
İnsanların alkollü şekilde trafiğe çıkıp kazalara sebep olması, zararlı davranışların mantığa aykırı şekilde tekrar tekrar ve sık bir şekilde yaşanmasının psikolojik açıdan nedenleri nelerdir?
Öncelikle insan her zaman mantıklı, iyi ve doğru şekilde davranmaz. Alkollü araç kullanmak ve sonucunda yaşanan kazalar çok büyük bir sorun olmakla birlikte bu durum, psikolojik açıdan bireysel ve toplumsal boyuttaki sorunların yalnızca küçük bir dışavurumudur. Yani aslında buzdağının görünen kısmıdır.
Alkollü araç kullanmak ile birlikte ülkemizde yaşanan bireysel ve toplumsal boyuttaki psikolojik sorunlar S.Freud’un ”ölüm dürtüsü, tekrarlama zorlantısı”, A.Adler’in ”yararsız bireysel üstünlük çabaları, erkeksi protesto, toplumsal ilgi” ve özellikle J.C.Smirgel’in ele aldığı şekliyle ”ben ideali” gibi pek çok kavram çerçevesinde tartışılabilecek çok geniş bir konudur.
Sorunun şüphesiz ki daha pek çok boyutu vardır ancak özetle birkaç önemli noktadan bahsetmek mümkün.
Tüm davranışlarımızın birer amacı ve sonucu vardır. Kısa vadeli amaçlar ve uzun vadeli amaçlar. Ve tabi ki bunların kısa ve uzun vadedeki sonuçları.
Haz odaklı davranışlar kısa vadede bize haz sağlar, keyif verir, anlık olarak iyi hissettirir. Ancak bunların bir bölümü uzun vadede zarar vericidir. Mesela kumar davranışı, alkol ve diğer uyuşturucu maddeleri kullanmak anlık olarak kişide keyif verici etkiler yapar. Ancak bazen hemen sonrasında veya devam edilmesi durumunda ciddi zararlar getirir. Zaten sorun da buradan kaynaklanır. Anlık olarak iyi gelen her şey uzun vadede de iyi gelseydi sorun yaşanmazdı. Ancak ne yazık ki durum böyle değil.
Bazı insanlar anlık yarar ve zararlara göre hareket etmeye daha yatkındır. ”Bir şey anlık olarak iyi hissettiriyorsa iyidir, kötü hissettiriyorsa kötüdür” gibi.
Örneğin ders çalışmak sıkıcıyken oyun oynamak keyif vericiyse oyun tercih edilir. Yani kişi iyice düşünmeden, uzun vadeli sonuçlarını hesaplamadan dürtüsel hareket eder. Çocukken bu normal bir şeydir. Hayatımızın ilk yıllarında daha kısa vadeli şeylere odaklanırız. İhtiyaçlarımız ve isteklerimiz doğrultusunda anda ve anlık yaşarız. İsteklerimiz hemen olsun isteriz. Aynı şekilde istemediğimiz şeylerin olmasına da tahammül edemeyiz. Bu isteklerin toplumun geneline uygun, kabul edilebilir şeyler olup olmadığı çocukken ilgilendiğimiz bir şey değildir. Çocuk uzun vadeli düşünemediği için yaptığı eylemlerin anlam ve sonuçlarını kestiremez. Bu nedenledir ki çocuk yaşta işlenen suç niteliğindeki eylemler bazı koşullar dışında ceza almaz. Çocukluktan erişkinliğe, birey olmaya ve olgunlaşmaya geçişte uzun vadeli düşünebilmeyi ve kayıplara tahammül etmeyi öğreniriz. Artık tek derdimiz anlık süreçler değildir. Bir eylem anlık olarak yarar sağlayıp uzun vadede zarar verecekse, bunu yapmamayı seçme yetisini kazanırız. Tersi şekilde anlık olarak hoşnutsuzluk veren şeylere uzun vadede getireceği yararları düşleyerek katlanabiliriz. Örneğin ders çalışmak anlık olarak keyif veren bir şey olmamasına rağmen eğitimin uzun vadede sağlayacağı yararlar düşünülerek bu zorluklara katlanılır. Bir başka deyişle çocukken zihnimizde uzun vadeli tasarılar olmadığı için kısa vadeli kayıplara daha abartılı tepkiler verirken, yetişkinlikte geliştirdiğimiz uzun vadeli tasarılar sayesinde anlık kayıplara tahammül etmeyi öğreniriz.
