Asrın felaketinin ikinci yıldönümü… Dehşetle anımsanmaz olur mu? Tarih 6 Şubat 2023… Saat 04.17’de cehennemi felaketin ilk perdesi… Facianın altından hiç de kolay kalkınacak gibi görülmezken ikinci müthiş darbe 9 saat sonra: Saat 13.24’te felaketin ikinci perdesi artçı büyük deprem olarak gelir… Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan kasabaları olan, 8.6 km. derinliğinde Mw 7.7 ve Mw 7.6 şiddetindeki iki deprem yüz binlerce insanı arka arkaya amansızca vurur…
Tüm Türkiye ve tüm Kıbrıs Türklüğü kan ağlamakta… On binlerce Anadolu insanı enkaz altında kalırken, Türkiye’nin geniş bir coğrafyası cehenneme ve enkaz yığınına dönüşür saniyeler içinde…
Adıyaman’daki İsias adlı otelin kumdan bir kale gibi çökmesi sonucu 35’i KKTC’den giden şampiyon çocuk voleybol takımlarımız olmak üzere toplamda 72 kişi sadece orada can verir… Enkaz altındaki canlara ulaşabilmek için kara kış koşullarında kum, demir, talaş ve beton yığınları ellerle kazılır…
Ah ki ne ah!.. Acısı tarifsiz olan günlerdi onlar… Nasıl da ağlıyorduk!..
Kıbrıs Türkü’nün en acı efsanelerinden biri olan “Şampiyon Melekler” trajedisi silinmemecesine yüreklere ve belleklere kazınır o cehennemi anlardan itibaren…
***
Acı asla bitmiş değildir… Halen büyüyerek sürmektedir… Ve hepimizin ortağı olduğu İsias davamız da halen kapanmamıştır… Adaletin sağlanabildiğine dair bir inanç da yok… Büyük tarihi dava kaldığı yerden istinaf mahkemesinde sürdürülecek artık…
Bugün bir kez daha esefle belirtmek gerekir ki, İsias Otel davasında açıklanan “gerekçeli karar” adaleti karşılamaktan çok uzaktır…
Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde çökerek 72 kişinin hayatına mal olan ve “olası kasıt” anlamında ele alınmayan İsias Otel’e ilişkin davada 6 sanığa verilen hapis cezalarının gerekçeli kararı olumsuz yorumlara neden oldu… Gerekçeli karar KKTC’deki acılı ailelere ulaştığında yükselen isyankâr ifadeler, adalet beklentilerinin karşılamadığına ve mücadelenin devam edeceğine dairdi…
*
Adıyaman 3’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davanın kararı 395 sayfadan oluşan büyük bir metin halinde… Kararın içeriğinin büyük kısmı duruşmanın tutanaklarının birleştirilmesinden ibaret… Gerekçenin tesisiyle alâkalı olarak da mahkemenin daha önce sanıkların yüzüne okuduğu mahkûmiyet, cezalandırma ve beraata ilişkin kararlar belirtiliyor burada…
İşte buna göre İsias Otel’in sahibi Ahmet Bozkurt 17 yıl 17 ay, Mehmet Fatih Bozkurt 15 yıl 28 ay 28 gün, Erdem Yıldız 17 yıl 17 ay 7 gün, Halil Bağcı 7 yıl 16 ay, Mehmet Göncüoğlu 7 yıl 16 ay ve Hasan Arslan 15 yıl 16 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm edilmiştir… İsias Otel faciasıyla ilgili diğer zanlılar Efe Bozkurt, Seda Zeren, Şule Özbek, Bilge Açık ve Ulviye Bozkurt ise beraat etmiştir…
*
İsias davası mağdurlarının ısrarla vurgulamaya çalıştığı şu ki, İnsanları öldüren depremler değil, yapılaşmaların kalitesizliğidir… 2 yıl önce aynı günlerde ve aynı şiddette, hatta Japon kurtarıcılar da Türkiye felaket bölgesinde iken, Japonya’da yaşanan depremin bilançosu sadece 6 ölü ve başa çıkılabilir nitelikte bir yıkım idi… Her iki ülke de deprem ülkesi… Peki neden Japonya’da öyle de, Türkiye’de böyle?..
Şimdi gelelim buna… Yer bilimciler felaketin o boyutlara ulaşmasında depremlerin 9 saat arayla aynı bölgede gerçekleşmesinin önemli bir etmen olduğunu kabul etmekle beraber, alanda ölçülen bazı maksimum ivme değerlerinin Türkiye deprem tehlikesi haritasında tahmin edilen değerlerin üzerine çıktığını da ısrarla belirtmektedirler. İnşaat mühendislerinin oluşan yıkım ve ağır hasar üzerinden yaptıkları değerlendirmelerde dikkat çeken olgu, yapılaşmanın yürürlükteki yapı yönetmeliklerine hiç de uygun olmadığıdır…
Bu depremlerde yaşanan büyük yıkım, 1999 Türkiye depremi sonrasında gerçekleştirilen pek çok yasal ve yönetsel değişikliğe uyulmadığının da ibret verici göstergesi oldu…
Hafızalardan silinmesi ne mümkün!.. 17 Ağustos 1999 depremi tüm Marmara Bölgesi’ni etkilemişti… Ankara’dan İzmir’e dek geniş bir alanda hissedildi o büyük felaket… 285.211 ev ve 42.902 iş yeri hasar gördü. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırması raporuna göre bu asla unutulmaz depremde 18.373 kişi öldü, 48 bin 901 kişi ise yaralandı.
*
Gelin görün ki, işte o 1999 tecrübesine rağmen depremin ortaya çıkarabileceği afetler karşısında hazırlıklı olunduğu varsayımı çok feci biçimde boşa çıktı 2023 depreminde… Aradan geçen 25 yılda depreme karşı güvenli yapılaşma maalesef sağlanamadı… Geçirilen yasalar ve yönetmelikler sahada değerlendirilemedi ve uygulanamadı… Hatta tam tersine kötünün de kötüsü bir yapılaşma senaryosunun uygulamada olduğu binlerce bina kumdan kaleler gibi çökerken ve on binlerce insan ölürken anlaşıldı…
*
Yeni depremlere karşı direnme ve kurtarma bağlamındaki kabiliyet ve kapasitenin geliştirilmesiyle ilgili yoğun çalışmalar şimdi Anavatan Türkiye gündeminin baş sıralarındadır… Dileyelim ki, öylesi felaketlerle hiç karşılaşmayalım… Ama dilekle de olmuyor işte… Ne kadar acı bir gerçeğimizdir ki; Türkiye’miz de, Kıbrıs’ımız da deprem bölgesinde ve büyük risk ortamında bulunmaktadır… Ben bu yazıyı yazarken Ege ve Akdeniz’de “deprem fırtınası” diye tanımlanan seri sarsıntılar olmaktadır… Bir günün içinde çeşitli şiddette 150 dolayında deprem!.. Yer bilimciler yeni şiddetli depremlerin yerini biliyor ve ısrarla gündemdeki tehlikeyi vurguluyorlar… Onlara mutlaka kulak verilmeli ve gerekenler acilen yapılmalıdır…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.