“Tenis hayatımın merkezinde”



featured




Teniste gösterdiği başarı ile hem KKTC hem de Güney Kıbrıs’ta milli takıma seçilen Tuğçe Tuğcu, tenisteki başarısının dünyanın en iyi üniversitesi seçilen Imperial College’e girip Tıp okumasına büyük katkısı olduğunu belirtiyor

 

Başarılı tenisçi Tuğçe Tuğcu, Imperial College yaptığı başvuruda tenis hayatına yer verdiğini söyleyerek “Gerek mülakatlar olsun gerekse de özgeçmişimi yazarken tenisten edindiğim özellikleri üniversite yönetimine gösterdim ve bence okula girmemde bunun büyük bir katkısı oldu.” dedi.

 

Cemre CEMALİ

 

8 yaşındayken hobi olarak tenise başlayan ve şimdilerde 23 yaşında olan Tuğçe Tuğcu, tenisi hayatının merkezinde tutmaya devam ediyor.

Tenis turnuvalarına katılmak için ilk yurtdışı deneyimini KKTC Milli takımı ile Rusya Soçi’ye gerçekleştiren Tuğçe’nin katıldığı o turnuva tenise olan bakış açısı değiştirdi ve ondan sonra yurtdışındaki tenis turnuvalarına katılmaya daha da gayret gösterdi.

14 yaşındayken Güney Kıbrıs’taki milli takıma giren ilk Kıbrıslı Türk olan Tuğcu, 16-17 yaşına kadar Güney Kıbrıs’ın milli takımında yer aldı.

Liseden mezun olduktan sonra üniversite hayatına adım atmak için İngiltere’deki Imperial College başvuru yapan Tuğçe Tuğcu, özgeçmişini yazarken de mülakatlara girerken de tenis yaşamına geniş yer verdi.

Şimdilerde dünyanın en iyi üniversitesi seçilen Imperial College’de tıp okuyan 2001 doğumlu Tuğçe Tuğcu, tenisin eğitim hayatına olan katkısını KIBRIS’a anlattı.

Tuğcu, İngiltere’deki birçok üniversitenin sadece akademik başarıya bakmadığını; sanat, spor alanlarında da başarıya önem verdiğini ifade ederek “Her ne kadar yüksek puan almış olsanız da bu gibi alanlara katılımınızın olması büyük bir avantajdır. Ben de katıldığım turnuvaları, milli takımda oynadığımı örnek gösterdim. Federasyonlardan aldığım referans mektupları ve internette bulunan maç başarılarıma yer verdim.” dedi.

“Hobi olarak başladım”

 

İmperial College’de 6. Sınıf tıp öğrencisi olan Tuğçe Tuğcu, 8 yaşındayken hobi olarak DAÜ’deki kulüpte tenis oynamaya başladığını ifade ederek “Sonra turnuvalara katılmaya, maçlar oynamaya başladım ve hiç bırakmadım. Hala oynamaya devam ediyorum.” Dedi.

Tuğcu, ailesinde ilk olarak yeğeninin tenis oynadığını belirterek kendisini tenise yönlendiren kişinin ise babası olduğunu “Fark ettim ki babamın küçükken içinde kalan bir şeymiş. Kendisi de oynamak istiyormuş biraz da onun yönlendirmesiyle başladım” cümleleriyle açıkladı.

Kardeşi Çise’nin de 4 yaşında tenis oynamaya başladığını kaydeden Tuğcu, “O benden daha erken oynamaya başladı. Benim için iyi oldu, okul tatillerinde buraya geldiğimde artık tenis oynayabileceğim biri oluyor. Ailemde şu an sadece ikimiz tenis oynuyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Hırslandım oynadıkça oynamak istedim”

 

Tuğcu, tenise olan ilgisinin, profesyonel anlamda tenis sporcusu olma noktasına nasıl evrildiğini şu sözlerle açıkladı:

“Hobi olarak haftada 1-2 grup halinde antrenmanlara gelirken, o dönemki antrenörüm Mustafa Ülker’in yönlendirmesiyle turnuvalara katılmaya başladım. Sonra fark ettim ki maç oynamak bende bir çeşit hırs uyandırdı, oynadıkça oynamak istedim. Küçükken katıldığım turnuvalardaki başarılarım sayesinde git gide antrenmanların sayıları ve süreleri artmaya başladı. Sonrasında daha çok kişi ile daha çok turnuva oynamak istediğim için 11-12 yaşlarındayken Güney Kıbrıs’ta tenis oynamaya başladım. İlk uluslar arası turnuvaya da 13-14 yaşlarındayken katıldım”

 

“KKTC milli takımındaydım”

 

Tuğcu, ilk olarak KKTC Milli Takımı’na girdiğini ve teniste ilk yurtdışı deneyiminin de KKTC Milli takımı ile Rusya Soçi’ye gitmek olduğunu belirterek oradaki turnuvalarda oynamanın tenise olan bakış açısı değiştirdiğini açıkladı.

