Uluslararası ilişkiler uzmanları KIBRIS’a konuştu: Kıbrıs sorununu etkilemez!



featured




Uluslararası ilişkiler uzmanları Güney Kıbrıs’ın Mısır ile imzaladığı tek taraflı doğal gaz ile ilgili anlaşmaya ilişkin KIBRIS’a konuştu.

“Farklı bir etki yaratmaz”… YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sait Akşit, yaşanan bu gelişmenin Türk tarafı açısından önceki gelişmelerden farklı bir etki yaratmayacağını ifade ederek, bu imzaların Kıbrıs sorunu ile ilgili atılacak adımları olumsuz etkilemeyeceğini düşünüyor.

“Ellerini güçlendirme hamlesi”… UKÜ öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Özker Kocadal, özellikle Kıbrıs sorununda Mart ayında liderlerin bir araya geleceği yeni bir zirve beklentisi varken Rum tarafının yaptığı bu hamleyi, “Rum yönetimi elini güçlendirmeye çalışıyor.” ifadeleriyle yorumladı.

Emine Gül ÖZER

Güney Kıbrıs’ın Mısır ile doğal gazda tek taraflı ihracat anlaşması imzalaması, tepkileri de beraberinde getirdi.

Rum kesiminin, Mısır ile lisans sahipleri, Chevron Cyprus Limited, NewMed EnergyLP, BG Cyprus Limited arasında “Afrodit” doğal gaz sahasının geliştirilmesine ilişkin mutabakat zaptı imzalaması tepki çekti.

Kıbrıs sorununda Mart ayında yeni bir zirve beklentisi varken, Güney Kıbrıs’ın tek taraflı yattığı bu adım ne anlama geliyor?

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sait Akşit ve Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Özker Kocadal, anlaşmayla ilgili görüşlerini KIBRIS’a açıkladı.

Akşit: Oyun değiştiren bir adım

  YDÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sait Akşit, Mısır ve Güney Kıbrıs arasında imzalanan doğalgaz ihracat anlaşmasının daha çok İtalyan Eni ve Fransız Total şirketlerinin girişimi ile şekillendiğini aktararak, “Eni, bir süredir kendi dahil olduğu araştırma-geliştirme faaliyetleri çerçevesinde Kıbrıs ve Mısır açıklarında keşfedilen doğalgaz kaynaklarını bir havuz mantığı içinde toplama eğilimindeydi. Bu anlaşmanın, bu arayışı sonuçlandırdığını ve Eni’nin faal olarak katıldığı yakın alanlar olan Kranos ve Zohr alanlarındaki doğal gazın bir havuz yaklaşımı içerisinde Mısır üzerinden piyasalara aktarılması için adım atıldığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Rum tarafının tek taraflı attığı bu adıma dikkat çeken Akşit, konu ile ilgili şunları söyledi:

“Atılan bu adımın Kıbrıs Rum liderliğinin sunduğu gibi ‘oyun değiştiren bir adım’, Güney Kıbrıs’ın enerji piyasasındaki rolü için bir ‘dönüm noktası’ olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bu yaklaşımın daha çok iç siyasete yönelik bir söylem olduğunu belirtmekte fayda var. Halen Kıbrıs adası etrafında keşfedilen doğalgaz kaynaklarının ne zaman faaliyete geçebileceği konusunda belirsizliğin de devam ettiğini belirtmek gerekiyor.  Bu konuda belirleyici olacak unsurlardan biri keşfedilmesi beklenen kaynakların miktarı ve tabi ki maliyetleri. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’in bir enerji merkezi olarak rolünü tam anlamıyla tanımlayabilmek için halen şirketlerin son kararları ve maliyet belirsizliklerinin ortadan kalkması lazım.”

“Türkiye ve Mısır sessiz bir rekabet içinde”

Akşit, bu adımın Mısır’ın Doğu Akdeniz bölgesinde bir enerji merkezi olma isteğini güçlendiren bir gelişme olduğunu ve Türkiye ve Mısır’ın bu konuda sessiz bir rekabet içerisinde olduğunu aktardı.

Fakat Türkiye’nin sıkıntılı ikili ilişkileri nedeniyle 2010 yılından bu yana bölgede kaybettiği bir zemin olduğunu savunan Akşit, “Son dönemde Türkiye’nin Mısır ve diğer bölge ülkeleri ile ikili ilişkileri düzelmiş olsa da bu gelişme bize şunu net olarak gösteriyor: Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Mısır ve İsrail ile geliştirmiş olduğu işbirliği zemininin Türkiye’nin ikili ilişkilerinin gelişmesi ile sıfırlanmasını beklemek doğru olmayacaktır.” dedi.

