

Kıbrıs Türkleri arasında da, “yazıp çizmenin erkek işi olduğu ve kadının bunu yapmasının ayıp karşılandığı veya algılandığı ortamda ilk kadın yazarlar, Türkiye’deki gibi takma adla gazete ve dergilerde yazarlar veyahut kendi imkânlarıyla kendileri okumak için bastırdıkları eserlerini bazı eş dosta dağıtırlardı. Kıbrıs’ta kadın şairlerin varlığı aslında sanıldığından daha fazladır.
Kıbrıs Türk edebiyatında kendisini şiirle oyalayıp, şiirle, edebiyatta teselli bulan çağdaş kadın şairlerden biri ailesi Lefkeli olan Nevruz Tekman’dır. 2001 yılında vefat eden Nevruz Tekman’ın tek bir şiir kitabı vardır. O da, 1999’da Lefkoşa’da basılan Birikimler’dir.
1936’da Lefke’de doğan Nevruz Tekman, babası Yusuf Ziya Hacı Tevfik’in kızlarından biridir. Zengin bir kitaplığı bulunan ve okuyan bu babanın kızı üzerinde etkisi yadırganamaz. Nevruz Hanım Birikimler isimli şiir kitabının önsözünde şöyle diyor:
“Babamda olan bazı yeteneklerin bana da geçtiğini sanıyorum. Babam ileri görüşlü, kendini kanıtlamış, saygın birisiydi. Çok kitap okur; şiirle uğraşırdı. Değerli kitaplarla dolu zengin bir kütüphanesi vardı. Bize Tevfik Fikret’ten, Mehmet Ākif’ten, Namık Kemal’den şiirler okurdu.” (s.5)
Kadın şair ve yazarların ortaya çıkışından ev haricinde ikinci belirleyici ve destekleyici mekân okul; kişilerse, öğretmenlerdir. Nevruz Tekman her ne kadar 1970’li yıllarda şiir yazmaya başladığını söylese de, ondaki şiir ve edebiyatın temelini atan, -başta Rauf Raif Denktaş olmak üzere pek çok kişinin mizacının şekillenmesinde ve edebiyat sevgisinde rol oynayan- meşhur öğretmen Turgut Sarıca’dır. Sarıca’yı Nevruz Tekman, baba figüründen sonra kendisini etkileyen ikinci isim olarak Birikimler kitabında anar:
“İyiyi, güzeli, doğruyu, değerli öğretmenim merhum Turgut Sarıca’dan öğrendim diyebilirim. Mükemmel bir eğitimci, dinine bağlı, ileri görüşlü, milliyetçi, vatansever ve saygın birisiydi.” (s.5)
Dolayısıyla Nevruz Tekman’ın şahsiyetinin şekillenmesinde ve vatansever şiirlerinin arka planında Turgut Sarıca vardır. Yine şairenin zikrettiği üzere iki Lefke insanı, araştırmacı ve öğretmen Harid Fedai ile Gülgün Serdar da Nevruz Hanım’ı cesaretlendirmişler, kendisiyle ilgilenmişlerdir.
Kıbrıs Türk şair ve yazarlarının beslendikleri, yüzlerinin çevrili olduğu yer, Osmanlı Türkiyesi döneminden itibaren İstanbul ve İstanbul kültür çevreleridir. Bu örneklik bugüne kadar süregelmiştir. İstanbul-Türkiye edebiyat ve edebiyatçılarının, Kıbrıs Türk edebiyatı ve edebiyatçıları üzerindeki etkisi ve örnekliği açıktır. Bunun başlıca sebebi, coğrafî yakınlık ile aynı dili, Türkçeyi konuşmak ve aynı kültürden beslenip, aynı soydan gelmek olsa gerektir. İşte bu noktada Nevruz Tekman da, Türkiye edebiyatının “sevgi, ev ve aile” temalarıyla ünlenen şairi Behçet Necatigil’i, kendi ruh dünyasına yakın bulur ve onun “Sevgilerde” adlı şiirinin kendisini ifade ettiğini söyler:
“Kendi kendimi tanımlayamıyordum. Tanımlasam da objektif olmayabilirdi. Behçet Necatigil’in “Sevgilerde” isimli şiirinde kendimi buldum. Sanki beni tanımlıyordu. Şimdi o şiir sayesinde kendimi tanıyorum. Bu şiiri sevgili okuyucularımla paylaşmak istiyorum: Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı.” (s.6-7)
Nevruz Tekman’ın Birikimler adlı ve 1995 tarihli şiir kitabında yer alan şiirlerin, iki ana tema etrafında döndüğü görülür:
1) Şairenin kendi benini, karakter, duygu ve düşüncelerini anlattığı şiirleri
Nevruz Tekman, kendi ruhunu, benini, içindeki duyguları tahlile ve anlatmaya çalışan, bir iç gözlem şairidir. “Neyim Ben, Hiçliğim, Sigaram ve Ben, Çelişkili Duygular, Birikimler, Huzura Özlem, Boş Dönüş” ve benzeri şiirlerinde tamamen kendi “beni”, kendisi vardır.
