Yeşim Beyaz İlkan

Estetik mi? O da ne?




Vikipedia’da yapılan tanımlamaya göre “estetik” sözcüğünün anlamı ve kısa tarihsel süreci aşağıdaki gibidir:

“Estetik, sanatla, güzellik ve tatla ilgilenen bir felsefe dalıdır. Estetik, eski Yunanca’da ‘Aisthesis’ sözcüğünden gelmektedir. Anlamı, duymak, algılamak demektir. Güzelliğin oluşturulması ve değerlendirilmesiyle ilgilenir. Duyu ve beğeninin yargılanması olarak da geçen duyusal-duygusal değerleri inceler. Sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir. En geniş tanımı ile sanat, kültür ve doğa üzerine eleştirel düşünce çalışmasıdır.

Estetik konusu ilk çağdan beri filozoflar tarafından irdelenmiştir. Platon, Aristoteles ve daha sonra aydınlanma çağı (Rönesans) dönemi düşünürlerinden Leonardo da Vinci estetik kavramı ve estetik sorunlarıyla ilgilenmiştir.

Estetikte sadece güzel olan incelenir ve bu tanım estetiğin alanını oldukça daraltmıştır. Fakat bazı filozoflar buna karşı çıkmıştır. Güzel olan ve güzellik hakkında ya da güzellik değeri ve güzellik yargısı felsefe tarihinde her zaman söz konusudur. Bu bağlamda, hemen her felsefe eğiliminin epistomoloji, mantık ve etik bölümleri olması gibi genelde açık ya da örtük olarak estetik bir bölümü de olduğu söylenebilir”.

Yukarıda da görüldüğü üzere Antik Yunan ve dolayısıyla Avrupa estetik düşünce ve algıyla M.Ö. tanışmış ve bu konuya felsefik açıdan ciddi şekilde kafa yormuştur. Ortaçağa gelindiğinde kilisenin etkisiyle sanat ve estetik kavramlarının yerle bir olduğunu görmekteyiz. Bilim ve sanat, dolayısıyla da estetik algı ve yorumların cezasının ölüm olduğu ortaçağ Avrupa’sının karanlık çağ diye adlandırılmasının nedeni budur.

1400’lü yılların başında Rönesans’la birlikte karanlık çağın kapanıp, yeni çağın açılması bilim ve sanatta yaratıcılığın da önünü açmıştır. Rönesans’ın ilk yıllarında sanatın, Hıristiyanlık dininin hizmetinde olduğunu görmekteyiz. Kilise ikonlarının ve ayinlerin Rönesans’la birlikte daha estetik bir ifadeyle sunulduğu dikkat çeker. Bu süreç içerisinde sanat sadece din için değil, “sanat sanat içindir” prensibiyle de yol almaya başlayıp Barok, Klasik, Romantik, 20.Yüzyıl süreçlerini tamamlayıp günümüze gelmiştir. Tüm dönemlerde de estetik kavramı ortak payda olmuştur.

Peki estetik neden tüm zamanların ortak paydası olmuştur? İnsanoğlu hayatı beş duyusuyla algılar. Her duyu organının yakaladığı algı eğer estetik bir içerik taşıyorsa, insanda birtakım hazların ortaya çıkmasını sağlar. Örneğin yeşil ve temiz bir çevre ve bunlara eşlik eden bir takım sanatsal mimari yapılar ve heykeller şehirlere daha modern ve uygar bir görüntü vermektedir. Böyle ülkelere sahip toplumların daha mutlu ve sağlıklı oldukları da bir gerçektir. Keşke biz de bu güzeller güzeli adamızın değerini bilsek, ekolojisini koruyabilsek ve estetik bir çevre yaratabilsek. Eminim o zaman daha mutlu ve daha sağlıklı oluruz.

Nerdeyse tüm belediyelerimizin kendi yetki alanları dahilindeki beldeleri çiçeklerle bezemeleri çok güzel bir gelişme. KKTC’nin yoğun ve düzensiz trafik akışı içerisinde bu güzel çiçekler şoförleri bir nebze de olsa rahatlatan bir faktör olmuştur. Ancak her işimizi yarıbuçuk yapma kültürümüzden dolayı şehirlerimize hak ettiği sanatsal ve estetik görselliği kazandıramıyoruz. Örneğin birkaç tanesi istisna olmak üzere çemberlerimizde estetik ve kültürel görsellik göremiyoruz. Hatta pek çok çemberimiz ve yol kenarlarımız balta girmemiş ormanlar gibi neredeyse… Bu otları düzenli bir şekilde temizlemek çok mu zor?

Yarım kaldırımları tamamlayıp kenarlarını boyamak çok mu zor… Bunlar belediyelerin en temel görevleri…

Buraya kadar sadece görsel sanatların önemine vurgu yaptım. Biraz da kulağımızın hatırını soralım. Bir hafta sonu yorgunluk atıp dinlenmek ve sohbet etmek amacıyla gittiğimiz restoranlar bizlere lezzetli yemeklerin yanında keşke o yüksek volümlü arabesk tadında müzikleri servis etmeseler. Dinlenmek yerine işkenceye dönüşen yemek anları hem ruh sağlığımızı olumsuz etkilemekte, hem de bu tür ortamlar Kıbrıs’ın tarihi ve doğal yapısına hiç de uygun bir görüntü vermemektedir. Tam da bu noktada zevkler ve renkler tartışılmaz diyebilirsiniz… Ancak ben inanıyorum ki zevkler bilinçli sanat eğitimleriyle daha estetik ve uygar bir boyut kazanabilir. Ve bu eğitim Kıbrıs Türkü için lüks değil, acil bir ihtiyaçtır.

 

Estetik mi? O da ne?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.