
Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz, kuzu etinin Güney Kıbrıs piyasası ile aynı fiyata satılabilmesi için devletin canlı hayvancılığa 50 milyon TL’lik teşvik vermesi gerektiğini iddia etti:
‘İthalat geriler’ tehlikesi… Başkan Deniz, vatandaşların et satın almak için Güney’e geçtiğini ve başka ihtiyaçlarını da karşılamaya başladığını belirterek, bunun ithalatta gerilemeye neden olabileceğine dikkat çekti. Deniz, devlet gelirlerinin yüzde 70’inin ithalattan alınan vergilerden oluştuğunu vurguladı.
“Kaçağın önüne geçilir”… “Et fiyatı ayda 50 milyon TL ile sübvanse edilirse Güney’den kaçak et gelişi de bitecek, çünkü fiyat aynı olacak. İçerdeki 220 bin canlı hayvan, kaçağın önüne geçilmesiyle 2-3 ayda tükenir. İşte o zaman ithal ete gerek var mı yok mu ortaya çıkar.” diyen Deniz bu konuda kalıcı çözüme ihtiyaç olduğunu söyledi.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz, KIBRIS TV’de yayınlanan Taşlar Dökülürken programına konuk oldu, Hasan Hastürer’in sorularını yanıtladı.
Et ithali konusunda yaşanılan sürece ilişkin konuşan Başkan Deniz, önemli rakamlar ortaya koyarak bu konuda yapılması gerekenleri anlattı.
“Sektörler rekabetçi olacak şekilde planlanmalıdır. Hayvancılığa baktığımız zaman aynı coğrafyada yaşadığımız Güney Kıbrıs’ta çiftlikte canlı hayvanın kilo fiyatı 5 Euro’dan, tosun ise 3 Euro’dan satılıyor. Biz o zaman nasıl oluyor da canlı tosunun kilosunu 6, kuzuyu 10 Euro’ya satıyoruz?” diye soran Deniz, Güney Kıbrıs’tan yüzde 100 pahalı olunduğuna dikkat çekti. Başkan Deniz, “Aynı ada üzerindeyiz. Rumlar nasıl ucuza mal edebiliyorsa, bizim de bunu aynı fiyata mal etmemiz gerekiyor. Kesilen hayvan başına aradaki farkı ödeyip 5 Euro’dan bunu hayvancımızın satmasını sağlamamız lazımdır.” dedi.
“Nüfus ile kesilen hayvan sayısı kaçağı resmediyor!”
Ticaret Odası Başkanı sözlerine şöyle devam etti:
“KKTC’deki tüm hayvanların 220 bin adet olduğunu biliyoruz. Canlı hayvan popülasyonu artırılmalıydı ama hiçbir girişim yapılmadı yıllarca. Ayrıca bizde hayvancılık daha çok süt besiciliği için yapılıyor. Buna rağmen biz en pahalı sütü kullanıyoruz. Biz ayda 10-15 bin arası hayvan kesimi yapıyoruz. Yani yılda 120-130 bini geçmiyor kesilen hayvan sayı. Bunu nüfusumuza ‘ki 407 bin olduğu söyleniyor’ böldüğümüz zaman kişi başı miktar ortaya çıkar. Bakın ben size nüfusu 800 bin üzerinden hesaplayarak yapayım. Çünkü turist, öğrenci, yabancı çalışan işçi, askerimiz ve kaçak yaşayanlar da var. Biz kestiğimiz hayvan sayısını 800 bine böldüğümüz zaman kişi başı yıllık 3 kiloya, ayda 250 grama geliyor. Afrika ülkelerinde bile bu daha fazladır. Orta Doğu ülkelerinin örneğin kişi başı 16 kilo, ABD’de 24 kilodur. Bizim gerçeğimize bakarsak çok et tüketen bir toplumuz çünkü 30 kiloyu bulur. Bakın ben yarısını atıyorum. Kaldı 15 kilogram. 3 kilo geliyor ya, peki o zaman soruyorum 12 kilo nereden geliyor? Bunun 4-5 kilosunun da Güney’den alıp gelenler olsa. Ama biz bu eti 5 Euro’dan kasaba verdirirsek, 2-3 ay sonra adada hayvan kalmaz. Çünkü o zaman kaçağın da önüne geçmiş olursunuz. Çünkü Güney’e geçip et almaya gerek kalmayacak, fiyat aynı olacak. Kaçak bittiğinde gerçek ihtiyaç da ortaya çıkacak. İşte o zaman ithal ete gerek var mı yok mu konuşuruz. Kalıcı çözüm gerekiyor. Bunu yapsa devlet yani ayda 50 milyon sübvanse etse kuzuyu kilosu 5 Euro’dan satılabilir.”
