“Atasözlerini çok severim”, dersem yalan olur.
Neden?
Doğrulardan çok, yanlışları, doğru diye benimsetmeye yaradıkları için.
Çok genelleme yaparak karşı çıktığımın farkındayım. Ancak atasözlerinden, popülerleştirilenler tam da bir önceki cümlede yazdığım amaçlı kullanılır.
***
Ayağını, yorganına göre uzat.
Eğer yorganın altına gireceksem, yorganın ölçülerinin boyuma, posuma uygun olması gerekir.
Yorganın, örtünmek isteyene göre kendini otomatik ayarlayacak hali yok.
Geriye ne kalıyor?
Bükülerek yorganın altına sığışmak.
Yorgan sana uymuyorsa, sen yorgana uy.
Ayağını yorganına göre uzat, insanların, giderlerini, gelirlerine göre ayarlamasını anlatmak için kullanılır, öz olarak.
Tamam da, insan büyüyüp, gelişirken, hâlâ çocukluk yıllarındaki yorganın altına mı sığışmayı deneyecek?
Olmaz…
Olsa olsa, “Başını serin tut, ayağını sıcak” sözüne uygun olarak yorganla ayaklarını örtecek.
Kısacası, sağlıklı ve doğru olan, insanın boyu, posu ile yorganının uyumlu olmasıdır.
***
Nasihate hiç gerek yok.
Mantıklı düşünen herkes, gelirine göre giderlerini ayarlar.
Alış verişini, kılık, kıyafet alımını da ona göre yapar.
Gelirine göre tüketim kültürünü, şekillendirir, yaşam kalitesi çıtasını da ona göre bir yerlerde tutar.
Hemen hemen her ailenin bir büyük aylık market alış verişi vardır. Aylık alış verişten sonra ağırlıkla mutfak amaçlı haftalık hatta günlük alış verişler yapılır.
Alış veriş disiplini iyi olanların alış veriş listesinde, çocuklarının yemişine, çikolatasına kadar tüm gereksinimler bulunur.
Liste içerik gerilemesi yaşamadığı sürece sorun yok.
Ne zaman gerileme olur?
Maaş ya da ücrette, gerçek değer bakımında gerileme olduğu zaman.
Bir ay önce alınan, et, süt, ekmek, sebze, meyve ya da akaryakıt, bir sonraki ay alınamıyorsa, hayat pahalandı, gelirin satın alma gücü geriledi demektir.
Hayat pahalılığı ödeneği, gelirdeki gerilemenin, giderilmesi, satın alma gücünün yerine getirilmesidir.
Hayat pahalılığı ödeneği KAYBEDİLEN EŞEĞİN BULUNMASIDIR.
Bir şartla, gerçek anlamda hayat pahalılığıyla savaşta gelirlere eşitliği sağlayacak kadar hayat pahalılığı ödeneği verilirse.
En başta ülkeyi yönetenler, şunu bilerek konuşsun.
HAYAT PAHALILIĞI ÖDENEĞİ, ARTIŞ DEĞİLDİR.
ALLAH, FAKİRİ SEVİNDİRECEĞİ ZAMAN, EŞEĞİNİ KAYBETTİRİP, SONRA BULDURURMUŞ.
***
Pahalılığın çeşitli nedenlerle kontrol edilemediği ülkelerde, hayat pahalılığı ödeneği, maaş ve ücretlere yansıtıldığı günün sonrasında, maaş ve ücretlerde erime, gerileme yeniden başlar.
Önemli olan maaş ve ücretlerin, ne kadar olduğu değil, satın alma gücünün hangi düzeyde olduğudur.
Hükümetlerin, bu bağlamda başarı karnesindeki notları, hayat pahalılığı ödeneğiyle değil, pahalılığı önlemedeki başarı düzeyine göre yazılır.
Bu açıdan bakıldığı zaman da hayat pahalılığı ödeneği, hükümetlerin kendi ayıplarını örtme ödeneğidir.
Hayat Pahalılığıyla ilgili uzun uzun anlatımlara hiç gerek yok. İşin özü, bu yazıda yazdıklarım kadar basittir.
Yorumlar kapalı.