
Bu yaşanmış hikâyemizde evliliği süresince fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmış direnişçi bir kadın var. Yazımızda gerçek isimleri değil rumuz kullandığımızdan, hikâyesini bizlerle paylaşan kişiden “Beste” olarak bahsedeceğiz…
Ailesinden yeterli ilgi görmeyerek, sevgiye hasret büyüyen Beste huzuru, ilgi ve sevgisiyle gönlündeki derin yarayı kapatan erkekte buldu. Mutlu bir şekilde başlayan evliliği, eşinin aniden değişmesi, fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamaya başlamasıyla yıkılmaya başladı.
Madde kullanmaya başlamasıyla tamamen farklı bir insana dönüşen eşinden kaçarak kurtulabilen Beste’nin hikâyesini gelin kendi ağzından dinleyelim:
İçimdeki eksiklik duygusu
Küçüklüğümde annem ve babamdan çok anneannemin üzerimde emeği oldu. Ailemi yeteri kadar göremediğimden, içimde bir eksiklik duygusu ile büyüdüm ve haliyle çocukluğum güzel geçti diyemiyorum. Bununla birlikte onları yeteri kadar görememem, ilgilerine hasret büyümem, sanırım bende sevgi arsızlığı da yarattı. Ergenliğim hırçın bir şekilde geçti, içimde bitmek bilmeyen bir sinir vardı, asi ve söz dinlemez olarak akıllara kazındım.
O dönem nedenini anlayamadığım bitmek bilmeyen kızgınlık ve eksiklik duygusuyla liseyi bitirdim. Sonrasında eğitimime devam edip etmeme konusunda ikilemde kaldım. Okumaya çok istekli değildim fakat ailem üniversiteye gitmem ve onlar gibi eğitimli olmam konusunda çok ısrarcıydı. Sonunda onların istedikleri bölümde eğitim hayatıma devam ettim. Okulu bitirdikten sonra da iş hayatına atıldım.
Aramızdaki elektrik
Çalıştığım yerdeki iş arkadaşlarımdan biriyle aramızda bir elektrik oldu. Oluşan kıvılcım sonunda kısa zamanda sevgili olduk. Çok hoş, yardımsever, kendi halinde, sakin bir kişiydi. Sakinliği bana huzur veriyor, kendimi tamamlanmış hissediyordum. Daha önce belirttiğim gibi içimde hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bir alev fırtınası olduğundan; bu durum beni hırçınlaştırıyor ve çabuk sinirlenen biri haline getiriyordu.
Onun sakinliği bana huzur veriyor, beni dindiriyor, sevgisini ve ilgisini göstermesi çok mutlu ediyordu. Sessizliğinde bulduğum huzur ve hissettirdiği sevgi olmadan yaşayamayacağımı düşünüyordum. İçimdeki derin yarayı kapamıştı ve çok mutluydum. O da bensiz yaşayamayacağını söylüyor ve benimle evlenmek istiyordu. Sevgisinden emin olduğumdan, hiç düşünmeden kabul ettim, onsuz bir hayat düşünemiyordum.
Deli gibi davranıyordu
Evliliğimiz ilk zamanlarda çok güzeldi. Sonrasında eşim garip ve ürkütücü davranışlar göstermeye başladı. Aniden değişen ruh halleri sergiliyor, kızılmayacak, şeylere sinirleniyor veya daha önce gözüne batmayan şeyler, aniden gözüne batar oluyordu. Anlayacağınız deli gibi davranıyordu. Ne olduğunu anlayamaya çalıştığımda da sanki hiç sorun yokmuş gibi davranıyor, konuyu geçiştiriyordu.
Korkmaya başlamıştım. Ne oldu da aniden değişmişti ki? Ne yapacağıma bir türlü karar veremiyor, onunla aramı nasıl düzeltebilirim diye yol arıyor ama bulamıyordum. Sevdiğim adam birden değişmiş ve dengesizleşmişti. Aniden parlıyor, bir süre geçtikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Gösterdiği bu dengesiz davranışlarla beni de delirtmek üzereydi.
