Akay Cemal

Bayramın tadı eskidendi





Eskilerden ‘Nerede o eski bayramlar’ diye hayıflanmaları hep duyarız. Eski bayramların özlemi azalsa da bitmedi, bitmeyecek. Bayram namazları eskiden olduğu gibi gene yoğun! Bayramlaşma da öyle! Ama aile ziyaretleri eskisi gibi değil! Komşu ziyaretleri de aynı şekilde. Hele apartman yaşamında hiç değil. Zaman geçtikçe, teknoloji geliştikçe örf-adet ve geleneklerde de değişiklikler oluyor.

Koşullar nedeniyle bayramların şekli şemali de değişti. Bayrama tatil gözüyle bakılıyor. “Aman bayram gelsin de tatil yapalım, dinlenelim, falan yere gidelim” deniliyor. Aileler arası bayram ziyaretleri, ortak sofralarda buluşarak güzel sohbetler elbette var da, yüzde kaç? Bir restorana bile gidildiğinde, çoğu defa karı-koca, hele evlatlar, başlarını akıllı telefonlardan kaldırmıyorlar. Bu da muhabbetin içine ediyor.

İşte teknolojinin bayrama getirdiği etki! Hani ‘Tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ derler ya!

Eskiden aile bağları çok daha güçlüydü. Fakirlik, yokluk, kıtlık vardı, ama bayrama da hakkı verilirdi. Şimdiki gibi dilediğin marka ayakkabıyı bulabilir miydin? Yeni giysilere, ayakkabıya senede bir, en fazla iki kez kavuşabildiğin için, onları arife günü yastığının başucuna asar, özlemini çektiğin potini yastığın yanına koyar ve öyle uyurdun. Sonra da bayramın tadını tam olarak çıkarmanın bir nevi bayram maratonu heyecanı içinde büyüklerin ellerini öper, harçlık biriktirir, saygıda kusur etmezdin.

Başkent Lefkoşa bayramları daha renkli geçtiğinden, birçok köylerden buraya akın vardı. Çocukların eğlenecek mekân yerleri ve imkânlar daha fazlaydı. Mücahitler Sitesi’nin önünden tutun da Çağlayan Parkı’na kadar yoğun bir kalabalık vardı. Girne Caddesi’nde Şamişici Abdullah’ın dükkânı önünde insanlar kuyruk olurken, Resa’nın ‘Budak’ Pastanesi’nde de aynı manzarayı görmek mümkündü. Fırın ve şiş kebaplarının üzerinden ekmek kadayıfı tercih edilendi. Hammalın Mustafa’nın “Fırın kebabına gel. Vay bu akıllı kelleye vay” diye müşterilere seslenmesi hâlâ kulaklarda çınlamaktadır.

Bayram kalabalığı Girne Kapısı’ndan Çağlayan Parkı’na kadar uzayıp gider, aileler rengârenk, pırıl pırıl giysileriyle yazlık sinemaların önünde yürüyüşlerini yaparlar, sıra sıra duran arabacıklarda çekiliş yaparak şanslarını denerlerdi. Envai çeşit tatlıdan elmalı şeker, pamuk şekeri satanlar çocukların yoğun ilgisini çekerken, geceleri Çağlayan önündeki yazlık sinemalar dolup taşardı. Çeşitli oyunların yanında, bir de tavşan oyunu vardı. Numaralı biletler alınır, tavşan hangi numaralı yuvaya girerse o biletin sahibi kazanırdı.

Allah rahmet eylesin, değerli meslektaşımız Bilbay Eminoğlu bu konuda ne yazmıştı biliyor musunuz? Tavşan oyununda bilet alan bazı genç kızların kazanmak için doğal olarak ‘Benim deliğime… Benim deliğime’ diye tezahürat yapmaları garipti. Bu, oradaki delikanlıların gülüşmelerine neden olmuyor değildi.

Çağlayan’dan konu açılmışken, biraz detaya girelim. Fırın kebabı o kadar lezizdi ki, ta Baf’tan kalkıp gelen Rum aileler bile vardı. Yiyen bir daha ister, sorulsa da formülünü söylemez, sır verir, ser vermezdi. Kıbrıs’ın belli başlı eğlence mekânlarından biriydi Çağlayan. Ünlü dansçı kızlar gelir, ilgiyle izlenen şov gösterileri yapılırdı. Toplumlararası çatışmalardan önce Rumların da uğrak yerlerindendi. Kaliteli programlar nedeniyle gazino dolup taşardı. Hatta 15 Temmuz 1974 öncesinde Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Hilton Otel’de düzenlenen bir basın toplantısında, ünlü EOKA’cı ve darbecilerden Nikos Samson, illa ki Türk kesimine geçmek istediğini, bu konuda kendisine yardımcı olabileceğimi söylemiş, ‘Nerede kahve içmek istersin’ diye sorduğumda, “Çağlayan’da” demişti.

Evet; bayram bitti, ama tatil devam ediyor. Az da olsa sizlere nostalji yaşatabilmişsek ne mutlu!

***

Gazze’de yoğun bombardıman devam ederken, İsrail ve Rum Yönetimi ortak askeri tatbikat yaptı.(Sizce bu ne anlama geliyor?)

***

Kayahan bayramın son günü Ozanköy’de toprağa verildi

Kayahan ailesinin kıymetli büyüğü, emekli polis, merhume Fatma Kayahan’ın eşi, iyi insan Ahmet Kayahan dün Ozanköy’de son yolculuğuna uğurlandı. Tüm aileye ve sevenlerine üzüntü ile duyurulurken, çocukları Sibel-Saffet Özmenek (merhum), Utku-Ercan Esmer, Selim Kayahan, torunu Deniz Kayahan, manevi kızları Naciye Hamle, Rasika Kumari Mudrige ve Mahri Karayeva, yokluğuna hiçbir zaman alışamayacaklarını ifade ederek, “Acımız büyüktür. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun.” dediler.

Bayramın tadı eskidendi

Yorumlar kapalı.