, küresel işbirliklerini devreye sokmak da gerekiyor.
Bu noktada tanınmamış bir ülke olmanın ciddi sorunlarıyla karşı karşıya kaldık.
Bir kafa yorun, bir insanın başarısından mutsuz olan bir toplum örneği verin derlerse, bizi en üst sıralara yazmaları gerekir diye düşünüyorum.
Başarılı olanları, bu topluma yatırım yapanları taşlayan ender ülkelerden biriyiz. Üretim ve yatırım diye gece gündüz konuşur; üreteni ve yatırım yapanı bitirmek için elimizden geleni yaparız.
Ne deyim birçok öğretisinin olduğu bu dönemi geçirirken, umarım gerekli dersler; gerekli otoriteler tarafından çıkarılır.
Ben merkezli ve benin hegemonyasını ilan ettiği günümüzde mevkisel ve akademik küçümsemeye girmemek lazım. Birinci tekil şahıs yerine üçüncü tekil şahısı kullanmak her zaman daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Asla size yapılan iyiliği unutmayın. Süre aşımı size önceden yapılan iyiliğin unutulmasının nedeni olmamalı günümüzde. Değerlerin yıprandığı bugünlerde geçmişte yapılanları unutmamak ve hatırlamak gelecek adına anlamlı olacaktır.
“Bir kahvenin kırk yıl hatırı var.” Yaklaşımı aslında değerler silsilesinin dışa yansımasıdır. Bir düşünün size yapılan iyiliğe veya yardıma karşı ne kadar saygı duyuyoruz? Gerçekçi olduğunuzda anlatmak istediğimi daha iyi yorumlamış olacağız.
İlgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirmek…
Öğrenciyi ilgi ve yetenekleri dâhilinde yönlendirebilmeli ve yeteneklerini ortaya çıkarabilecek bir yaklaşım sergilemekten başka bir çaremiz olduğunu düşünmüyorum.
Üniversite çağına gelmiş çocuklarımız hala daha devlet dairelerinde işlerini yapmaya anne ve babalarıyla birlikte gidiyor. Anne ve baba müdahaleci ve koruyucu yaklaşımına devam ediyor. Birçok noktada çocuklarımız özgüvenini kazanıcı yaklaşımlar sergileyebilmelerine izin vermiyor, ömür boyu onlara küçük çocuk muamelesi yapıyoruz.
Tabi yetiştirme tarzına paralel her şeyi anne ve babasının yapmasına alıştırılmış olan çocuklar üniversite çağında dahi ailesinden karşılaştıkları sorunun çözümüne yönelik beklenti içerisine giriyor.
Günün sonunda okulda istendik davranışları kazanamayan birey bir de ailesi tarafından baskıcı ve korucuyu bir şekilde büyütülünce karşılaştığı problem karşısında birey çözüm üretemiyor, bunalıma giriyor, ya hasta oluyor; ya da çözümü hayatına son vermekte arıyor.
Yaratıcılık ve ilgi alanları sistematiğinde yetişen ve yetişmesine imkân tanınan birey aslında farklı olmanın bedelini güzel ve toplumuna faydalı bir şekilde ödemektedir.
Yorumlar kapalı.