Bir sorun vardı ama sanki yokmuş gibi davrandığından, kendi aklımdan şüphelenmeye başlamıştım. ‘Acaba ben mi abartıyorum? Yoksa ben mi yanlış anlıyorum?’ gibi sorularla boğuşuyordum. Davranışlarının aniden değiştiği bir gün, ısrarla ne olduğunu sorduğumda ise işler daha da kötüleşti. Her şey çok kısa bir sürede olup bitti ve kendimi sızılar içinde yerde buldum. Sevdiğim adam aniden canavarlaşıp, üzerime saldırdı, kaçmaya bile vakit bulamadım.
Kötü bir şaka gibiydi
Psikolojik şiddetle beraber, fiziksel şiddet kurbanı da oldum. Kanatları kırılmış bir kuş gibi hissediyor, ne yapmam gerektiği konusunda karmaşık duygular içinde çırpınıyordum. Korku, endişe, çaresizlik, değersizlik, kalp kırıklığı ve fiziksel acılarımla birlikte odama gittim ve ağlamaya başladım. Kocam evden çıkmıştı, yalnızdım.
Bir süre geçtikten sonra yine bir şey olmamış gibi yanıma geldi, darbelerden morarmış yüzüme baktı ve sarıldı. Bana neden saldırdığını bilmediğini ve o anları hatırlamadığını söyledi. Ne diyeceğimi bilemiyordum, her şey kötü bir şaka gibiydi. Sakinleşmiş halini fırsat bilerek sorular sormaya başladım. Kocam uyuşturucu madde kullanmaya başladığını ve içinde garip duyguların dolandığını itiraf etti.
Eşimi, bırakması için ikna etmeye çalışsam da maalesef başarılı olamadım. Bir türlü bırakamıyor veya gerçekten bırakmayı istemiyordu. Ve bu süreçte işler giderek daha da kötüleşti. Artık benim üzerimde daha çok baskı kurmaya, sürekli benden şüphelenmeye, psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamaya devam etti. Yaşadıklarımı kimseyle paylaşamıyor, dayak yediğimi ve kocamın deli gibi davrandığını söylemeye çok utanıyordum. Aileme ve çevreme belli etmeden, bu konuyu tek başıma çözmeliydim.
Çözümsüzlük
Bir doktor arkadaşıma danışmaya karar verdim ve sanki başkası için akıl istiyormuş gibi durumu anlattım. Bana madde kullanımının, eğer kişinin genetiğinde varsa psikotik atak ya da şizofreni atağı geçirmesine sebep olabileceğini söyledi. Dünyam başıma yıkıldı, daha kötü ne olabilirdi ki?!!! Bu sonuca göre kocam gerçek anlamda delirmişti. Evliliğimizi kurtarmak için bir çözüm bulamayacağımı anlamıştım.
Boşanmak istediğimi söylediğimde ise daha büyük bir kabusun içine düştüm. Kocam beni ve ailemi öldürmekle tehdit etmeye ve her hareketimi kontrol etmeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmıştım, çözüm yolu göremiyordum. Yalnız benim değil ailemin de hayatı tehlikedeydi. Dışarıdan bakıldığında durumu anlaşılmayan, sakin bir insan görüntüsü çizen ama katil olma potansiyeli olan bir adamla ne yapacaktım?…
Tek kurtuluş yolu
Derdimi kime anlatabilirdim ki? Her şeyden çok korkuyordum. Polise gitsem, şikayet etsem diye düşündüm. Fakat kocam şikayet ettiğimi öğrenirse neler yapabileceğini veya polis tarafından korunup korunmayacağımdan emin olamıyordum. Ya da ailemin veya tanıdık birinin yanına gitsem, o insanları da tehlikeye atabilirdim. Sonuç olarak ne yapacağı belli olmayan, aklı normal çalışmayan bir kişiden bahsediyorum.
O dönem çok çaresiz hissettiğimden, kurtuluş yolunu yurtdışına kaçmakta buldum. Ve filmlerdeki gibi aniden, kocamın evde olmadığı zamanda kaçtım… Olayın üzerinden yıllar geçti şükür şu anda hayattayım fakat psikolojik ve fiziksel olarak çok yıpranmış olduğumdan panik atağım var.