Yurtdışına gitmenin ve farklı rakiplerle oynamanın ne kadar gerekli olduğunu o zaman fark ettiğinin altını çizen Tuğcu, daha sonra mümkün oldukça yurtdışındaki tenis turnuvalarına katılmaya gayret gösterdiğini söyledi.

Tuğcu, Güney Kıbrıs’ta sıralamalar olduğunu ve oynadıkları her turnuvadan puan topladıklarını kaydederek “Böylelikle ilk 3’e girenler o yaş kategorisinin milli takımına seçiliyor. Ben de oradaki turnuvalarda oynayıp puan topladım. 3 numaraydım bu şekilde 14 yaşındayken Güney Kıbrıs’taki milli takıma girdim. 16-17 yaşına kadar da devam ettim. Bu süre içerisinde Avrupa’daki turnuvalara katıldım, oradaki hocalarla antrenman yapma imkanım oldu.” dedi.

“Güney’de milli takıma giren ilk Kıbrıslı Türk bendim”

 

12 yaşından itibaren hep güneyde antrenman yaptığını oradaki turnuvalarda puan topladıkça sıralamalarda yükseldiğini anlatan Tuğcu, “İlk 3’e girdiğimizde milli takıma seçileceğimizden haberimiz yoktu çünkü bu noktada daha önce Güney Kıbrıs’taki tenis takımına girmiş bir Kıbrıslı Türk yoktu. Ben ilk oldum” dedi.

Tuğcu, kendi dönemine kıyasla şimdilerde Türkiye Milli takımına girmenin daha mümkün olduğuna dikkat çekerek iki dönem arasında çok büyük fark olduğunu anlattı:

“Şimdiki Tenis Federasyonu Başkanı Hasan Gazioğlu ile Türkiye Tenis Federasyonu arasındaki kurulan iyi ilişkiler sayesinde şu an o seviyede oynayabilen, sıklıkta maç kazanabilen sporcularımız var. Şimdi Türkiye Milli Takımımda olan sporcular orada çok fazla turnuva oynuyor ya da milli takım seçmeleri oluyor. Bizim zamanımızda seçmeler yoktu daha çok yıl boyunca oynadığımız turnuvaların puanlarını biriktiriyorduk. Bu büyük bir başarı. Bizim dönemimizde pek mümkün değildi. Sürekli Türkiye’ye gidip turnuvalara katılmak ve puan toplamak gerekiyordu. Bunun için ya her hafta Türkiye’ye seyahat etmem ya da orada yaşamam gerekecekti ve bu çok mümkün değildi. Türkiye’ye taşınmak erken yaşta verilmesi gereken bir karardı. Bu nedenle benim için Rum tarafında turnuvalara gitmek ve oranın milli takımına girmek daha mümkündü. Ben de öyle bir yol seçtim.”

 

“Başvurumda tenis hayatıma yer verdim”

 

İmperial College’de Tıp okuyan Tuğcu, tenisin eğitim hayatına olan etkisine de değinerek İngiltere’deki birçok üniversitenin sadece akademik başarıya bakmadığını; sanat, spor alanlarında da başarıya önem verdiğini anlattı:

“Her ne kadar yüksek puan almış olsanız da bu gibi alanlara katılımınızın olması büyük bir avantajdır.

Ben de katıldığım turnuvaları, milli takımda oynadığımı örnek gösterdim. Federasyonlardan aldığım referans mektupları ve internette bulunan maç başarılarıma yer verdim.”

Tuğcu, küçük yaşta yoğun bir yarışma temposuna girdiği için tenisin kendisine disiplin konusunda büyük bir yarar sağladığına vurgu yaparak “Yoğun bir programda hayatınızın farklı noktalarını bir arada idare etmeniz gerekiyor. Tenis bana bir çok şeyi bir arada yürütmeyi öğretti. Kortta yalnız olduğunuzda birçok şeyi kendi kafanızda çözmeniz gerekiyor. Küçük yaşta buna başlamak, bu gibi çözüm üretme stratejilerini kafanızda üretebilmek.. Bunlar aslında üniversitelerin öğrencilerde bulmak istediği özellikler..” ifadelerini kullandı.

