Yrd.Doç.Dr.Erdoğan Saraçoğlu

1940 kuşağının toplumcu şairleri arasında yer alan C. Atuf Kansu







Yaşam öyküsü

Ceyhun Atuf Kansu,7 Aralık 1919’da İstanbul Bostancı’da doğdu. Babası uzun yıllar Erzurum milletvekili olarak mecliste görev alan siyasetçi ve eğitimci NafiAtuf Kansu ile eğitimci Müfdale Hanım’ın oğludur. Küçük yaşta annesini kaybetti. Babasıyla birlikte 1921’de Ankara’ya gitti. İlköğrenimini Ankara Necatibey İlkokulu’nda yaptı. Ortaöğrenimini İstanbul İstiklal ve Ankara Gazi liselerinde tamamladı (1938).

Şiir yazmaya 1937’de lise dönemindeyken okul dergisi Filiz’de başladı. Daha sonra Gençlik, İnkılapçı Gençlik, Yücel, Ülkü, Millet, İstanbul, Varlık, Yön, Ataç, Papirüs, Türk Dili, Ilgaz ve Yansıma gibi dergilerde şiir ve yazılarını yayımladı.

İstanbul Tıp Fakültesi’nden 1944’de mezun oldu. Tıp öğrenimi sırasında doğa, çocuk ve yurt sevgisini işlediği Bir Çocuk Bahçesinde (1941) ve Bağbozumu Sofrası (1944) adlı ilk şiir kitaplarını yayımladı. Ankara Numune Hastanesi Çocuk Kliniği bölümünde ihtisas yaptıktan sonra, Altındağ mahallesinde açtığı bir poliklinikte gecekondu mahallesi çocuklarına ücretsiz sağlık hizmeti verdi. 1946 yılında Çocuklar Gemisi adlı üçüncü şiir kitabını yayımladı.

Uzun yıllar Turhal (Tokat) Şeker Fabrikası Hastanesi’nde doktor olarak çalıştı (1948-1959). Türkiye Şeker Fabrikaları sağlık müfettişliği görevine atanarak tekrar Ankara’ya gitti (1959). Bu dönemde Ankara Radyosunda yaptığı Türk Kurtuluş Savaşı, Mustafa Kemal ve Türk Dili konuları üzerine yaptığı konuşmalarla tanındı.

Ceyhun Atuf Kansu, Köy Öğretmenlerine Mektuplar ile 1965 TDK Deneme Ödülü; Bağımsızlık Günü ile 1966 Yeditepe Şiir Ödülü; Sakarya Meydan Savaşı ile 1970 Behçet Kemal Çağlar Ödülünü kazanmıştır. Adına 1987’den beri Şiir Ödülü verilmektedir. Türk Dil Kurumu’nda da çeşitli görevler yapan şair, kalp yetmezliği nedeniyle 17 Mart 1978’de Ankara’da vefat etmiştir; mezarı Ankara’dadır.

 

Sanat anlayışı

 

Ceyhun Atuf Kansu Cumhuriyet’in ilk kuşağındandır. Devrin önde gelen eğitimci, yazar ve siyaset adamlarının arasında yetişmesi, düşünce ve şiir dünyasının oluşumunu büyük ölçüde etkiledi. Çocuk hastalıkları doktoru olarak Anadolu’ya açılınca, bin bir çilenin, hastalığın, cahilliğin, yoksulluğun pençesinde kıvrananların; öksüz, bakımsız, kimsesiz çocukların şairi oldu. Anadolu’nun acılarıyla mutluluklarını dile getirmeye çalıştı:

 

Bir köy gördüm tâ uzaktan,

Dağlar ardında kalmış bilemezsiniz,

Kar örtmüş görmezsiniz karanlıktan

Yalnızlıktan üşür üşür de çaresiz.

 

Başlangıçta devrin sanat anlayışına uygun olarak, halk şiiri geleneklerine bağlı çok uzun şiirler yazan Ceyhun Atuf Kansu, bu şiirlerde yer yer Anadolu’nun mahalli rengini yakalar. Bu şiirlerinde daha çok Anadolu’nun sıkıntılarını, hasta çocuklarını, mutsuz insanlarını anlatır. Daha sonraki eserleriyle toplumsal gerçekçilere katılır. Doktor olan Ceyhun Atuf Kansu: “Hayatıma yansıyan her şeyi şiirime sokmaya çalıştım” diyerek şiir anlayışını şu şekilde özetler: “ Ben dile ve halka dayanırım, dili ve halkı, kendi düşlerime, kendi dilime, kendi açıma göre yorumlarım. Bir ozanın bir yaşantısı, bir sözcük dağarcığı, bir dünya görüşü olmalıdır derim. Bütün bunların üstünde, sanatçının insana ulaşan bir sesi olmalıdır”.