“Güney’e geçişler katlanarak arttı”
Güney’de et fiyatlarının daha ucuz olmasının insanları Güney Kıbrıs’tan alış verişe teşvik ettiğini savunan Turgay Deniz, geçiş rakamlarının bunu anlattığına değindi. “Biz geçen sene ilk 4 ayda 120 bin geçiş yapmışız Güney Kıbrıs’a ama bir bakıyoruz bu yıl ilk 4 aylık geçiş sayımız 260 bin olmuş! İnsanlar Güney’e et almak için geçiyor, oradaki kasaplarda sıra bekliyor insanımız. Et için gitmişken başka şeyler de alıyor. Bu piyasamız için de kan kaybıdır.” ifadelerine yer verdi
“Maliyeyi ayakta tutan ithalattır”
Güney Kıbrıs’tan yapılan alış veriş nedeniyle ve Rumların da Kuzey’de sadece nispeten daha ucuz mallara yönelmesi ile KKTC’nin ithalat rakamlarında düşüş olabileceğine dikkat çeken Başkan Deniz, bunun devlet kasasına da zararı olabileceği uyarısında bulundu:
“2022’de 1 milyar 800 milyon dolar olan ithalatımız oldu. 2023’te ise bu rakam 2 milyar 800 milyon dolara ulaştı. Devletin tüm gelirlerinin yüzde 70’i gümrüklerde alınan vergi ve harçlardan oluşuyor. Yani Maliyemizi ayakta tutan, maaşlarımızı da ödeyen ithalattır. Sadece bizim değil, Güney’den gelip burada alış veriş yapan Rumların da bunda büyük katkısı vardır. Hem bizim Güney piyasasına akışımız hem de Rumların sadece belli ürünler dışında diğer ürünleri almama dönemi başlaması durumunda işler terse dönebilir. Bu durum terse dönerse bizim hem iş insanlarımız, hem de devlet maliyesi olumsuz etkilenecektir.”
“50 milyonluk sübvanse ile çözülür”
Bu tehlikelerin yaşanmaması için hayvan üreticilerine Güney Kıbrıs ile canlı hayvan satışı arasındaki farkı kapatması için 50 milyon TL’lik sübvansenin verilmesi gerektiğine değinen Başkan Deniz, “Zaten bu 50 milyonluk sübvanseyi birkaç ay vereceksiniz. Kısa bir süre sonra ülkede hayvan kalmayacak. Çünkü kaçak gelmemiş olacak. O zaman canlı hayvan ithali olağan bir duruma gelecek. Devlet de zaten canlı hayvan ithalinden elde edeceği gelir ile ödediği teşviki fazlasıyla cebine koyacaktır.” diye konuştu.
“Cesaretle adım atılmalı”
50 milyon TL kaynak nereden bulunacak şeklinde bir sorunun sorulmaması gerektiğine de değinen Deniz, şöyle devam etti:
“Şu anda hayat pahalılığının maaşlara yansımasının devlete maliyeti ayda 600 milyon TL olacak. Düşünün ki 4 ay sonra bir daha hayat pahalılığı maaşlara yansıtılacak. Yani o zaman da aylık 1 milyar TL’ye ulaşacak maliyet. Bunu bulup veren maliye 50 milyon için kaynağım yok derse buna kimse inanmaz.”
Oda Başkanı Deniz, cesaretle adım atılması durumunda sorunun çözülebileceğini vurguladı.
Yorumlar kapalı.