Bülent Fevzioğlu

Gazimağusa Belediye Başkanı Dr. Sn. Süleyman ULUÇAY’a Teşekkürle…(3)





(Tarihi “TÜNEL” Üzerine)

 

(Pazartesi günkü köşe yazımızdan, devamla)

 

*     *     *

Tünel kazımını teknik olarak üstlenen mimar, Sn. Osman Saner, kazı sürecini şöyle anlatır (1):

 

*     *     *

   “Ambardan alınan keresteler ihtiyaç oldukça parça parça tünel yapımı için götürülürdü. Kazma çalışmaları bahçenin doğusunda bulunan barakanın içinden başladı. Rumlar görmesin diye her taraf kamufle edildi. Bunun yanında yol boyunca yetişen kamışlıklar da kamuflaj için kullanıldı.

   Tünelin başlangıç noktası kuzey ile 40 derecelik bir açı yapmaktaydı ve Tünelin giriş kısmı, tabanı 3×3 metre eninde ve 5 metre derinliğindeydi. 5metrelik kısma merdiven atılmakta ve tabana inilmekte idi. Bu derinlik çıkılması hedeflenen hendek içerisindeki noktadan daha alt seviyededir.

 

*     *     *

   Bunu yapmaktaki amaç, tünelin üzerindeki toprak tabakasını kalın bırakarak olası bir çöküntüyü önlemekti. Tünelin giriş kısmından sonraki bölümü 1 metre genişliğinde ve 2 metre yüksekliğinde idi. Tünel üzerinde 3 metre kalınlığında bir toprak tabakası bırakılmıştı. Kazma çalışmaları ilerledikçe keresteler ile tünel askıya alınmaktaydı. Böylece tünelin dayanma gücü arttırılmakta ve olası bir geçiş için güvenli hale getirilmekteydi.

 

*     *     *

   İstikamet tespiti yer üstünden yapılamadığından dolayı, tarafımdan, her gece pusula ile yön tespiti yapılmaktaydı. Uzunluğu yaklaşık olarak 64 metre olan tünelin yaklaşık 35’inci metresinde bir kum akıntısı ile karşılaştık. Kazı yapıldıkça kum akıntısı devam etti ve bu akıntı ile uğraşmaktansa yön değiştirilmeye karar verdik.

   Güneydoğu istikametine dönülerek, 5 metre aynı yöne doğru kazdık.

   5 metreden sonra hedeflenen nokta istikametine döndük.

 

*     *     *

   Anayol geçilip hendek duvarına yaklaşıldığı zaman, hendek seviyesine çıkmak için tünelin tabanını yükselttik. Yol ile tünel tavanı arasındaki toprak kalınlığı 1.5 metre civarına kadar düştü. Bu kısım sert ve kayalık olduğundan dolayı kazı da zorlaşmaktaydı. Bütün zorluklara rağmen kazı devam etti ve hedeflenen noktaya ulaştık.

 

*     *     *

   Kazma sonunda herhangi bir kapı açılmadı; sadece 30 santimlik bir oyuk açtık.

   Hendek duvarına yanaşıldığı zaman Rum hükümet ekipleri kazıya dik istikamette telefon kablosu geçirmek için çalışmalar yapmaktaydı. Derin kazı yapmadıkları için tüneli fark edememişlerdi”.

 

*     *     *

Yıl, 1967’dir.

Tünelin kazımı, “Mağusa Sancağı”na bağlı yaklaşık 25 kişilik bir mücahit grubuyla geceleri dönüşümlü olarak ve büyük bir gizlilik içerisinde, aylarca yürütülür…

Sınırlı bir köşe yazısı içerisinde hızlıca özetlemeye çalıştığı tarihi tünel konusu, kendi özünde ya ayrı bir kitap ya da birkaç saatlik televizyon belgeseli ve hatta sinema filmi olacak özelliğe sahiptir.

Böylesine bir “Kurtuluş Tüneli” Alman, İngiliz, Amerikan, Fransız ya da başkaca ülkelerin tarihlerinde yaşanmış olsaydı eğer, aradan geçen yıllar içerisinde birden çok sinema filmleri ile halklarının neler yaşadığını en dramatik yönüyle anlatır, böyle bir öyküye sahip olmanın gurur ve kahramanlığını mutlak surette, anlatırlardı…

Peki, ya biz ne yaptık?

