

Diş Hekimi Prof. Dr. Oğuz Ozan, Ağız Diş Sağlığı Haftası’na özel KIBRIS’a konuşarak ağız ve diş hijyenine her zaman dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı:
“Sinyal dikkate alınmalı”… Diş Hekimi Prof. Dr. Oğuz Ozan, ağızda ya da dişlerde oluşabilecek bir sorunun genellikle sinyal verdiğini ifade ederek, çok fazla ertelenen ağız ve diş sağlığı problemlerinin ileride bütün vücudu etkileyebilecek problemler haline dönüşmeye başladığını kaydetti.
Cemre CEMALİ
Her yıl toplumun ağız ve diş sağlığı konusunda farkındalığının artırılması amacıyla 22 Kasım “Diş Hekimliği Günü’, 22 Kasım’ı içine alan hafta ise “Ağız Diş Sağlığı Haftası” olarak kutlanıyor.
Eskiden sadece hastanın dişi ağrıdığında ziyaret edilen diş hekimleri, günümüzde çocukların süt dişlerinin çıkmasıyla birlikte diş hekimlerinin kapılarının aralanmaya başlaması gibi çok önemli aşamalar kaydetti.
KIBRIS’a konuşan Diş Hekimi Prof. Dr. Oğuz Ozan, toplumdaki bilinci artırmak için ağız ve diş sağlığı haftasının önemine dikkat çekerek, ertelenen ağız ve diş sağlığı problemlerinin ileride bütün vücudu etkileyebilecek problemler haline dönüşmeye başladığına dikkat çekti.
“Ağız ve diş hijyenine dikkat edilmeli”
Diş Hekimi Prof. Dr. Oğuz Ozan, ağız ve dişlerin vücuda açılan bir kapı olduğunu söyleyerek “oluşabilecek bütün rahatsızlıkların bu kapıdan girişinin olabileceği için bu girişlerin engellenebileceği gerçeğinin ortaya çıkarılması gerekiyor.” dedi.
Ağız Diş Sağlığı Haftası’nda özellikle vurgulanması gereken noktanın ağız sağlığı hijyeni olduğunun altını çizen Ozan, günlük bakım rutinleri ile ne kadar çok yol alınabileceğinin konuşulması gerektiğini kaydetti.
Ozan, bu bağlamda dişlerin günde en az 2 kere fırçalanması gerektiğini ifade ederek “En önemlisi gece yatmadan önce ve kahvaltı sonrası diş fırçalamadır. Gece yattığımızda ağzımızda kapalı bir ortam oluşmaya başlıyor ve bu ortamda gece bakterilerin etkileri daha fazla artmaya başlıyor. Bu nedenle uyumadan önce yapılan temizlik bakteri popülâsyonunu azaltır.” dedi.
Her bir fırçalamanın ortalama 3 dakika süre alacağına dikkat çeken Ozan, bu bağlamda günde iki kere bu rutin sağlandığında diş fırçalama için ortalama günde 5 dakika zaman ayrılacağının altını çizdi.
Ozan, “Bu 5 dakika belki de bu koltukta geçireceğiniz 3-4 saati ya da tekrarlayan 2-3 saatlerin önüne geçecektir. Bu nedenle çok önemlidir.” vurgusu yaparak rutin diş temizlikleri ve diş bakımlarının yapılması konusunda bilinçlendirilmenin önemine işaret etti.
“Erteliyorlar ya da görmezden geliyorlar”
Rutin doktor kontrollerinin süt dişlerinin çıkmaya başladığı an itibarıyla başlaması gerektiğini kaydeden Ozan, ağız ve diş sağlığı için hekim kontrolünün yetişkin bireylerde en az senede 1, olması gerekenin ise 6-8 ayda bir olduğunu açıkladı.
Ozan, diş hekimlerinin toplum tarafından ‘korkulan bir meslek grubu’ olarak görüldüğünü söyleyerek bu durumun yol açtığı etkileri anlattı:
“Ağızda ya da dişlerde oluşabilecek bir sorun genellikle sinyal verir. Kişi farkında olsa bile gözlemlediğimiz şey şu sıkıntıların farkına varıldığında hep bir öteleme oluyor. Bu sinyali alsa bile bazı durumlarda bunu erteliyorlar ya da bir şekilde bu sinyali görmezden geliyorlar. Bir sıkıntı hissedildiği anda hemen bir diş hekimine müracaat edilmesi gerekiyor. Sinyal alındığında sorun belki de 10 dakika ile çözülebilecekken sinyal ertelendiği zaman çözüm belki de ayar sürecek bir tedavi prosedürü haline gelmeye başlıyor. Bu sinyaller ertelendiği zaman problemin bittiği ya da geçtiği düşünülebilir ama aslında bu problem daha da büyümeye başlıyor.”
