Engin Yıldırım

Şirketinize finansal check-up yaptırınız!






Hemen her şirket sahibinin hayalinde, kendisinden sonra önce çocuklarına, daha sonra da torunlarına miras kalarak uzun yıllar faaliyetlerine başarı ile devam edecek bir şirket kurmak yatar. Realitede ise istatistikler bize tam aksi bir durumu göstermekte. 2018 yılı itibari ile dünya Fortune 500 listesini incelediğimizde 1955’den bu yana listede kalabilmeyi başarabilmiş sadece 54 şirket sayabiliyoruz. Exxon, General Motors, Chevron, General Electric, Boeing ve Coca Cola gibi şirketler bunu başarmışlar. 446 şirket yani yüzde 88’lik çok daha büyük kısım ise muhtelif nedenlerle bu süreç içinde faaliyetine son vermiş ya da daha alt sıralara gerilemiş durumdalar. Türkiye’de ise ortalama şirket ömrü olarak sadece 10-15 yıl arasında değişen rakamlar telaffuz edilmektedir. Kayıtlara göre en eski şirketimiz 1777 yılında kurulmuş olan Hacı Bekir Lokum ve Akide Şekerleri. 1900 yılından önce kurulan ve halen faaliyetlerini sürdüren ise sadece 8 şirketimiz var. Rakamlar bize şirketlerin başarılarını ancak kısa bir dönem sürdürülebildiğini ve devamlılık arz etmediğini gösteriyor.

Bu tehlikenin farkında olan şirketler ‘büyüme’ kavramının başına ‘sürdürülebilir’ kelimesini eklediler. Saman alevi gibi kısa vadede hızlı büyümek ancak devamlılığı yakalayamayıp sonrasında büyük kayıplar yaşayıp kaybolmak yerine daha az ancak uzun vadede istikrarlı bir büyümenin sağlanmasına odaklandılar.

Şirketlerin sürdürülebilir büyüme ve uzun vadede başarılı olması için pek çok gereklilik söz konusu. Odaklanma, istikrarlı hareket etme, temkinli olma ancak yeri geldiğinde risk de alabilme, yumurtaların hepsini aynı sepete koymama, insan kaynağına yatırım yapma, inovasyon, verimlilik vb. uzun bir liste yapılabilir. İyi bir finansal yönetim de şirketlerin uzun vadede istikrarlı şekilde büyümeleri ve mevcudiyetlerine devam etmeleri için kritik unsurlardan bir tanesi durumunda.

Sağlıklı olduğunuza inanıyor olsanız da her yıl düzenli sağlık kontrolünden geçmemiz, check up yaptırmamız gerektiğini hepimiz bilir ve faydalarını da kabul ederiz. Peki ya şirketinizi en son ne zaman sağlık kontrolünden geçirdiniz? Şirketinizin gelecek bir yılını ve ötesini ne kadar sağlıklı tahmin edebiliyorsunuz? Kur ve faiz artışı, satışlarda ve/veya karlılıkta azalma, maliyetlerde artış, vergi düzenlemelerinde olası farklılıklar, piyasanın daralması ve işletme sermayesi ihtiyacınızın artması gibi olası risklerin gerçekleşmesi durumunda şirketinizin durumunu öngörebiliyor musunuz?

Deneyimlerim faaliyetteki pek çok şirketin önünü net olarak göremediği için gerekli önlemleri alamadığı şeklinde. Şirketler genelde, ilk aşamada, pazarda bir boşluk yakalamakta ve yüksek karlılıklar ile başarılı olup büyümekteler. Büyüme ile birlikte kadrolar artmakta, işler karmaşıklaşmaya başlamakta ve pazardaki boşluğu gören diğer şirketlerin de rekabete katılması ile kar marjları aşağıya inmekte. İşte özellikle bu noktada eğer şirket iyi bir finansal yönetim politikası geliştirmemiş ise önce sıkışıklıklar ile takip eden dar boğazlar ve sonrasında da iflaslar yaşanıyor.

