Akay Cemal

Avrupa Parlamentosu için yürek tüketmeye değmez!





   Avrupa Parlamentosu (AP), bir başka deyişle ‘Rum-Yunan sözcüsü’, geçen gün onayladığı Türkiye ilerleme raporunda, Türkiye’ye, Kıbrıs’ta iki devletli çözümden vazgeçme çağrısında bulundu.

448 leh, 67 aleyh ve 107 çekimser oyla kabul edilen raporda özetle, Türkiye’den “İki devletli çözüm önerisini geri çekmesi ve kalıcı bölünmeyi güçlendiren eylemlerden kaçınması” istenirken, KKTC ile imzalanan ekonomik ve mali protokol ile Maraş’taki sözde “BM Güvenlik Konseyi kararlarına zıt olan uygulamalar” kınandı.

   AKEL’in AP Milletvekili Niyazi Kızılyürek konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin, Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine gittikçe daha çok müdahale ettiği bir dönemde raporun, raporun, Türkiye’yi, Kıbrıs Türk toplumuna saygı duymaya çağırdığı” iddiasında bulundu.

   Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, raporda yer alan Kıbrıs meselesine yönelik sığ ve vizyonsuz ifadeleri, Avrupa Parlamentosu’nun, Rum Yönetiminin sözcülüğüne soyunduğunun yeni bir kanıtı olduğunu vurguladı. Fuat Oktay “Şayet AB ve AP, Kıbrıs meselesinin çözümüne katkıda bulunmak istiyorsa; Kıbrıs Türk halkını yok saymaktan vazgeçmeli, Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeli ve 2004’te Kıbrıs Türk halkına verdiği taahhütleri yerine getirmelidir” ifadelerini kullandı.

   Fuat Oktay ayrıca Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğuna işaret ederek, “Rumların 50 yıla yakın süredir, oyalama taktikleriyle, 2004’te ve 2017’de reddettikleri bir model (federasyon), 50 yıl daha müzakere edilmeyecektir. Bu defter artık kapanmıştır” değerlendirmesinde bulundu.

   Türkiye Cumhurbaşkanı Fuat Oktay’ın, AP’yi ‘Rum Yönetiminin Sözcüsü’ diye nitelemesi yerindedir ve gerçeğin ta kendisidir. Avrupa Parlamentosu yalnız Rum tarafının değil, aynı zamanda Yunanistan’ın da sözcüsüdür. Yani Türkiye ve KKTC’ye karşı Rum-Yunan Sözcülüğünü yapmaktadır. Hem de 21 Aralık 1963’ten bu güne kadar! Kıbrıs’la ilgili, Türkiye ile ilgili ne kadar rapor, karar, açıklama varsa toplayın ve koyun masaya. Kıbrıs Türkleri veya Türkiye lehinde bir tekine rastlayamazsınız. Çünkü peşin hükümlüdür, önyargılıdır ve taraftır. Rum Yönetimine taraftır, Yunanistan’a taraftır. Türkiye yüzde yüz haklı bile olsa, AP nezdinde haksızdır.

   Nasıl ki, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in diğer adı ‘Mr. Complainer’ (Şikâyetçi) ise, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bir diğer adı da ‘Rum-Yunan Sözcüsü’dür. Efendim, iki devletli çözümden vaz geçilsin miş… Maraş konusunda BM Güvenlik Konseyi kararına saygı duyulsun muş, içişlerine karışılmasın mış ve saire. İki ülke arasında bir protokol yapılır ve imzalanırsa, bu bir ülkenin, ötekinin içişlerine karışmak mıdır? Geçen gün Türkiye ile Pakistan arasında nice protokoller imzalandı. Bu, Türkiye’nin, Pakistan’ın içişlerine karışması anlamında mıdır? Kaldı ki 5 ülkenin kontrolünde olan Güvenlik Konseyi’nin kararları ne denli sağlıklıdır? Mesela İsrail bu kararları bu güne kadar niye takmadı ve takmıyor? Rusya, Güvenlik Konseyi kararlarını sallıyor mu?

   Bunları geçtik. Ve bakıyoruz, birçok ülke artık Türkiye ve Kıbrıs’la ilgili gerçekleri görmeye başladı. Rapor 448 oyla kabul edildi, ama 67 de rapor aleyhinde oy kullanıldı. Dahası 107 de çekimser var. Hiç de fena sayılmaz. Her şeye rağmen, geçmişe kıyasla Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleri görenlerin sayısının artması olumludur. Demek ki AP’nin görevinin, Rum yönetimi ve Yunanistan’ın sözcülüğünü yapmak olduğunu onlar da anlamış bulunmaktadır. O nedenle diyoruz ki, Avrupa Parlamentosu için yürek tüketmeye değmez!   

                                                                                              ***

Ferdi Sabit Soyer’den:

Birikimleri korumak

“… TL olan İhtiyat Sandığı birikimlerinin tümünü bırakın, dövize çevirme önlemini; neden hiç olmazsa İhtiyat

   Sandığı birikimlerini Türkiye’de uygulanan Kur Korumalı Mevduat sistemi benzeri bir uygulamaya dönüştürmek gündeme girmiyor? Emekçilerin alın teri birikimini korumak gerekmez mi? Bunu düşünmek milli değerlere karşı olmak mı?”

                                                                                                ***

Çakli, Pınarbaşı’nda defnedilecek

   Pınarbaşı köyünün çınarı, iyiliksever insan, merhum Münür Hüseyin’in eşi Sultan Hüseyin Çakli, bugün Pınarbaşı köyünde toprağa verilecek. Evlatları Resmiye Ramadan, Naile-Kemal Osman, Bülent ve Bilay Hüseyin, ayrıca torunları ve torun çocukları, tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyururken, “Cennet mekânın olsun güzel annemiz, ne dil yeter seni anlatmaya, ne göz doyar sana bakmaya, ne ellerim yeter seni sarmaya. İçim yanarken üşümek, yüreğim kan ağlarken gülmek, İşte anne hasreti bu olsa gerek. Kalbimizdesin güzel annemiz. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” ifadelerini kullandılar.  

   Öte yandan Dikmen köyünün sevilen simalarından Hilmi Koşer’in (56) geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etmesi, başta ailesi olmak üzere, Dikmen’de derin üzüntü yarattı. Hilmi Koşer dün köyünde son yolculuğuna uğurlandı.

Avrupa Parlamentosu için yürek tüketmeye değmez!

Yorumlar kapalı.