SARSINTILAR DURMUYOR: Devam etmekte olan deprem fırtınası Kıbrıs’ın fay hatlarının kucağında olduğunu ısrarla anımsatmaktadır… Bu güncel fırtınanın son şiddetli dokunuşlarından biri de geçen çarşamba gecesi yine Baf açıklarında saat 19.35’te ve 4.1 büyüklüğünde kaydedildi… Lefkoşa’da da hissedilen deprem, Güney Kıbrıs, Baf ile Limasol şehirleri arasında denizde ve 5 km. derinlikte meydana geldi. Adamızın jeolojik konum itibarıyla sismik olarak aktif bir bölgede yer aldığını sürekli olarak anımsatan uzmanlar, Kıbrıslıların deprem gerçeğiyle birlikte ve tedbirli biçimde yaşamaları gereğinin altını durmamacasına çizmektedirler… Motto malûmdur: “İnsanları öldüren depremler değil tedbirsizliktir…”
*
RİSKLİ BÖLGE BAF: Depremlerin en fazla kaydedildiği alan Kıbrıs’ın Baf bölgesi… Bu bölgeyle ilgili olarak kayıtlara geçen en büyük deprem 1222’de yaşandı ve Baf’ı haritadan tümüyle sildi… Yakın tarihte Baf’ı bir kez daha fena halde vuran deprem ise 10 Eylül 1953 tarihlidir… Tüm adada hissedilen, 40 kişiyi öldüren, 100’ü aşkın kişiyi yaralayan, 4000 aileyi evsiz bırakan, 26 artçısı olan ve Baf’ın 9 köyünü haritadan silen, bir ada felaketi… Kaza merkezi Kasaba’da da büyük hasara neden olan o son büyük depremden bu yana, deprem korkusu Kıbrıs insanın içine işlemiştir…
*
TARİHİ FELAKET: Derme çatma barınaklardan oluşan köyler yerle bir olunca, oralara yardım ulaştırılamayan yüzlerce köylü yaşama tutunabilmek için Kasaba’ya akın etmişti. Köylerden de akıp gelen aç, susuz ve yaralı insanların istilasına uğrayan Kasaba’nın hali de gerçekten yürekler acısıydı. Depremde hasara uğramayan tek ev yoktu. İngiliz müstemleke yönetimi, açıkta kalan, ya da hasarlı evlerine girmekten korkan binlerce insana yardım için seferber oldu. Baf Kasabası’nın boş arsalarına büyük sahra çadırları kuruldu. Kimi imtiyazlı aileler kendilerine verilen özel büyük çadırlara taşınmışlardı.
*
RESMİ AÇIKLAMA: Baf Komiser Muavini A. Papadopulos, 14 Eylül 1953’te Royter’e şu açıklamayı yapıyordu: “İlçenin 135 köyü depremden büyük darbe yedi. 11 köy haritadan silindi. Baf Hükümet Hastanesi yaralılarla dolup taştı. Artık yaralıları Limasol ve Lefkoşa hastanelerine naklediyoruz. Sayısı saptanamayan ölülerin yanı sıra 70’e yakın ağır yaralı var.”
Royter muhabiri Şaho Gülbenliyan, felaketi yaşayan Evripides Menikef adlı Kasabalı Rum’un sözlerini şöyle aktarıyordu: “Hayatımda böyle korkunç şey görmedim. Ansızın ne olduğumuzu anlayamadık. Duvarlar çatlamaya, çatılar çökmeye başlayınca herkes panik içinde çığlıklarla sokaklara fırladı. Yarı çıplak kadınlar çökmekte olan evlerinden yavrularını kurtarmaya çalışırken, vücutlarını onlara siper ediyor, moloz yığınlarının altında kalıyorlardı.”
*
DR. KÜÇÜK’ÜN TEPKİSİ: 17 Eylül 1953 tarihli HALKIN SESİ gazetesinde doğanın acımasız yumruğunu yiyen binlerce insanın acısına tercüman olmaya çalışan Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük, İngiliz sömürge yönetiminin adil olmayan tutumundan da yakınmaktadır. Dr. Fazıl Küçük’ün gazetedeki siyah puntolu başyazısında Rum köylerine hızla yardım eli uzatılırken, bazı Türk köylerine hâlâ tek bir çadırın verilmemesini ve yüksek rütbeli Rum memurların ulusal ayırımcılıkta bulunmasını eleştirmektedir. Dr. Küçük günün o başyazısında “Bu konuda bile kindarlık olur mu?” diye isyanla ve öfkeyle sormaktadır…
Ahmet Tolgay
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı





Yorumlar kapalı.