yonetici

Kuzey Kıbrıs için özerk idare gündeme gelebilir






Kıbrıs müzakereleri, Rum Meclisi’nden çıkan “Enosis’i kutlama günü kararı” nedeniyle koptu. Rum Lideri Anastasiades masadan kalkmak için zaten bahane arıyordu, formül bulundu ve müzakereler durdu. Akıncı elinden geleni yaptı ama yine de Rum statükosu istediğini elde etti. Kıbrıs müzakerelerinin kopması Rumların başına bela olacaktır. Neden bela olacaktır? Temelde üç sebepten dolayı bela olacaktır:
1. Kıbrıs bir daha birleşmemek üzere kalıcı olarak bence yeni bir yola girecektir.
2. Kıbrıs’ı çevreleyen sularda tespit edilen zengin doğalgaz kaynakları çıkarılamayacak ve satılamayacaktır.
3. Avrupa Birliği ve IMF, Rumlara yeni ekonomik yaptırımlar uygulatacak, Rum ekonomisi daha da derinleşen bir ekonomik krizle yüzleşecektir.
   ***
Tüm bu saydıklarım tamamen kendi düşüncelerimdir. Sırayla bu üç nedeni biraz detaylandırayım. Birleşmiş Milletler, Kıbrıs’ı yeniden birleştirmek için bir iyi niyet misyonu üstlendi. Barış Gücü askerlerinin görev süreleri 50 yılı aşkındır her altı ayda bir uzatılmaktadır. BM kendi yıllık bütçesinden burada Kıbrıs’ı birleştirmek ve müzakereleri devam ettirmek için para harcamaktadır. Sadece para değil, dünyada o kadar çözümlenmemiş sorun varken, Kıbrıs’a özel zaman ayırarak bu çözümsüzlüğü bitirmek istemiştir. Her seferinde taraflar uzlaşamamış ve BM’nin bütün girişimleri başarısız olmuştur. Bundan sonra BM Genel Sekreteri ve uluslararası camia Kıbrıs’a olan ilgisini bence azaltacaktır. Kimse Kıbrıs sorunuyla ilgilenmek istemeyecektir.
   ***
İkinci nedene gelecek olursak, çözümsüzlüğün maliyeti sadece Kıbrıs’a değil, Kıbrıs doğalgazı ile ilgilenen yabancı şirketlerin de işine yaramayacaktır. Yakın bir zamanda Akdeniz’de Türkler adına sismik araştırmalar başlayacaktır. İhtilaflı parsellerde Kıbrıs Türkleri adına sismik araştırmaların başlaması, Rumlar’ın itirazlarına sahne olacaktır. Bu da yeni gerginliklerin başlamasına, ardından da ada içinde istenmeyen tatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir! Belki askeri tatbikatlar yeniden başlayacak, denizlerde ve karada yeni askeri güç gösterileri teşhir edilebilecektir. Oysa bugüne değin, müzakereler BM’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde devam ediyor mazeretiyle, tatbikatları karşılıklı olarak erteleyelim ve müzakerelere zarar vermeyelim yönünde kararlar alınmış ve uygulanmıştı. Hatta güven yaratıcı önlemler kapsamında askeri kapalı bölgelerden koridorlar açılarak, karşılıklı geçişlere yeni sınır kapıları açılması için bile özel girişimler yapılmıştı. Derinya ve Aplıç kapıları bunlara birer örnektir.
   ***
Türkiye, KKTC’ye deniz altından boru ile içilebilir su getirmiştir. Geçitköy Barajı yılda 75 milyon metreküp su depoluyor. Yakın bir zamanda deniz altından kabloyla elektrik, fiber optik ve belki de doğalgaz hattı da döşenecektir. KKTC’nin altyapı sorunları için Türkiye ayrı bir kaynak ayırarak hastane, yol, okul ve benzeri eksiklikleri süratle giderecektir. Sonrasında, Kıbrıs için “ÖZERK İDARE” gündeme gelebilecektir. Madem Kıbrıs’ın birleşmesi artık mümkün değil, o zaman dışişleri ve savunması Ankara’ya devredilerek, kendi içinde ayrı yasaları ile yürütülen otonom bir Kıbrıs Türk Devleti dünya kamuoyuna ilan edilebilir. Böyle örnekler başka coğrafyalarda var mıdır? Evet vardır. İrlanda denizinin ortasında Isle of Man 581 kilometrekarelik bir adadır. Ada’da yaşayanlar Manx halkıdır. Ayrı bir parlamento (Tynwald Parlamentosu) ve ayrı Bakanlar Kurulu ile yönetilmektedir. Ayrı anayasası, yasaları, ayrı parası olan bir ülkedir Isle of Man. Sadece savunması ve dışişleri, Londra’daki Privy Council’a bağlıdır. Yani ada kendi içinde özerk, dışta ise İngiltere’nin yönetimi altındadır. Gibralar, Jersey, Guernsey gibi başka örneklere de bakarsak sanırım daha fazla fikir edinebiliriz. Türkiye’nin henüz dillendirmediği “B-Planı” sanırım Özerk İdare’den ibarettir.
   ***
Üçüncü nedeni açıklayacak olursak, Kıbrıs Rum Kesimi AB’den borçlandığı 10 milyar Euro’luk kaynağın taahhütlerini tam olarak yerine getirmemiştir. Batan bankalarındaki batık hesaplar ortada durmaktadır. Türkiye’de ortaya çıkan belirsizlikler ve terör nedeniyle turizm sektöründe son iki yıldır büyüme yaşamakla beraber, hâlâ 2007’nin gerisinde bir ekonomik yapıdadır. Yeni mali kaynak talebi ortaya çıkacaktır. IMF ve AB’nin reçeteleri bu sefer daha ağır olacaktır. Doğalgaz balonu da patlayınca, Kıbrıslı Rumların gerçeklerle yüzleşme zamanı gelecektir diye düşünüyorum. İşsizlikle başa çıkması bence çok zor olacaktır.
 

 

 

Kuzey Kıbrıs için özerk idare gündeme gelebilir
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.