Engin Yıldırım

Alışveriş terapisi ve sosyalleşme





Günümüzde alışveriş birçok insan için ihtiyaçtan çok zevk için yapılan bir aktiviteye dönüştü. Alışverişe çıkıp dilediğiniz mağazalara girip, dilediğiniz her şeyi satın almanın zevki şüphesiz ki apayrı bir duygudur. Alışveriş merkezlerinde veya ünlü mağazaların bulunduğu caddelerde gün boyu gezerek alışveriş yapıp, sonrasında dinlenmek için şık kafelerde, kahve eşliğinde neler aldıkları ile ilgili sohbet ederek geçiren tüketici sayısı bir hayli fazladır. Hatta arkadaşlarının yanında hava olsun diye ihtiyacı olmadığı lüks ürünleri alıp, ertesi günü alışverişi yaptığı mağazaya gelip ürün iadesi yaptıktan sonra kredi kartına ürünün parasını iade ettirenleri bile duymuşsunuzdur.
Alışveriş neden yapılır? Hemen herkes bu sorunun cevabını tabi ki ihtiyaçtan ötürü diye cevaplamıştır sanırım. Ama bu cevabı veren kaç kişi gerçekte sadece ihtiyaç için alışveriş yapıyor dersiniz? Alışveriş;
-İhtiyaçları karşılar
-Güvenlik sağlar
-Sağlığı iyileştirir
-İyi gözükür/ görünümü iyileştirir
-Bir isteği karşılar
-Sahip olmak keyiflidir
-İnsanlara övünç duygusu verir
-Para biriktirmeye/kazandırmaya devam eder
-Hayatı kolaylaştırır /rahatlatır İyi hissettirir
-Birinin hoşlanmasını/saygı duymasını sağlar
– Modadır
-Statü sembolüdür…
Zamanla alışverişe bilerek veya bilmeyerek farklı anlamlar yüklemiş durumdayız. Üzüldüğümüzde, sevindiğimizde, keyif için, vakit geçirmek için, hatta arkadaşlarına sosyal medyada hava atan veya pahalı bir markanın çantası / poşetiyle etrafta dolaşıp hava atanları da görüyoruz; Kısacası yaşamımızda terapi niteliği kazanır olmuştur.
Peki ihtiyaçlar nasıl belirlenir? Genelde ihtiyaçlar iki ana başlık altında toplanabiliyor. Birincisi temel ihtiyaçlar, ikincisi ise lüks tüketim diye adlandırabileceğimiz keyfi ihtiyaçlarımız. Temel ihtiyaçlarımız, gıda, giyim, ev eşyaları gibi olmazsa olmazlarımızdır. Lüks tüketime giren ihtiyaçlarımız ise temel ihtiyaçlarımız karşılandıktan sonra keyfi ve maddi bütçenize göre zevk için aldığınız ürünlerdir. Lüks tüketim aslında belli kalite, imaj ve buna benzer etkenleri kullanarak ürünlerini yüksek fiyatlara satmaları sonucu oluşan bir tüketim şeklidir.
Perakendeciliği sıkıntıya karşı verilen bir savaş olarak tanımlayabiliriz. Sıkılan müşteriler hiçbir şey almazlar.
Ünlü bir kahve kafesine bakalım: Kahve aslında onların sattıkları ek ürün; Esas sattıkları şey, sosyalleşme. İnsanlar oraya 15 dakika iyi zaman geçirmek için gidiyor, bu arada kahvede içiyor. Farklı nedenlerden ötürü de olsa alışveriş çoğumuza kimi zaman terapi gibi gelir. Son yıllarda alışveriş özellikle kadınların tercih ettiği bir rahatlama, stres atma yöntemi oldu. Bir şey sizi çok mu üzdü ya da iş ortamınız çok mu stresli eşinizle veya sevgilinizle mi tartıştınız. O zaman hemen bir alışveriş merkezine veya Bağdat caddesine, Nişantaşına atın kendinizi. Mağazaları gezin kıyafetleri deneyin hoşunuza gidenleri alın. Bakın hemen nasıl rahatlıyorsunuz. Her işte olduğu gibi bunu da ayarında yaptıktan sonra neden olmasın? Üstelik müşteriler alışverişi ihtiyaçları çerçevesinde dozunda yaparsa özellikle alışveriş merkezleri insanı dinlendirmek açısından birebir. Aradığı her şeyi aynı çatı altında güvenli, temiz, keyifli bir ortamda kolaylıkla ulaşabiliyor ve çok fazla dolaşmadan, yorulmadan alabilmenin rahatlığını yaşıyor.
Alışveriş bir keyif, alışveriş bir eğlence, alışveriş iyi vakit geçirilebilecek bir olay. İnsanlar sosyalleşmek için alışveriş ediyor. Daha iyi vakit geçirmek için mağazalara gidiyor. Emekliler, yaşlılar, tek başına yaşayanlar, ev hanımları da kışın sıcak ortamda, yazın ise serin ortamda vakit geçirmek, sosyalleşmek için AVM’lere gidiyor. Alışveriş merkezlerinin yanı sıra mağazalarda da çeşitli aktiviteler düzenleniyor ve insanlar bu aktivitelere katılıyor, izliyor…

Alışveriş terapisi ve sosyalleşme
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.