
Gülten ÖZYAKUP SEZGİN
İsmail Sadıkoğlu, 1 Mart 1933’te Mağusa kazasına bağlı İnönü (Sinde) köyünde dört çocuklu bir işçi ailesinin en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi.
Küçük yaşlardan farklı kişiliğiyle göze çarpan Sadıkoğlu, ilkokulu başarıyla tamamlamasına rağmen
sömürge idaresinin yoksulluk döneminden dolayı eğitimine devam edemedi. Ancak ailesi onu Lefkoşa’nın usta terzilerinden ve şehrin saygın kişisi ‘terzi hoca’ diye bilinen Naim Aytaçoğlu’na meslek edinmek üzere teslim etti. Kısa zamanda bulunduğu ortama uyum sağlayıp, kendini geliştiren ve mesleği öğrenen Sadıkoğlu, köyüne usta olarak dönerek küçük bir dükkanda terziliğe başladı.
Sadıkoğlu, haftanın birkaç günü Lefkoşa’ya gidip, dükkanında satmak için ufak tefek eşyalar aldı ve bu dönemde ticaret de yapmaya başladı. Ancak bu uğraş onu tatmin etmemekteydi.
O dönem İngiliz hükümeti Mısır’a işçi göndermekte ve iyi para vermekteydi. Sadıkoğlu, düşünüp taşınır ve ailesinin muhalefetine rağmen Mısır’a gidip, istediği parayı biriktirinceye kadar orada çalışmaya karar verir. Daha sonra istediği parayı biriktiren Sadıkoğlu vatanına döner.
Lefkoşa’da Türkler’de bir ilk olan kuru temizleme dükkanını açar ve iyi de para kazanır. Ancak onun bitmek tükenmek bilmeyen hayalleri vardır… Aldığı terbiye dolayısıyla etrafındaki kişilerce de sevilmekte ve genç yaşına rağmen sayılmaktadır…
Saygın bir çevresi ve seçkin dostları vardı. Bu dönemde çok sıkı dostu olan Necati Özkan’ın kendisine aşıladığı milliyetçilik filizlenmeye başlamıştır. Bu arada Rum teftiş örgütü EOKA İngilizlere karşı faaliyete geçmiştir. Bir akşam Burhan Nalbantoğlu ile bir Rum meyhanesinde ‘Volkan’ adlı yeraltı örgütünü kurmaya karar verirler. Sadıkoğlu’nun çalışan ve kazanan bir iş yeri vardır. Maddi açıdan bir sorunu yoktur. Hatta bu örgüt bu iş yerinden beslenecektir. Böyle bir yola baş koymak kolay karar verilebilecek bir olay değildi aslında…
Sadıkoğlu, o yıllarda 23 yaşında… Mücadele, Türk askeri Kıbrıs’a ayak basıncaya kadar devam edecek, Türk askeri adaya ayak basar basmaz yeraltı örgütü görevini tamamlamış olmanın huzuruyla yer altına gömülecekti. Öyle de oldu…
Mücadele yıllarında çok yoruldu… Çok yıprandı… Haksızlıklar onun ruhunda çok derin yaralar açtı. Kapanmaz izler bıraktı. Ama bu yola girdiği için hiç pişman olmadı. Son nefesine kadar hazımlı tavrını sürdüren Sadıkoğlu, TMT konusunda yeminine sadık kalarak hiçbir şekilde konuşup yorum yapmadı.
İsmail Sadıkoğlu’nun yorgun ruhu ve bedeni başka mücadeleleri taşımaya yetmedi. 2 Nisan 1996’da 63 yaşında çok sevdiği ve huzur bulup son günlerini geçirdiği Boğaztepe’deki evinde vefat etti…
1965 yılında evlendiği Sevilay Sadıkoğlu ile 30 yıl omuz omuza mutlu ve mücadele dolu bir ömür paylaştı…