Ancak bu her zaman böyle olmaz. Çünkü bazı insanlar yaş olarak yetişkin olmasına rağmen psikolojik olarak olgunlaşma süreçlerini tamamlayamadığı için kısa vadeli ve dürtüsel davranışlara yatkınlıkları halen fazla olabilir. Diğer bir değişle gerçeğin istenmeyen yönleriyle mücadelede ruhsal enstrümanları yeterli değildir.
Yaşanan bir hoşnutsuzluk durumu, mesela ayrılık, tartışma, maçta kaybetme, istenen bir şeyin gerçekleşmemesi vb., yeterince olgunlaşmamış insanlar için tıpkı çocuklukta olduğu gibi katlanılamaz anlık kayıplar olarak deneyimlenebileceğinden, yine anlık olarak iyi hissettirecek tepkiler ortaya çıkaracaktır. Mesela trafikte bir tartışmada karşı tarafın küfür etmesi doğal olarak kişide hoşnutsuzluk yaratır. Psikolojik açıdan yeterince olgunlaşmamış ve anlık düşünmeye yatkın insanların bu hoşnutsuzluğu gidermek için şiddete başvurması anlık bir rahatlama getireceği için daha olası olacaktır. Bunlardan bir diğeri anlık sıkıntılardan veya anlık keyiflerden dolayı alkol almak ve alkollü araç kullanmak olabilir. Alkolün dikkat üzerindeki olumsuz etkileri hesap edilmediği veya alkolün anlık olarak vereceği haz için olası sonuçlar göz ardı edildiğinde de kazalar kaçınılmaz olacaktır.
Psikolojik olarak olgunlaşma, kişiliğin ve kimlik duygusunun gelişmesi kısa vadeli sıkıntılara katlanıp uzun vadedeki yararlar doğrultusunda hareket edebilmek için gereklidir. Bu sayede gerçeğin sağlıklı şekilde değerlendirilmesi, uzun vadeli düşünebilme, süreklilik gösteren bir kimlik duygusu ile hayat amaçları, hedefler, gelecek tasarımı ve davranışların bu doğrultuda düzenlenebilmesi mümkün olur. Bu anlamda belki de en önemli şeylerden birisi çocukların psikolojik olarak sağlıklı yetiştirilmesidir. Toplumsal anlamda ise caydırıcı cezaların olması ve ortak bir kimlik üzerinde uzlaşılmasıdır. Ortak bir kimlik üzerinde uzlaşılması ortak bir gelecek tasarısına sahip olmamız demektir. Bu da uzun vadeli ortak hedefler ve amaçların oluşmasını sağlayacaktır. Bir memurun zihninde toplumsal olarak ortak bir gelecek tasarısı olmadığında işini sabırla düzgün şekilde yapmak yerine anlık sıkıntılara katlanmamak için işini savsaklamaya daha yatkın olacaktır. Aynı şekilde bir vatandaş yere çöp atmaya, yol kenarına sigara izmariti atmaya daha meyilli olabilecektir. Çünkü bu durumda, anlık katlanacağı sıkıntıların onun zihninde uzun vadede bir vaadi yoktur. Uzlaşılmış ortak toplumsal kimlik ve ortak gelecek tasarısının olması durumunda ise toplumsal olarak onaylanan, üstün tutulan ve yadırganan şeyler değişeceğinden bireysel boyuttaki tutumlar da buna bağlı olarak düzenlenecektir. Maalesef ki bizim toplumumuzda üzerinde uzlaştığımız ortak bir toplumsal kimliğimiz bulunmamaktadır. Uzlaşılmış bir toplumsal kimlik olmaması ve yönetimsel otorite zafiyetleri nedeniyle pek çok insan başına buyruk şekilde anlık tepkilerle hareket etmektedir. Bu da uzun vadede hem bireysel hem toplumsal boyutta büyük olumsuzluklar ortaya çıkarıyor.
Özetle toplumsal olarak gelişemememiz, ülkenin daha yaşanabilir bir yer haline gelememesi, sürekli aynı sorunların yaşanması, yasadışı eylemlerin sürekli artması, bağımlılıklarının fazlalığı, her gün yaşanan kazalar, yolsuzluklar, kurumsal ve değer yargılarındaki yozlaşmalar gibi pek çok şeyin, uzlaşılmış ortak bir toplumsal kimlik ve ortak gelecek tasarısının oluşturulamaması ve caydırıcı önlemlerin olmaması ile yakından ilişkili olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Yorumlar kapalı.