Sabahattin İsmail

Talat anlamıyor mu, anlamak istemiyor mu?







   Mehmet Ali Talat zeki insandır. ODTÜ gibi eğitim seviyesi çok yüksek bir okuldan mezun olmuştur. Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmıştır.

   Ne ki, görevde iken, 5 önemli konuda, gaflet derecesinde ciddi hatalar yapmıştır ve onu affetmek mümkün değildir.

Sakarya İlkokulu’nu yıktı

   Gaflet derecesindeki affedilmez icraatlarının birincisi, Gazimağusa savunmasında tarihi bir yeri olan ve içinde 3 şehit verdiğimiz Sakarya İlkokulu’nu yıktırmasıdır.

   1974 Barış Harekatı’nda, Teğmen Kazım Ant komutasında 5 mücahidimizin savunduğu, Rum ordusunun geri tepmesiz toplar, roketatarlar ve uçaksavarlarla saldırıp delik deşik ettiği o tarihi direniş yuvası, milli mücadele açık hava müzesi olarak korunmalıydı.

   Oysa, Talat 1994-1995’de Meclis dışından atanmış Eğitim Bakanlığı döneminde ilk iş olarak “Rumlara düşmanlığı körüklüyor” diyerek, o şehit mekanını yıktırdı. Toplumsal hafızayı yok etti.

Köy okullarının kapatılması

   Talat’ın ikinci büyük yanlışı, “okulları birleştirme” adı altında köy okullarını kapatması, bir işkenceye dönüşen ve zaman-para kaybına neden olan sabahın köründe köy çocuklarını köyden kasabaya taşıma sistemini getirmesi oldu.

   Oysa köy okulları, köyün aydınlanma ocağı idi. Köy öğretmeni köyün önderiydi. Okul binaları heba olup gitti, köylerin ışığı söndü.

Tarih kitaplarını değiştirme

   Talat’ın üçüncü büyük gafleti, milli mücadele tarihi ders kitaplarını değiştirerek, milli mücadelemizin genç kuşaklara öğretilmesini engellemek ve yerine uyduruk “Rumlarla dostluk, kardeşlik” masallarının öğretilmesini sağlamaktır, ki bu yanlış hala düzeltilmemiştir. Bunun sonucu, milli tarih bilincinden yoksun, kimlik bunalımı içinde, milli değerlerden habersiz, cahil ve Rum sevici bir gençlik yetiştirilmesi olmuştur. (Milli Güvenlik dersleri de onun zamanında mı kaldırılmıştı, anımsamıyorum)

AKEL ile iş birliği, Annan Planı propagandası

   Talat’ın dördüncü büyük gafleti, AKEL ile gizli 10 işbirliği protokolü imzalaması ve Annan Planı gibi KKTC’yi tasfiye etmeyi, Türk askerini adadan çıkarmayı, GKK’yı dağıtmayı, garantörlüğü yok etmeyi, topraklarımızın beşte birini Rumlara vermeyi, 100 bin Türkü geri göndermeyi ve içimize 100 bin Rum yerleştirmeyi öngören emperyalist bir planı halkımıza kabul ettirmek için, AKEL’E VE EMPERYALİZME GÜVENEREK İŞBİRLİĞİ YAPMASIDIR.

   Ne ki, ikisinden de unutamayacağı bir kazık yemesine karşın, ders almayarak, siyasi yaşamının bitmesine neden olacak beşinci büyük gafletini de yapmıştır.

Tanınma fırsatını heba etmesi

   Siyasi ölümünü getiren beşinci büyük hatası ise, Rumlar ÇÖZÜME HAYIR DEMESİNE KARŞIN, KKTC’NİN TANINMASI YOLUNA ÇIKMAYIP, “ŞİMDİ GÖREVİMİZ RUM TARAFININ HAYIR’INI EVET’E DÖNÜŞTÜRMEK VE İYİLEŞTİRİLMİŞ ANNAN PLANI TEMELİNDE FEDERASYONU KURMAKTIR” diyerek GAMBARİ SÜRECİNİ başlatmasıdır. Hristofyas ile anlaşarak TEK EGEMENLİĞİ kabul etmesidir.

   Böylece, KKTC’NİN TANINMASI, olmazsa ambargolarla izolasyonların kaldırılması için ele geçen TARİHİ FIRSAT, bu TESLİMİYETÇİ, İŞBİRLİKÇİ, MANDACI, KKTC DÜŞMANI siyaseti sonucu heba edilmiş, Kıbrıs Türk Halkının 20 yılının daha heba edilmesine neden olmuştur.

   Bunun bedelini de, Partisi CTP ve kendisi, seçimlerde halk tarafından cezalandırılarak, iktidardan indirilmeleri ile ödemişlerdir.

