
FEDERASYON – MEDERASYON: Ülkemizde federasyon tezinden çark etmeye başlayan nice ünlü federaliste tanık olmaya başladık son zamanlarda… Halkımız saflarında yapılan kamuoyu yoklamalarının getirdiği algıyla mı oluyor bu?.. Halkımız hakimiyetçi Rum tezlerine hizmet edecek türdeki bir federasyonun gerçek anlamını söktükçe, o sözcüğe de soğuk bakmaya başladı… Bu çok doğrudur ve çok doğaldır…
O tanınmış federalistlerin kimisi “federasyon olmasa da olur”, kimisi resmen yalana da başvurarak “zaten ben federasyon sözcüğünü ağzıma hiç almadım”, kimisi “federasyon bizim için bir saplantı değil, ideolojik bir bilgidir”, kimisi “BM raporlarında da artık federasyonun ‘f’esi bile yok” demeye başladı…
Sanki 1963 Aralık ayında kan revan içinde yıkılan, arkasından da BM’nin 24 Mart 1964 tarihli fiyasko kararı ile Rum’a tapulanan ortaklık cumhuriyeti de bir federasyon türü değilmiş gibi, şimdilerde adı “federasyon” olarak konulan o boş ve sakıncalı hayalden çark edilirken dikkati çekendir: Bu yaklaşıma dönüş için ille de BM yetkililerinin “federasyon” sözcüğünü ağızlarına ve raporlarına almamaya başlamaları mı gerekirdi?.. BM yetkililerinin ağzından çıkanlara bu kadar mı körü körüne bir duyarlılık var?.. Federasyon – mederasyon değil, iki eşit egemen devlet var halkımızın vizyonunda… Siyaset yapanlar bu vizyonu içselleştirmek zorunda…
Tüm bunlar gözlenirken UBP Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu’nun tam zamanında yapılan tarihi çağrısı boşlukta kalmamalı: “Gelin çağ dışı kalmış olan BM kararlarını kaldırmak için hep birlikte mücadele verelim…”
***
GÜNEŞ ONAR’LA BULUŞMAK: KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçen hafta, KIBRIS gazetesi köşe yazarlarıyla bir araya geldiği iş yemeğinde önemli bir jestte bulunarak görüşmelerdeki özel temsilcisi Güneş Onar’la bizi buluşturdu… Cumhurbaşkanının “söz onda” diyerek söz verdiği Güneş Onar siyasal çözüm çalışmalarının teknik yönlerine ilişkin açıklamalarını yaparken, onun ne kadar değerli ve donanımlı bir KKTC diplomatı olduğunu o bilgi deryası içinde gözlemledik… Kayda aldığım çok önemli ve aydınlatıcı açıklamaları, Kıbrıs sorunu yeni bir evreye girerken yazılarımıza rehber oluşturacak nitelikte…
Onar’ın beynime mıh gibi çakılan tümcelerinden biri de şu mealde idi: “1974’te Kıbrıs’ta sadece coğrafi bir sınır çizilmedi… Bu sınırın her iki tarafındaki halklar, nüfus mübadelesinden sonra kendi yaşam düzenlerini kurdular. Bunun da göz önünde bulundurulması gerekir…”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın güvenerek yanına aldığı ve çalışma arkadaşı yaptığı Güneş Onar, kendini “Müşavirim… Evde oturacağıma burada kendimi çalışmalara adadım” şeklinde tevazuyla tanıttı…Ona bu şansı tanıyan Tatar çok soylu bir iş yaptı…
Uzun süredir görüşme heyetleri içinde bulunan Onar, Kudret Özersay’ın Dışişleri Bakanlığı sırasında onun ekibindeydi… Özersay hükümetten giderken, o da kızağa alınarak müşavir kadrosuna dahil edildi… Onun hakkında “Özersay ekolünden gelir” diyebilir miyiz?..
Ama sorgusuz sualsiz şunu söylemek mümkün: Özersay’ın bazı görüşleri halen yürütülmekte olan dış politikamızla örtüşüyor… Tespitim bu… Örneğin yeni kapıların açılması konusunda Rum tarafının istediği transit geçitlere karşı çıktığını bir televizyon programında gördüm… Bunun sakıncalarını açıklarken, transit geçişlerin askeri bölgelerimizden olacağına da vurgu yapıyordu Özersay…
***
TRUMP EĞER SAMİMİ İSE: Bugün dünya siyasetinde tarihi bir gün… Donald Trump ABD başkanlık görevini Joe Biden’dan devralacak… Donald Trump geçen hafta “Göreve gelmeden Gazze’de ateş kesi sağladım. Göreve başladıktan sonra tüm dünyaya barışı getireceğim” diye övündü…
Suriye şu anda çok bilinmeyenli bir denklem… Trump eğer övünmesinde ve iddiasında samimi ise bölücü terörü durdurmak ve kazımak için mücadele veren Türkiye’nin de yanında yer alır… Hâlâ kökü kazınamayan ve şimdilerde Suriye’nin güneyinde konuşlanmış bulunan, yeniden şekillenen Suriye için de büyük tehlike arz eden PKK bölücü terörünün tek önemli destekçisi ABD’dir… Bölücü teröre sadece siyasal ve lojistik destek verilmiyor… ABD’li askerler bile bu terör örgütüyle omuz omuza, iç içe…
Bu arada bir diğer patlayıcı bölgesel sorun ve hatta çıban başı Kıbrıs… Trump, ABD’nin bilfiil avuçları içinde olan Yunan’ı ve Rum’u hakkaniyetli ve sürdürülebilir barışçı bir çözüm için motive ve ikna etmelidir… Dediğim gibi: Eğer iddiasında samimi ise…
Ama hadi gelin de temkinli ve kuşkulu olmayın… Bakın mesela Joe Biden’ın gider ayak yayımladığı yeni direktifle, Rum Yönetimi’nin ABD’den askeri donanım alımına olanak tanındı… Hatta bu donanımın çoğu bedava… Barış iddiasındaki Trump hadi gelsin de bu falsoyu telafi etsin bakalım şimdi… Umutsuz da olsa bekliyoruz…
Yorumlar kapalı.