Uğraş Beratlı

“Nasıl olsa…”






Zaman değişiyor ve teknoloji alışkın olduğumuz pek çok şeyi değiştirmeye devam ediyor.

İnsanlar artık birbirleri ile konuşmayı bıraktı, mesaj atıyorlar. Sesin, sözün, anlatının hakim olduğu insanlar arasındaki dünyadan kopuyoruz; yazının, simgelerin, şekillerin ve resimlerin hakim olduğu bir dünyaya hızla gidiyoruz.

Bu şartlarda iletişimin hızla sosyal medya platformlarına kaydığını, oyun platformlarının ve video paylaşım uygulamalarının tüm sosyal hayatımızı belirlediği yılları yaşıyoruz. Kısa ve hızlı enformasyon bombardımanı ile insanlık zevk fıçısına dönüyor, beyninin kendine oynadığı bu hormon oyunu ile kendinden geçiyor.

Bir zamanlar, popüler bir çizgi film yayına girdiği saatlerde sokaklar çocuklardan eksik kalırken artık herhangi bir saat bu böyle.

Derin düşünmenin, uzun uzadıya hesaplamanın, bir adım geri durmanın modası geçmiş. Hap gibi bilginin, hızlı kararların ve kendini sosyal medya platformlarında sergilemenin dünyasını yaşıyoruz. Bu öyle bir dünya ki hem son derece kalabalık bir o kadar da yalnız. Çelişkili görünen bu durum aslında, çelişkilerin aynılaştığı bu çağa tam da uygun. Kollektif bilinci oluşturan anlatı, artık yeriniotuz saniyelik skeçlere bırakıyor. Anlatının reddi ise bizi, organik ilişkileri kopmuş, neden sonuç ilişkileri sakatlanmış bir düşünce biçiminin kucağına salıyor.

Bu yeni serüvenin ana sorusu da ne yazacağım sorusunun yerine, aslında nasıl yazacağım sorusu olmaya başladı.

Köşemin adını da buradan mülhem buldum. “Nasıl Olsa…” Nasıl olsa, bunun çok da bir önemi yok ve nasıl olsa zamana dur demek, değişenleri geri getirmek mümkün değil. Ancak anın bir fotoğrafını çekmek, geleceğe dair bir iki şey söyleyebilmek hala mümkün.

Bu sayfalardan her salı ve cuma günü sizlere durumumuzun fotoğrafını çekmeye, geleceğimize ilişkin bir iki laf söylemeye çalışacağım.

Söz uçar, yazı kalır derler. Bu yüzden KIBRIS Gazetesi gibi yayıncılık sorumluluğuna profesyonel olarak sahip bir kurum aracılığı ile yapmak da ben için bir başka keyif olacak. Bu da benim için bir başka “nasıl?” sorusunun cevabı olarak burada daha en başından bir not olarak kalsın.

Gündemin keşmekeşinin içinden, genel gerçekler ve doğrular çıkarmaya çalışacağımız bu yazılardan, umarım ki sizler de keyif alırsınız. İçinden geçtiğimiz bu günlerde dünya baştan paylaşılıp, bildiğimiz dünyaya ilişkin pek çok şey gürültüyle yıkılırken, bu küçük halkın varlığını sürdürme çabasında benim de bir tutam tuzum olur umarım.

Akdeniz’in ucundaki bu küçük adadan dünyaya bakmaya çalışırken, bir yandan da tüm ticaret yollarının kesiştiği bu coğrafyanın ağır gelen yükünü de sırtımızda taşımaya çalıştık. Önümüzdeki günlerde de öyle görünüyor ki yeni dünyada yerimizin ne olacağına karar vermek sorumluluğu boynumuzda asılı kalmaya devam edecek.

Dünyayı yeniden anlamak ve kendimize bu dünyada seçeceğimiz mütevazi ama onurlu bir geleceği birlikte ararken, sizlerin görüşleri de büyük yol gösterici olacaktır. Bu sebeple lütfen eleştiri ve yorumlarınızı da eksik etmeyin.

Bu siftah yazısı ile merhaba derken, cuma günü hemen gündeme dalıp neler bulacağımızın heyecanı ile cuma günü görüşmek dileğiyle. “Nasıl Olsa” günler çabuk geçiyor.

 

“Nasıl olsa…”
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.