Önceleri Kemalizm ideolojisini benimseyen Ceyhun Atuf Kansu, daha sonra ‘yeni şiir’ görüşünü yapıtlarına yansıtarak, 1940 kuşağının toplumcu şairleri arasına katıldı. Bu dönemdeki şiirlerinde toplumsal sorunlara ağırlık verdi. Halkın yaşama savaşını, acısını, özlemlerini, hayal kırıklıklarını ve sevincini iyimser bir dille yansıtan altyapısını Kemalizm düşüncesi oluştursa da Marksist düşünceye de kapılmaktan kendisini alamadı. Toplumcu gerçekçi duyarlılığı, köy ve kasaba hayatını anlatmakta şaire büyük olanaklar sağladı. Mesleği icabı halkla yakın ilişkileri sanatının muhtevasına da yön vermiştir. Ceyhun Atuf Kansu’nun şiirlerinin konu ve temalarını hümanizm, hoşgörü, çocuk sevgisi, ulusal bağımsızlık, tabiat sevgisi ve cehaletle, geri kalmışlıkla mücadele oluşturur.

Ceyhun Atuf Kansu’nun Bağımsızlık Gülü Adlı Şiirinin Çözümlemesi:

 

BAĞIMSIZLIK GÜLÜ

 

Yerden alıp o gülü

Hangi gülü?

Bir topçu neferinin

Sakaryalı yaz toprağında

Sıcak kan gülü.

 

Alıp koklamak o gülü

Hangi baharda?

Türkçenin özgür kırlarında

Türkülerde burcu burcu,

Bilgeliğin ana gülü!

 

Bir basmadan alıp o gülü,

Hangi basmadan?

Nazilli fabrikasından

Pamuğumuzdan, emeğimizden,

Dokuduğumuz halk gülü.

 

Hoyrat ellerinden alıp o gülü

Hangi ellerden?

Uzak Teksaslı çobanların

Bilmediği, uğruna can vermediği

Türkiyeli o çileler gülü.

 

Yerine koymak, kutsamak o gülü,

Hangi yerine?

Mustafa Kemal’in bahçesine

Bir ulusun suladığı beslediği

Yediveren bağımsızlık gülü!

 

Bağımsızlık Gülü şiiri, ‘gül’ istiaresi üzerine kurgulanmıştır. Fakat bu gülün divan şiirinden farklı olduğu daha ilk dizelerden anlaşılmaktadır. Ceyhun Atuf Kansu, güle şimdiye dek kullanılan ve yüklenilen anlamların dışında yeni bir anlam yüklemektedir. Şiirin kurgusunu değişik şekillerde tanımlanan “gül” ile “hangi” soru edatının karşılıklı konuşması oluşturur. Başlangıçta gül yerdedir. Şair ya da şiirin öznesi o gülün yerden alınmasını ister. Hangi sorusu gülün önemini ve niteliğini işaret eder. Gül somut olsa da işaret ettiği şey soyuttur. Şairin öne çıkardığı unsurlar bizim kutsallarımızdır.

Şair, ikinci öbekte Türkçe’nin kutsiyetine vurgu yapar. Yere düşen gülü Türkçe’nin özgür kırlarında, türkülerde burcu burcu koklamak üzere yerden almak gerekir. Bir sonraki öbekte yerden alınması istenen gül bizim milletçe ortak sermayemizin ürünü olan Nazilli tekstil fabrikamızda dokuduğumuz halk gülüdür. Şair burada milli ve bağımsız sermayeye vurgu yapar.

Şiirin bir sonraki öbeğinde siyasal bağımsızlığımıza değinilir. Türkün kutsalını temsil eden gül yine bir başka tehlike ile karşı karşıyadır. Gül, Amerikalıların eline düşmüştür. Türkiye’nin bağımsızlığı ipotek altındadır. Son öbekte şair, bu gülün kutsanarak alınıp Mustafa Kemal’in bahçesine konması gerektiğini ifade eder.

Bağımsızlık Gülü şiiri, sığ bir ideolojik söyleme düşmeden, hatta kimi zaman milliyetçi ve mukaddesatçı öğeleri de kullanarak bir Türkiye manzarası çizer. Aşınan kimi değerlerimiz, kutsallığı erozyona uğratılan vazgeçilmezlerimizi yeniden hatırlatarak 1919 ruhuna gönderme yapar.

Ceyhun Atuf Kansu memleket gerçeğinden hareket ederek Kemalist çizgide hal çarelerini kırıp dökmeden, isyan ve öfkeye bulanmadan estetik bir anlatımla dile getirmesini bilen bir şair olarak Türk şiirinde hak ettiği yeri almıştır.

1940 kuşağının toplumcu şairleri arasında yer alan C. Atuf Kansu
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.