Dr.Şükrü Umarbeyli

Borçlanma yanında para basma da şart oldu




   Koronavirüs ile ilgili alınan bazı önlemler yanında, ülkelerin genel olarak bütçe açığı, borçlanma kalemi ve para basmanın da beraberinde büyük etki yaratacağı ve sıkıntılı günler de doğurabileceğini düşünmektedir. Tedbiri elden bırakmamak lazım, sonuçta planlı ve tedbirli olduktan sonra her şey bir şekilde toparlanır. Günümüzde ekonomik aktivitenin arz ve talep tarafında çok daraldığı bir ortamda kamu harcamalarını devreye sokup bütçe açığını göze almak zorundayız bu formülün bir parçası ve yapacak çok da bir şey yok. Devletler istedikleri kadar para basabilirler tabi ki bunun vebali enflasyon olur. Arz tarafındaki sıkışık durumlar ve kurlardaki baskılamalar enflasyon için yeterli olur olmaz o ayrı bir konu ama uçacak derecedeki bir enflasyondan da bahsetmiyoruz elbette. Dünyadaki emtia ve enerji fiyatları da bu konunun içerisinde ve enflasyonu kontrol altında tutmaya çalışacaklardır.

   Diğer açıdan bakacak olursak para basmak ve bu paraların döviz karşısındaki durumudur. Ekonomimizin en zayıf noktası şüphesiz ki budur. Döviz rezervlerimizi iyi kontrol etmeliyiz. Kurlardaki dalgalanmalardan dolayı belki de son 2 ayda 20 milyar dolar rezervlerde azalma olmuştur. Cari açıktan kaynaklı baskılarda devam ediyor. Cari açıklar inşaat, turizm, eğitim gibi sektörlerle ülkemizde cari açığın kapanmasına yardımcı oluyordu ama bu durumda ithal girdiler de azaldığından ve ihracatında aynı zamanda düştüğünden çok da cari fazla vermese gerek diye düşünüyorum.

   Bu dönemde bankalarda Koronavirüs kapsamında şirketlere kredi vererek can suyu oluyor ki bu yaklaşım da çok doğru bir yaklaşımdır. Bankalar bu kaynakları zaten en uygun bir şekilde kullandırarak yine en iyi şekilde müşterilerine yardımcı olmaktadırlar aynı zamanda. Unutmayalım ki bu günler de öyle ya da böyle geçecektir. Korona’nın küresel gidişatında anormal bir sürpriz meydana çıkmaz ise bir sene içerisinde ekonomilerde büyük ölçüde normalleşme olabilecektir. Korona sonrasında iş kollarını iyi analiz etmek gerekecektir; çünkü bazı iş kolları parlarken bazı iş kolları da maalesef dibi görecektir.

   Devletin bastığı paraların maliyeti 100 TL için yaklaşık 20 kuruş civarı ve senyoraj geliri muazzam olmaktadır. TC. Merkez Bankası tarafından basılan paraların toplamının Türkiye piyasalarında yaklaşık 18 katı civarı bankaların kredi yolu ile piyasaya ekonomik olarak bir canlılık getirdiği de ortadadır. Bundan dolayı bankaların bu konudaki önemi ortadadır. Zaten boşuna finans sektörünün bir ülkenin ekonomisindeki en büyük payı oluşturması da buradan gelmektedir.

   Para basmaya tekrar dönecek olursak Koronavirüs salgını etkisi ile küresel anlamda ağırlaşan ekonomik krizinden çıkış için ve yavaşlayan üretim çarklarında göz önünde bulundurursak para basma kesinlikle önemlidir. Merkez Bankası’nın devlet adına para basma yetkileri vardır. Bu zamanda içinde bulunduğumuz durumlardan dolayı dolaşımda olacak olan para miktarları artacaktır. Zaten bütçe açıkları da dolaşıma banknot çıkarılması ile fonlanmaktadır.

   Tabii ki sorunlar yalnızca bütçe açığının fonlanması değildir. Dış ticaret açığı, cari denge, turizm ve hizmet gelirlerinin de azalması ile tüm finansman hesaplarının da açık vermesi ile ülkemizdeki döviz ihtiyacının artmasına olanak sağlarken fonlama sıkıntısı ortaya çıkacaktır. Devlet iç borçlanma senetleri ile bankalara para kaynağı sağlanırken yine oradan senet bitiş tarihlerinde para tekrar merkeze geri dönmektedir. Bu da aslında bir para basımı demek olur ki bu yapı parasal genişlemeye de neden olmaktadır. Para arzı da böylece artmaktadır.

Son olarak bütçe açığının enflasyona neden olmaması için borçlanarak kapatılması söz konudur. Sonrasında borcu da kapatmak için daha fazla para basmak ve borcu kapatmakta yine enflasyona yol açacaktır. Bütçe açığı para basma ya da borç ile kapatılmaya çalışılsa bile mutlaka yine enflasyon oranlarına ve yüksek faizlere neden olacaktır.

Borçlanma yanında para basma da şart oldu
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.