Sığınma evlerinin önemi
Kimsenin böyle bir şeyle yüzleşmesini istemem. Her gün korkuyla uyanmak, acaba başıma bir şey gelir mi, ölür müyüm diye düşünerek yaşamak, yaşamak değil. Bu noktada kadınların sığınabileceği, yüksek güvenlik önlemlerinin olduğu, güvenli sığınma evlerinin varlığı çok önemli.
Ben kaçarak buldum çareyi ama maddi anlamda bunu yapamayacak çok insan var. Bu yüzden devlet tarafından şiddet mağduru kadınların çocukları ile sığınabilecekleri yerlerin yapılması gerek. Bununla birlikte şiddet uygulayan kişiyi çok seviyor olsanız da, bence fiziksel şiddet yaşanmaya başladığı zaman terk etmek gerek. Şiddet giderek büyüyen bir durum ve yaşadıklarımdan sonra anladım ki, gerçekten seven kişi zaten benim acı çekmemi istemez. Bu yüzden, şiddet başladığı zaman, daha da tehlikeli hale gelmeden bu kişiden ayrılmak gerek.
ÖNERİ KÖŞESİ
Sığınma evlerinin gerekliliği
Ülkemizde şu anda yalnızca Lefkoşa Türk Belediyesi ada çapında ‘Kadın sığınma evi’ hizmeti vermektedir. Kadın Eğitimi Kolektifi eğitmenlerinden Zekiye Şentürkler, neden devlet tarafından da sığınma evlerinin kurulması gerektiğiyle ilgili bilgi veriyor:
Son zamanlarda artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet, bu olayların münferit vakalar değil devletin müdahale etmesi gereken, devlet politikası olması elzem olan vakalar olduğunun göstergesidir. Devletin; şiddet gören kadınları koruma altına alması, her kesimden her kadının ulaşabileceği her bölgeye sığınma evleri açması ve şiddeti önleme merkezleri kurması zaruri bir gerekliliktir. Kadına yönelik her türlü şiddetin azalmasında önemli bir fonksiyona sahip olan sığınma evlerinin az sayıda olması durumunda genellikle öncelik fiziksel şiddet gören kadınlara verildiğinden, daha fazla sayıda sığınma evinin yapılması önemlidir. Bu şekilde her türlü şiddete uğrayan kadının sığınabileceği bir alan yaratılabilecektir.
Kadınlara yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir ve devlet vatandaşlarının beden bütünlüğünü, kişilik haklarını ve güvenliğini sağlamakla ve bireylere huzurlu bir yaşam alanı yaratmakla yükümlüdür. Bu sorumluluklara bakıldığında ise bu aşikârdır ki vakıf ya da sivil toplum örgütleri gönüllülük esasına dayanarak böyle bir yükün altına girebilme altyapısına sahip değildir ve olamaz da.
Şiddet gören bir kadının kişisel haklarını gözetmek, hukuki destek vermek, güvenliğini sağlamak, yeniden hayata hazırlamak, tedavi görmesi gereken durumlarda tedavi görmesini sağlamak ve tekrardan sosyal ve iş ortamına girebilecek duruma hazırlamak devletin birden fazla organının (polis, hastane, sosyal güvenlik bakanlığı gibi) birlikte çalışarak yapabileceği bir iştir ve özenle yapılması elzemdir. İşte bu noktada devlet tarafından kadın sığınma evlerinin açılması gereklidir.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda yapılması gerekenler ile ilgili atılmayan her adım, kadına yönelik uygulanan her türlü şiddette devleti de yarı yarıya suç ortağı yapmaktadır.
Şiddet yaşanması durumunda:
*Poliste 25 Kasım 2018 tarihinde “Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubesi” oluşturuldu. Şiddet mağduru kadınların doğrudan başvurabileceği bu şube 7/24 hizmet veriyor.
*Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan birey korunmak amacıyla; şiddet uygulayan kişi hakkında uzaklaştırma kararı çıkartmak veya koruma emri almak için avukatı aracılığı ile mahkemeye başvurması gerekiyor.
*Konuyla ilgili olarak şiddet mağdurları polis ile birlikte Sosyal Hizmetlere bağlı ALO 183 hattına veya Lefkoşa Türk Belediyesi Kadın Sığınma Evi’ne başvurabilirler.
Yorumlar kapalı.