Ahmet Tolgay

Et meselemiz





Evet, et meselemiz öylesine bir mesele ki malûmumuz olan çarpıklıklardan dolayı KKTC tüketicisine bayramı da zehir etti… Etin dengelenemeyen fiyatının yanı sıra, bu konudaki tutarsızlıklar da halkı alabildiğine tedirgin etti ve öfkelendirdi…
Aşırılaştıkça aşırılaşan fiyatlarından dolayı et konusu bizde gıda enflasyonu gündeminin baş sıralarında ya,  Londra’daki okurlarımdan bu bağlamda mesajlar aldım… Feryatlarımız ta oraklarda yankı bulmakta demek ki… Ve adresime iletilen bilgilere göre, oralardaki son durumlar da bizdekinden farksızmış… En ucuz etin kilo fiyatı 17 sterlin dolaylarına dayanmış… Yani bizim para değerimizle 700 TL civarı…
Yapılan yorumlara göre, çok daha ucuz olan, protein kaynağı yapay et satışlarını tetikleyen bir durum bu… Dar gelirlilerin tercihleri yapay ete doğru kaymaktaymış…
Yapay ete piyasa bulmak!… İngiliz ekonomisinin yeni bir açılımı mı bu, şimdilik bilinmez…
Ama yapay et ticareti odakta olmasa da, bilinçli ve örgütlü tüketici İngiliz halkı bu fiyat patlaması ile başa çıkabilir… Organize edilecek bir tüketici boykotu aşırı fiyatları kısa sürede aşağıya çekebilir… Bunun geçmişte örnekleri yaşanmıştır…
Biz asıl kendimize bakmalıyız… Ne olacak halimiz bir türlü denetim altına alınamayan bu korkunç gıda enflasyonu ile?.. Yoksa yapay et konusunu da ciddi biçimde düşünmeye mi başlayalım?..
Bu konuda yapay zekâyı bile devreye koysak, o yapay beynin önereceği de herhalde “yapay et” olur diye düşünüyorum!…
***
Bayram öncesinde, kuzu etine 550 TL taban fiyatı belirlenmesinden ve bu fiyatın üstünde satış yapanların Hükümete ihbar edilmesinin istenmesinden sonra tanık olunan gelişmeler ilginç mi ilginçti… 550 TL’den talepte bulunan tüketici için kuzu eti ortadan kalktı bir anda… Şikayetçi olmayan paralı müşteriye 550 TL’nin üzerinde dilediği kadar kuzu eti vardı ama!..
Olan yine ete ulaşabilmekte zorlanan dar gelirli kitlelerimize oldu ne yazık… Onlar, umutlandırılmalarına karşın sözde narha rağmen yine etsiz, tencereleri ete yine hasret… Kaldı ki, kuzu dışındaki ete narh koymak düşünülmedi… Oysa yüksek kolesterolden kaçan ve sağlığına duyarlı kişilerin pek de tercihi değildir kolesterol kaynağı kuzu eti…

Peki, görüşmeler ve anlaşmalarla, medyatik duyumlarla ete narh koyan devlet otoritesi nerede kalıyordu kasaplar tarafından gösterilen direnç karşısında?.. Gerçekçi olalım, gerçekçi… Bu kronikleşen gıda sorununun çözümü ne narhtır, ne de eleman yetersizliğinden başarılamayacak olan o sözde teftişlerdir… Boyuna yinelediğimiz gibi, darlığı gidermek ve talebi karşılamak adına et ithaline izin vermektir tek çözüm… Serbest piyasa ekonomisinin de gereğidir bu…
Konu arz ve talep meselesi… Dengeler gözetilmeli ve korunmalı… Bakın bakalım o zaman et fiyatları inişe geçer mi, yoksa geçmez mi!..
***
Ha, et ithaline karşın fiyatlar inişe geçmese de, varsın paralı olanlar yerli etini yüksek pahadan almayı sürdürsün… Ama dar gelirli vatandaşlar da makûl bir fiyata ithal ete ulaşabilsin… Özellikle de doğal protein bekleyen çocukları ve yaşlıları adına… Hastaları adına… Kıbrıs’ta iki kesim arasında ticaret gittikçe gelişmektedir… Uzak ülkelere başvurmanın pek gereği de yoktur… İthal et gerekirse Güney Kıbrıs’tan Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde yapılsın… Devlet de hakkı olan vergiyi alsın…
Ey dostlar, bu aşırı pahalılık ve kontrolsüz enflasyon çok ciddi bir sorundur, asla göz ardı etmeyelim… Açlıkla oyun olmaz… Gıda enflasyonu pahalılığın en kötüsüdür… İbret verici örneğini Anavatan Türkiye’deki son yerel seçim sonuçlarında görmedik mi?..  Halk aşırı pahalılık ve enflasyon tepkisini sandıklara güçlü ve net biçimde yansıttı…
***
Bu arada kabinenin içinden adresime bir mesaj geldi bu konuda… Sayın Bakan Erhan Arıklı’nın imzasını taşıyan mesajda şöyle deniyor:  “Ahmet Tolgay Bey, et ithalinden önce kasaplara bir ay şans verildi. Bu şekilde davranırlarsa, hayvancıya alım garantisi verilerek et ithaline izin verilecek. Ayrıca Kooperatiflerde et satışının da önü açılacak….”
“İnşallah” derim Sayın Bakan, “inşallah” derim… Aklın yolu bir olmalı…

Et meselemiz

Yorumlar kapalı.