Emeklilikte de gaflete devam

   Peki Talat, Kıbrıs Türk Halkına, KKTC ‘ye, milli mücadelemize çok pahalıya mal olan bu gafletlerinden gereken dersleri çıkarıp doğru siyaseti, yani KKTC’yi ve İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ savunmaya başladı mı?

Hayır!

   Halkın onay vermeyerek sandıkta cezalandırdığı aynı teslimiyetçi, işbirlikçi siyaseti savunmaya devam ediyor, emperyalistlerin ve AKEL-Rum yönetiminin KKTC karşıtı hedeflerini savunuyor.

   Emeklilik yaşamında, “KKTC’NİN SAVUNULMASINA KATKIDA BULUNMASI AMACIYLA”, devletin kendisine sağladığı ofiste gününü güzelce geçirirken, KKTC aleyhine çalışmaya devam ediyor.

   Son örnekte, 6 Ağustos tarihinde Güneydeki Astra 92,8 radyosuna verdiği söyleşide, “Türk tarafının iki devletli çözüm önerisini ciddiyetten yoksun bulduğunu, iki devlet çözümünden yana olanların ne istediklerini bilmediklerini, bunun yapılandırılmış ve detaylı bir öneri olmadığını, destekleyen argümanları bulunmadığını” iddia etmiştir

   Bir insan Bakanlığını, Başbakanlığını, Cumhurbaşkanlığını yaptığı,maaşını aldığı, imkanlarını kullandığı, protokolünde yer aldığı devletinin TANINMASINA NİYE KARŞI ÇIKAR?

   YAN YANA, İŞBİRLİĞİ VE BARIŞ İÇİNDE YAŞAYACAK EGEMEN-EŞİT İKİ DEVLET ARASINDA BİR BARIŞ ANLAŞMASI İMZALANMASINI NİYE SAVUNMAZ?

İlle de Rumlarla birleşmek bir Tanrı kelamı mı?

Akıl tutulması

   55 yıldır süren federasyon görüşmeleri sonuç vermediğine ve bu süre içinde sunulan bütün BM Planları Rumlar tarafından reddedildiğine göre, geriye kalan tek gerçekçi seçenek olan İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME karşı çıkmak, nasıl bir gaflet, nasıl bir akıl tutulmasıdır?

   Görevde iken, “ÇÖZÜM İÇİN ELİMDEN GELEN HERŞEYİ YAPTIM, DAHA NE YAPAYIM, SARAYÖNÜ’NDE KENDİMİ AŞAĞIYA MI ATAYIM? ELLERİNDE OLSA, NEFES ALMAMIZI BİLE ENGELLEYECEKLER” diyen sen değil miydin?

    “ANASTASİADİS VE HRİSTODULİDİS, CRANS-MONTANA SÜRECİNİ SON ANDAÇÖKERTTİLER, BUNLAR ÇÖZÜM İSTEMİYOR. HRİSTODULİDİS İLE ÇÖZÜM ÇOK ZOR” diyen sen değil miydin?

Crans-Montana dönüşünde, “ BU BİZİM KUŞAĞIN SON FEDERASYON DENEMESİYDİ, BAŞARILI OLAMADIK, GELECEK KUŞAKLARA BAŞARILAR DİLERİM. BUNDAN SONRA, AB İÇİNDE İKİ DEVLET GÜNDEME GELMELİ” diyen, tam destek verdiğin Akıncı değil miydi?

   O halde nasıl olur da hala, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME karşı çıkıp, “gayrı ciddi öneri” diyorsun?

KKTC ‘ye karşıysan, maaşını niye alıyorsun, ofisini niye kullanıyorsun, protokolünde niye yer alıyorsun?

Talat hep böyleydi

   Bu sözleri, Talat’ın gaflet siyasetinin hiç değişmediğini ve değişmeyeceğini gösteriyor

Geçmişte de, “Denktaş çözüm istemiyor..” diyordu..

Oysa, 1977’de Makarios’u ve 1979’da Kiprianu’yu masaya oturmaya zorlayan, 1977-1979 doruk anlaşmalarını Rum liderlere kabul ettiren, 1985 ve 1986 Cuellar Planlarını, 1992 Gali Planı’nın 92 maddesini ve 1994 GYÖ paketini kabul eden Denktaş, reddeden Rumlardı.

   Talat buna karşın Rumları değil, Denktaş’ ı “çözüm istememekle” suçlamaktaydı.

Belli ki Talat 2010 seçimlerinde Halkın kendisini niye cezalandırıp görevden aldığını ve niye sandığa gömdüğünü hala anlamamış veya anlamak istemiyor.

   Bak dostum;

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM tek gerçekçi, tek denenmemiş ve mutlaka gerçekleşecek tek çözümdür.

Artık anla, anlamazlıktan gelme, bizi daha fazla uğraştırma!

Talat anlamıyor mu, anlamak istemiyor mu?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.