74 sonrası, tarihi tünelin girişine betonlar dökerek kapattık, unutturduk ve milli mücadele tarihimizden söküp attık…

 

*     *     *

TMT yıllarından başlamak üzere, 21 Aralık 1963’le birlikte oluşturulan “Mağusa Sancağı”na da istihbarat subayı olarak büyük emek ve hizmetlerde bulunan değerli büyüğümüz, abimiz ve hayattan ayrıldıktan sonra bile halâ büyük bir sevgi – saygıyla “Hilmi KOMUTAN” olarak andığı Sn. Hilmi KILGIN, milli mücadele yıllarımıza ilişkin bilgi, belge ve anılarını topladığı “Varoluş Mücadelesinde Mağusa Sancağı” kitabında, Rum ve Yunan silâhlı güçlerinin 15 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a yapılan darbeyle birlikte gelişen olayları ve Türklere yönelik saldırılarında Mağusa ile Baykal halkımızın içerisinde bulundukları koşulları şöyle anlatır (2):

 

“Baykal Bölüğü’nün

Suriçi’ne Çekilişi”

 

   “Baykal Bölüğü, 1967 yılında yapılan tünelden Suriçi’ne giriş yapmıştır.

   Tünel, yapımını müteakip hiçbir bakıma tabi tutulmamıştır.

   Tünelin hendeğe açılan kısmının ağız bölümünün açılışını, halkın güvenlik içerisinde Suriçi’ne alınmasını sağlayan bugün aramızda olmayan Münir Tevfik Çavuş, Mürsel Tevfik ve Polis Mustafa Yüce(Erkek Mustafa)’ye dualarımızı esirgemememiz gerekmektedir.

.

*     *     *

   1974 Barış Harekâtı öncesi Mağusa’da Rum kuvvetlerinin 1/3’ü kadar bir kuvvete sahip olan Türk kuvvetlerinin cephane ve silâh stoku da sınırlı ve eskiydi.

   20 Temmuz 1974’te saat 18.30’da Türk Kuvvetleri Barış Gücü aracılığı ile yaralı olanları ve şehitleri Suriçi’ne alabilmek için Rum kuvvetlerinden ateşkes ister.

   Rum kuvvetleri, “sadece yaralılar olmaz, bütün halkı içeri alıp, dış bölgeleri tamamen teslim ederlerse ateşi keseriz” cevabını verir. İşte tam bu sıralarda Rum kuvvetlerinin havan atışları hızlanır. Sonunda Türk kuvvetleri saat 19.30-20.00 sıralarında Barış Gücü aracılığıyla teslim olacaklarını bildirir.

   Rum kuvvetleri de teslim olma işleminin kendi istedikleri gibi ve sabaha karşı olmasını, bütün Türk kadın, çocuk ve ihtiyarların Mağusa kapısının karşısındaki meydana toplanmasını, Türk Mücahitlerinin ise silâhlarını başlarının üzerine koyarak meydana yaklaşmalarını, silâh ve cephanelerini Rum kuvvetlerine teslim ettikten sonra da halkın ve Mücahitlerin Suriçi’ne gönderileceğini bildirir.

Türk kuvvetleri bu şartlara karşı herhangi bir cevap göndermez. Çünkü Rum kuvvetlerinin verdikleri sözü yerine getirmeyecekleri düşüncesi vardır. O gün, Suriçi’ne verilen elektrik, kesilir.”

 

*     *     *

Cumartesi günkü köşe yazımızda, devam etmek üzere…

 

*     *     *

Yararlanılan Kaynaklar:

1) Araştırmacı yazar – Akademisyen, Zeki Akçam; “20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı Sırasında Gazimağusa – Baykal Bölgesinden Kale İçine Geçişi Sağlayan Tünel ve Tünelin Uygulamalı Halkbilimi Müzesi Haline Getirilmesi”, Motif Akademi Halkbilimi Dergisi / 2013-2 (Temmuz-Aralık) (Kıbrıs Özel Sayısı-II), s.109-117

2) Varoluş Mücadelesinde Mağusa Sancağı – Hilmi KILGIN (Hilmi Komutan)’ın Arşivinden – Turgay Bülent Göktürk, s.279-280, ISBN 978-625-400-617-3.

 

Gazimağusa Belediye Başkanı Dr. Sn. Süleyman ULUÇAY’a Teşekkürle…(3)

Yorumlar kapalı.