Dikkatler New York’a Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na çevrilirken, Gazze’de yaşananlar, Filistin konusu gündemin ön sıralarında… Çeşitli ülkelerde ise, Filistin’e destek yürüyüşleri giderek yoğunlaşıyor. Avusturya’nın başkenti Viyana’da binlerce kişi, Filistin’e yaptırım çağrısıyla gösteri düzenledi. “Soykırımı durdurun, özgür Filistin, İsrail’i boykot edin” sloganları atıldı.
Parlamento önünde konuşan Katolik Rahip Günter Reitzi, “Gazze’de yaşananlar, insan onurunun hiçe sayılması ve yok edilmesidir.” ifadesini kullandı. Singapurlu mevkidaşı ile bir araya gelen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi de, “Filistinlilerin topraklarından sürülmesine karşıyız.” dedi.
Bu arada Kanada, Avustralya, İngiltere ve Portekiz Filistin devletini tanıdıklarını açıklarken, Fransa, Suudi Arabistan ve Mısır da, Filistin devletinin kurulmasını desteklediklerini açıkladılar. Yunanistan Başbakanı Miçotakis ise, Gazze’deki katliama ‘soykırım’ diyemedi. Peki Hristodulidis? O şimdi İsrail’den satın alınan Barak MX hava savunma sistemini kurdurmakla meşgul. Sistem Güney Kıbrıs’a parça parça taşınıyor.
Böyle bir durumda Hristodulidis’in, İsrail’e toz kondurması beklenebilir mi? Rum liderin diplomatik büro şefinin, İsrail’den gelen emir üzerine, genelge yayımlayarak, Güney Kıbrıs’ta duvarlarda yazılı İsrail karşıtı sloganları sildirdiği haber verildi. AKEL bu olay üzerine sert tepki gösterdi.
Şimdi kimin dans ettiği, kiminle ne tür ilişkiler içinde olduğunu herkes bilmektedir. Yunanistan ve Rum Yönetimi’nin Gazze’deki olaylardan önce de İsrail ile iyi ilişkiler içinde olduğu bilinmekteydi. Olabilir. Ancak Gazze’de saldırıların başlamasından itibaren saflar belirlenirken, Yunanistan ve Rum tarafının da masumun yanında yer almadığı görülmüştür. Ülkelerin siyasetine kimse karışamadığı gibi,çıkarları da neyi gerektiriyorsa ona yönelmektedirler.
Önemli olan, gerçeklere gözümüzü kapamamak, duyarlı olmak ve geleceğimizi güvenceye alabilmektir. Bugün Filistin’i tanıyanlar ve tanımaya karar verenlerin çoğu, inanın kendi kamuoylarının baskısı sonucu karar almak durumunda kalmışlardır.
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay da, tanıma kararlarının iç kamuoylarındaki tepkileri yatıştırma amacı taşıdığını belirtti. Özersay, Türkiye’nin KKTC’ye sağladığı güvenliğin hayati önemde olduğunu vurgulayarak, “İsrail’in, Güney Kıbrıs ile ilişkilerine bakınca, Türkiye’nin her koşulda yanımızda olmasının değeri bir kez daha ortaya çıkıyor.” dedi.
Özersay çok önemli bir noktaya değindi. “Bölgede yanmakta olan ateşe Kıbrıs adasını da katmak isteyenler olabilir. Bundan şu veya bu şekilde çıkar sağlama peşinde olanlar da bulunabilir. 51 yıldan beri bu Ada’nın tümünde barış, huzur ve güvenin sağlanmasından hoşnut olmayanlar da olabilir. İstikrar ortamını bozmak isteyenler de! Barış, birilerinin işine gelmeyebilir. Burayı ‘Sıçrama tahtası’ olarak da görebilirler. Makarios da zamanında öyle demedi mi? Anlaşmaları imzalayıp da Londra’dan adaya döndüğünde kendi halkına “Merak etmeyiniz de, bu anlaşmalar Enosis’e (Yunanistan’a ilhak) giden yolda sıçrama tahtasıdır.” demişti.
Nitekim 2 buçuk yıl sonra söyledikleri uygulamaya konuldu. 21 Aralık 1963’ten 20 Temmuz 1974’e kadar barut kokusu hiç eksik olmadı. Ancak garantör ülke olarak Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’ te yapmak durumunda kaldığı Barış Harekâtı’yla silahlar sustu. Barış, huzur ve güven ortamı oluştu. Rum tarafı ve Yunanistan, barışın içine etti, ama Türkiye barışı getirdi. Türklere olduğu gibi, Rumlara da!
Türkiye mükellefiyetlerini yerine getirirken, Özersay’ın dediği gibi, Türkiye’nin sağladığı güvenliğin değerini bilelim. Rum tarafının oyununa gelmeyelim. Federasyon aldatmacılarıyla daha fazla kaybedecek zamanımız olmadığını hep birlikte haykıralım. Rum yönetiminin, federasyon nitelemesinin Kıbrıs Türkü için çıkış noktası olmadığını da bilelim.
Gözle görülen gelişmeler karşısında, en mantıklı yolun, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm olduğunun bilinciyle, Kıbrıs Türküne kol-kanat geren, güvenliğimizi sağlayan Türkiye ile saflarımızı daha da sıklaştıralım. Birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere, savaş rüzgârlarını buraya da sıçratma hevesinde olanlara fırsat vermeyelim.
Yorumlar kapalı.