İyi bir finansal yönetim, şirketin işlerinden ne kadar para kazandığını – karlılığını- göstereceği gibi olası kötü süprizlerde yönetimin nakit akışının durumunu öngörebilmesine de imkan sağlar. Bu sayede ileride olası kaynak ihtiyaçları söz konusu olacak ise önceden hazırlık yapma fırsatı sağlanır. Finansal check-up finansal yönetimin bir anlamda sağlaması niteliğindedir. Yapılacak analizler ile şirketin ileriye dönük finansal performansının nasıl olabileceği ile olası kötü pazar ve ekonomik koşullarda bile sürdürelebilir performansı devam ettirip ettiremeyeceği kontrol edilmiş olur.

Negatif bir sonuç çıkması durumunda gerekli tedbirleri önceden alma imkânı sağlar. Analizin etkisi finansal konular ile de sınırlı değildir. Örneğin yapılan analizde şirketin bir iş kolunda karlılığının azaldığı veya risklerin olması gerekenden fazla olduğu fark edilir ise ilgili iş kolundan çıkma veya bu alanda daha temkinli olma kararı alınabilir.  Ayrıca nakit akışı üzerinde stres testi denilen analiz ile beklenen en kötü durumlarda bile şirketin borç geri ödeme performansını ölçmemize imkan sağlar. Dikkat edilmesi gereken kritik hususlardan biri de analizlerin gelir tablosu üzerinden değil nakit akışı üzerinden yapılması gereğidir. Gelir tablosu muhasebesel esaslara göre hazırlanmış bir finansal tablodur oysa nakit akışı realiteyi önümüze serer. Ayrıca nakit akışı üzerinden yapılacak analizlerin farklı senaryolarda şirketin performansını ölçmemize imkan sağlayacak şekilde dinamik bazda yapılması gerekir. Dinamik analizde örneğin satışların, giderlerin, kurların ve faizin farklı değerleri için şirket performansını ölçebilmemiz gerekir. Oysa piyasada bu analizlerin daha ziyade statik bazda yapıldığına da şahit olmaktayız ki bu durum yapılan analizin şirket yönetimini doğru yönlendirme kabiliyetini azaltacaktır.

 

Kredi Ödeme Planı Doğru Seçilmeli:

“Şirketler genelde günü kurtarmakta ve ileriye yönelik projeksiyon yapmakta sıkıntı yaşamaktalar. Hal böyle olunca da yaşanacak olası bir sıkıntı da bulunacak çözümler de yumurta kapıya dayandığı için yine alelacele yaratılmaya çalışılmakta. Çoğu zaman yaratılan çözümler ancak günü kurtarmakta ve plan program içinde sağlıklı kararlar alınamadığı için şirketin geleceği de ipotek altına alınmaktadır. Şirketler kredi temin ederken en önem verdiği hususların başında finansman (faiz + komisyon) yükünü minimize etmek gelir. Eşit ana paralı ve eşit taksitli geri ödeme planları finans kurumları tarafından yatırımcılara en sık teklif edilen alternatifler arasındadır.

Eşit ana paralı geri ödeme planında taksitler başlangıçta daha yüksek başlar ve kredi ana para geri ödemeleri de daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. Alınan kredinin ana parası daha hızlı bir şekilde azaldığı için bu tip ödeme planlarında faiz tahakkuku eşit taksitli geri ödeme planlarına göre daha az olur. Özellikle finansal okuryazarlığı düşük olan yatırımcılar daha fazla faiz ödememe kaygısıyla; başka bir değerlendirme yapmaya gerek duymaksızın, bu tip ödeme planlarını tercih edebilirler.

Üzeyir Garih’in verdiği bir örnek vardır: “Biz iş adamları elinde üç top oynayan cambazlar gibiyiz. Bu topun iki tanesi lastik top [Satışlar ve Kâr], biri de camdan kristal bir toptur [Nakit Akışı]. Lastik toplar yere düşse de tekrar yükselir ve yeniden tutabiliriz ama kristal top yere düştüğünde kırılır ve oyun biter.” Oyunda kalmak istiyorsanız kristal topunuza gözünüz gibi sahip çıkmanız gerekir. Şirketinize finansal check-up yaptırmayı sakın ihmal etmeyin.

 

Şirketinize finansal check-up yaptırınız!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.