Bu nedenle Imperial College yaptığı başvuruda tenis hayatına yer verdiğine dikkat çeken Tuğcu, “Gerek mülakatlar olsun gerekse de özgeçmişimi yazarken tenisten edindiğim özellikleri gösterdim üniversiteye ve bence okula girmemde bunun büyük bir katkısı oldu.” dedi.

 

“Üniversitede tenise devam ettim”

 

Tuğcu, üniversiteye kabul aldıktan sonra okulun tenis kulüplerini araştırarak iletişime geçtiğini ve üniversitedeki tenis kulübünün başkanlarından biri olduğunu söyleyerek “Oraya gittiğimde seçmelere katıldım ve oradaki kadın takımda oynamaya başladım. İrlanda’nın milli takım oyuncusu da vardı takımımızda. Hem onun hem de benim sayemde takımı her sene bir üst lige çıkardık şu an en üst ligdeyiz. Benim okulum akademik başarı ile bilinen bir okuldur, spor okulu olarak geçmez ama şu an oynadığımız okullar hep olimpik sporcu yetiştiren okullardır. O yüzden onlarla oynayabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum” vurgusu yaptı.

 

Tenis hayatımın merkezinde”

 

   Tuğcu, tenisin kendisi için ne anlam ifade ettiğini çok düşündüğünü belirterek “İçimde savaş gibidir. Kaybettiğim zaman ertesi günü bir daha oynayasım gelmez ama dönüp dolaşıp hep tenise geri dönerim.” dedi.

Kendini tenis oynamadan hayal edemeyeceğini söyleyen Tuğçe Tuğcu, “Hayatımın merkezinde olan şeylerden biridir tenis..İleride de hep devam etmek ve sürekli yapmak istiyorum.  Mezun olduktan sonra tenise profesyonel olarak devam edemeyeceğim çünkü yapmak istediğim başka bir meslek var ama tenis hep hayatımın bir parçası olarak kalmaya devam edecek.” vurgusu yaptı.

 

“Beklenmedik şekilde yarıfinal oynadım”

 

Tuğcu, birçok unutulmaz anısı olduğunu ancak onun için en unutulmaz anın 14 yaşında Yunanistan’da katıldığı bir tenis turnuvası olduğunu söyleyerek bu turnuvaya katılıp katılmama konusunda çok kararsız kaldığını şu şekilde anlattı:

“Avrupa’daki tenisçilerin birbiriyle oynadığı bir turnuvaydı. Benim için unutulmaz olmasının sebebi de öncesinde buradaki yerli turnuvalarda oynarken çok iyi bir sezon geçirmiyor olmamdı. Son oynadığım maç da dahil hiç kaybetmemem gereken maçları kaybetmiştim. Gitsem mi? Gitmesem mi? diye düşünüyorduk.

Bir an gitmeyim onun yerine burada kalıp antrenman yapmaya devam edeyim diye düşündüğüm de oldu ama

Güney Kıbrıs’taki kulübümden 2-3 sporcuyla gittim. O hafta hiç beklenmedik şekilde yarıfinal oynadım. O dönemde Tenis Europe seviyesindeki en yüksek başarımdı ve benim için unutulmaz bir haftaydı..”

 

“Devam edip etmemek başarıya bağlıdır”

 

   Tuğcu, tenise olan inancın eskiye göre biraz daha arttığını ve 3-4 yaşında eline raket verilen küçükler olduğunu belirterek, “O yaşta tenise devam edip etmemek başarıya bağlıdır ve bizim ülkemizde başarı ‘kazanmak’ olarak tanımlanır.. Nasıl oynadığınızdan daha çok kazanıp kazanmadığınıza bakılarak karar verilir.. Erken yaşta başlayanlar “kazandım devam edeyim”, “kaybettim devam etmeyim” gibi kararlar vermesin. Tenis uzun vadeli bir süreçtir ve sahada kazanıp kaybetmekten daha çok anlamı olan şeyler var. Örneğin; nasıl oynadığınız kendinizi nasıl geliştirdiğiniz çok önemli, uzun vadeli bakmak gerekiyor.” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
“Tenis hayatımın merkezinde”
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.