Yaşanan bu gelişmenin Türk tarafı için önceki gelişmelerden farklı bir etki yaratacağını düşünmediğini de ifade eden Akşit, bu olayın Kıbrıs sorunu ile ilgili atılacak adımları da olumsuz etkilemeyeceği görüşünde.

“Söz konusu alanların Türkiye’nin kıta sahanlığı dışında bulunan alanları ilgilendiriyor olması düşük tonlu tepkileri beraberinde getirecektir.” diyen Akşit, şöyle konuştu:

“Küresel ve bölgesel gelişmelerin de şu anda gerginliğin artmasına imkan vereceğini düşünmüyorum. Kıbrıslı Türklerin kaynakların kullanımı ve yönetimi ile ilgili haklarının diplomatik girişimlerle gündeme getirilmeye devam edileceğini bekleyebiliriz.”

Kocadal: Türkiye’nin buradaki tepkisi çok kritik olacak

   Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Özker Kocadal, atılan imzalar ile birlikte ilk defa ticarileşme yönünde bir adım atıldığını ve o yüzden bu durumun çok kritik olduğunu belirtti.

İmzaların Türk tarafı açısından olumlu bir gelişme olmadığına dikkat çeken Kocadal şöyle devam etti:

“Bizim açımızdan olumlu değil, çünkü biz Kuzey Kıbrıs olarak bu ticaretin dışında tutuluyoruz. Fakat Güney Kıbrıs bu işi nihayetlendirmekte başarılı olursa, şirketler caymazsa ve gerçekten kaynak çıkartıp satılabilirse onlar için maalesef pozitif bir durum. Burada biz dezavantajlıyız. Bu ortaklık hiçbir şekilde bize olumlu yansımaz”.

Yapılan anlaşmayı ilginç bulduğunu kaydeden Kocadal, özellikle Kıbrıs sorununda yeni bir zirve beklentisi varken ve yeni bir görüşme süreci başlayabilecek iken Rum tarafının yaptığı hamleyi, “elini güçlendirmeye çalışıyor.” ifadeleriyle yorumladı.

Kocadal, Türkiye’nin buradaki tepkisinin çok kritik olacağını, orda yapılan faaliyetlerin engellenip engellenmeyeceğinin merak konusu olduğunu aktararak, “KKTC ve Türkiye’nin ortak bir tepki koyması gerekiyor, en azından bu şartlar altında görüşmenin bir anlamı yok. Rum tarafı tek taraflı devam ediyor bu tip faaliyetlere. Diplomatik olarak sert bir tepki koyulmalı.” şeklinde konuştu.

“Türkiye ve KKTC’ye karşı cepheleşme hamlesi”

Chevron şirketinin özellikle Amerikalı büyük bir petrol şirketi olmasına vurgu yapan Kocadal, şunları kaydetti:

“Bu durumu, Kıbrıs Rum tarafının, Türk- Amerikan ilişkilerini de göz önünde bulundurarak, buradaki diğer ülkelerle ve Amerika’yla Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye, KKTC’ye karşı bir cepheleşmesi olarak görüyorum.

Zaten bu bir süredir devam eden bir süreç. Silah alımı olsun, ambargonun kalkması olsun, yakında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne vizelerin kaldırılması süreci olsun. O boyutuyla önemli çünkü burada Amerika’yı işin içine çekerek olası bir askeri müdahaleyi de engellemeye çalışıyorlar”.

Bunun bir ticarileşeme adımı olduğunu, ilk defa sondaj dışında resmi olarak bir şirketle ticari anlaşma yapıldığını yineleyen Yrd. Doç. Dr. Kocadal, şöyle devam etti:

“Anlaşma bozulmaz ve ortaklık devam ederse hepsi bu işten para kazanacak. Bunun devamı da gelebilir. O zaman da Kıbrıs Türk tarafı için pek olumlu bir gelişme yaşanmaz. Bu şu anlık Afrodit için ama diğer sahalar için de benzer gelişmeler olursa biz bunun dışında kalacağız.   Kıbrıs sorunu çözülmeden bu konuda kaynakların nasıl paylaşılacağına dair bir çerçeve oluşturulmadan Kıbrıs Rum tarafı tek taraflı olarak Kıbrıs’ın doğal kaynaklarını dünya piyasalarına sunacak, bundan bir gelir elde edecek ve müttefik de kazanacak. O noktada bu durum çok kritik. Belki yürürlüğe girmez, kaldırılır, şirket vazgeçer bu ihtimaller de var, çünkü şirketler için Kıbrıs’ın doğal kaynakları çok da kazançlı olmayabilir, zira bu hidrokarbonları denizden çıkarmak çok maliyetli bir işlem.”

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
Uluslararası ilişkiler uzmanları KIBRIS’a konuştu: Kıbrıs sorununu etkilemez!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.