Ozan, çok fazla ertelenen ağız ve diş sağlığı problemlerinin ileride bütün vücudu etkileyebilecek problemler haline dönüşmeye başladığını bir örnekle açıklayarak “ağızdaki enfeksiyon ertelendiğinde zaman içerisinde daha da büyük bir enfeksiyona, bu durum daha da ertelediğinde ise kistlere dönüşebiliyor. Böylelikle sorun ertelendiğinde daha büyük apse ve iltihaplar haline geliyor.” dedi.
“Yüzde 90 hasta için en büyük sinyal ağrıdır”
Ağız içerisindeki çeşitli lezyonların bakteriyel problemler olduğunu ve bunların sadece diş, çene ve ağız dokularına zarar vermeyerek kan yoluyla bütün vücut için risk taşımaya başladığının altını çizen Ozan, kişinin hissettiği sinyallerin ne olduğunu anlattı:
“Vücudumuzdaki duyu organları bize aslında bazı şeyleri söylüyor. Ben de hep hastalarıma ‘Ağrı duydunuz ve bu önemli, şanslısınız’ diyorum. Ağrı eşiği düşük hastalar belki bunu yakalayamıyor ama yüzde 90 hasta için en büyük sinyal ağrıdır. Gece ağrıları, gündüz bir şey çiğnerken yemek yerken hissedilen ağrı ve sızlamalar sinyaldir. En önemli sinyal olan “hissedilen ağrıyı” lütfen göz ardı etmeyin. Bununla birlikte diş eti kanamaları, iltihap çıkışları, ağızdaki kötü tadı ötelemeyin. Bunlar önemli sinyaller hissedildiği zaman diş hekimlerine müracaat edin.”
Ozan, 2002 yılında Diş Hekimliği Fakültesinden mezun olduğunu ve yaklaşık 23 yıldır diş hekimliği yaptığını ifade ederek yıllar içerisinde ağız ve diş sağlığı noktasında toplumda oluşan bilinci anlattı:
“2000’li yıllardan bahsedersek o dönemlerde hasta ya dişi ağrıdığı zaman ya da yemek yiyemediği zaman diş hekimine geliyordu. Günümüzde ise bilinçlenme artmaya başladı. Bu sayede artık aileler de bilinçlendi çocuklarını da sıklıkla hekim kontrolüne gelmeye başladı. Eskiden sadece dişi ağrıdığında ziyaret edilen diş hekimleri artık çocukların dişleri çıkmaya başladığı andan itibaren kontrol edilmeye başlanması gibi çok önemli aşamalar kaydetti. Çocuk hastaların muayenelerindeki artışlar bizi mutlu ediyor çünkü bu ileride çok daha sağlıklı bireylerin olacağını gösteriyor.”
“Çocuk psikolojisinden anlayan diş hekimleri olmalı”
Ozan, çocukların ilk tanıştığı diş hekiminin onların ilerleyen dönemlerde diş hekimini sevip sevmemesini belirlediğinin altını çizerek ailelerin, çocuk davranışından ve çocuk psikolojisinden anlayan diş hekimi ile çocuklarını tanıştırmasının önemine dikkat çekti:
“Ben kendi çocukluğuma gidersem hep diş hekimliği korkusuyla büyüdük. Bu noktada diş hekimlerini rolü çok önemli. Aileler çocuk psikolojisinde anlayan diş hekimi ile çocuklarını tanıştırmalı. Bu sayede çocuk korkularını yenecek ve ileride de rutin kontrollerini çok iyi yapan bir birey haline gelecektir. Bizim Lefkoşa’daki diş kliniğimizde 3, Girne’deki diş kliniğimizde 3 gün olmak üzere haftada 6 gün çocuk diş hekimimiz hasta kabulü yapıyor. Aileler çocukları için randevu almak için kliniklerimizi aradığında hastanın yaşına göre aileleri çocuk diş hekimimize yönlendiriyoruz.”
Ozan, geçtiğimiz 22-23 yıl için çocuk hastalardaki artışın yanı sıra estetik beklentilerdeki artışın da gelen hasta portföyünü yavaş yavaş değiştirdiğini söyleyerek “Dişler yüzdeki estetiği vermede çok önemli fonksiyona sahip o yüzden gülüş tasarımı gibi bazı estetik sebeplerle de hastalarımız artık hatırı sayılır sayıda bizlere başvuruyor.” ifadelerini kullandı.
Fotoğraf-Video/Godwin Oseiza BELLO
Yorumlar kapalı.