“Sigaram ve Ben” adlı şiirinde şaire gerçek hayat mücadelesinin, günlük işlerin hayatın tadını almasını engellediğini belirtir:
Dört duvar arasındayım her gün
Sigaram, ben ve bitmeyen uğraşlarım… (s.34)
Şiir kitabına adını veren “Birikimler” başlıklı şiirinde Nevruz Tekman, şiir kitabı boyunca işlediği duyguları, ana fikri toplar. Durağan bir yaşantısı vardır ve neden böyle bir kader kendisine çizilmiştir:
Neden kupkuru, ölgün
Şu yakın geçmişim de.
Birikimler taşıyor,
Zaman zaman içimde.
Bazen bir görev olur
Yaşamak şu evrende. (s.41)
Melankolik ruh haline sahibi Nevruz Tekman için ölüm aslında “bir güvercinin Tanrı’ya, sonsuzluğa uçuşu veya göçü” demektir. “Boş Dönüş” şiirinde şöyle diyor:
Yasemin kokulu yaz akşamı
güneşin kızıllaştığı yerde,
bir güvercin kanat çırptı Tanrı’ya doğru
kayboldu derinliklerde. (s.48)
Şiir kitabı Birikimler’in sonunda yer alan “Mart Sonunun Düşündürdükleri” adlı düzyazıda, yine hüzün, ölüm ve melankoli söz konusudur. Tekman duygularının tabiata, mart ayına yükleyerek anlatır:
“Ağlıyorsun mart ayı; yeniden geleceğini bilmeden; umutsuzca çırpınarak; bedbin, bezgin bir hasta gibi. Son gücünü harcayarak, hazin hazin, ince ince, zayıf toz gibi yağmurlar serpiştiriyorsun. Ne kadar gayret etsen boş. Artık gitme zamanın gelmiştir… Ölümden öte yol var mı? Başka bir âlem var mı? İnsanlar da yeniden doğacaklar mı?
Benim için de bazı şeyler geride kaldı. Ve yeniden doğacak mıyım? Bu bilmemek ne acı…” (s.60-61)
2) Lefke ve ada coğrafyasının ilham ettiği şiirleri.
Ada coğrafyalarının ve Akdeniz ikliminin diğer Akdeniz adalarına olduğu gibi Kıbrıs’a da taşıdığı bir takım özellikler vardır. Ada coğrafyalarındaki dinginlik, ölümü çabuk kabullenme, yalnızlık psikolojisi yanında iklimin giyim, kuşam, beslenme tarzları ile insan jest ve mimiklerine etkisi bu özelliklerden ilk akla gelenlerdir.
Lefkeli kadın şair Nevruz Tekman’ı şahsiyetini yorumlarken bu tesbitlerle paralellik rahatlıkla kurulabilir. Özellikle “ada insanın yaşadığı mekâna-doğaya ve kendi iç benine karşı gösterdiği duyarlılık”, Nevruz Tekman’da da vardır.
Kıbrıs jeolitererinde “zeytin ağacı”nın özel bir yeri söz konusudur. Kıbrıs Türkleri onu kutsal sayar. Aynı hususiyet Nevruz Tekman’ın “Avlumdaki Zeytin Ağacı” başlıklı şiirde karşımıza çıkar. Şairin kendi beni, zeytin ağacıyla ilgili inançlar bu şiire serpiştirilmiştir:
Bir zeytin ağacı var evimin avlusunda
Eski mi eski, yaşlı mı yaşlı,
………………………………………..
Kur’an okur gölgesinde kayınvalidem
Elinde kutsal kitap, her sabah.
Bir tarih yazılı
Yaşlı gövdesindeki çizgilerde..
Yaprağı devadır pek çok derde,
Kara zeytini, yeşil çakısdezi
Süsler sofraları.
Ateş üstünde çatlayan yaprakları
Engeldir göze, hasede.
Her sabah penceremden,
Görmezsem bu uğurlu ağacı
Ters gider işlerim hep, gün boyu
Sevgi sana, saygı sana
Ey sevgili zeytin ağacım! (s.22-23)
Yine Kıbrıs Türk edebiyatının tabiat-coğrafya kökenli özel çiçeği yasemin, pek çok şairde olduğu gibi Nevruz Tekman’da da “Bir Başkadır Yaseminler” şiirinde bir leit-tekrar motif olarak yerini alır:
Ama ben beyaz yaseminleri severim
Tertemiz, pak, kötülüklerden arınmış,
Ak yürekler gibi
İyiliğin, güzelliğin, saflığın sembolü onlar; (s.45)
Tekman, hayatta olsa ve yazmayı sürdürse belki bir öykücü ve romancı olarak da karşımıza çıkabilirdi, diye düşünüyorum. Lefke’den bugüne kadar, Urkiye Mine Balman, Necla Salih Suphi, Meral Kaşif başta olmak üzere bir takım kadın şairler çıkmıştır. Şair yetiştirme konusunda da Lefke toprağı veluttur, üretkendir. Nevruz Tekman Lefke’nin o değerlerinden biridir.
Yorumlar kapalı.